Tasi binaya geleli üç buçuk hafta olmuştu. Yenilmezler, kadının bir süre burada kalmasına karar vermişlerdi. Yaşadığı şeyleri anlatınca onu koruma altına almak isteyip, Tasi'ye burada kalmasını söylemişlerdi.O da kabul etti tâbi ki.
Ah, lanet olsun. Çünkü o metal kollu adamdan çok korkmuştu.
Kahvaltı için odasından çıkıp mutfağa indi ve masanın etrafına toplanan yenilmezlere selam verdi, ardından boş bir sandalyeye oturdu.
Steve, hazırladığı omleti kadının tabağına koydu.
"Teşekkürler Kaptan!" dedi Tasi ve gülümsedi. Ardından devam etti.
"Bugün dükkana gitmeliyim."
"Bahsettiğin çiçekçi dükkanına mı?" dedi Clint üçüncü kahvesini doldururken.
"Ah, evet. Çiçeklerimin ne hâlde olduğunu düşünmek bile istemiyorum. Zavallılar..." dedi kadın.
"Güvenli olduğuna emin misin? Biliyorsun, o adam hâlâ peşinde." dedi Tony kaşlarını çatarak."
"Şey," diye mırıldandı kadın ve derin bir nefes aldı. Kendini toparlamalıydı. Onlara çok fazla yük olduğunu düşünüyordu. Ayrıca kendine bir düzen kurmak için çok uğraşmıştı. Dükkanına, çiçeklerine, evine ve zor bulduğu tosbağa arabasının ne halde olduğunu merak ediyordu.
Gözlerini yenilmezlerin arasında gezdirdi ve Demir Adam ile bakışları kesişti.
"Bak. Daha fazla yük olmak istemiyorum." dedi Tony'e. Tony kafasını iki yana salladı ve kadının yanına gitti.
Hepsinin gözleri kadının üzerindeydi.Hepsi onu yıllardır tanıyormuş gibi hissediyordu. Tasi'nin yaydığı enerji, hepsini mutlu ediyordu. Hepsi ile illaki bir ortak özelliği ve hoşlandıkları şeyler vardı.
Tony, kadının iyice yanına geldi ve kolunu kadına attı.
"Hayır tatlım, kimseye yük olmuyorsun."
"A-ama,"
"Hepimiz burada olmandan memnunuz Ella. Biraz daha kalmanın ne zararı olabilir ki? Hem, bir Stark ile aynı binada kalıyorsun bebeğim. Bunu isteyen bir sürü kadın var." dedi Tony ve göz kırptı.
Tasi ile diğer yenilmezler abartılı bir şekilde gözlerini devirdiler.
"Hah, kendimi şanslı mı saymalıyım şimdi?" dedi kadın ve gülerek Tony'nin omuzuna hafif bir yumruk attı.
"Ancak... Gerçekten de dükkanıma uğramalıyım Tony."
Steve ayağa kalktı.
"Pekâlâ, pekâlâ. Hadi seni dükkanına bırakayım." dedi Steve.
Tasi, Tony'nin kolundan kurtuldu ve onu ittirerek kıkırdadı. Sonra Steve'in ona uzattığı kaskı aldı.
"Önce ev."
•••"Siktir. Siktir. Siktir."
"Diline dikkat et."
Steve'in dediklerini duymamıştu bile. Hayretle dağılmış evine baktı. Kapısının o adam tarafından kırılmıştı fakat evi... Hırsız? Kadın bu düşünce ile hızla yatak odasına koştu ardından dağılmış odasına ve ölmüş çiçeklerine hüzün ile baktı. Sonra yatağının yanındaki komodinin çekmecesininin alt kısmına baktı. Parası ve araba anahtarı duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
butterfly/bucky barnes
FanfictionMinik kelebek, ne kadar da güzel kanatların var! Onlara bakmaya doyamıyorum. Parıltılı, renkli kelebek kanatların. Beyaz elbisen ve minik ayaklarına tam oturan beyaz babetlerin seni hem tatlı hem çekici gösteriyor. Pembenin en güzel tonu olan mis k...