14.bölüm

149 6 0
                                    

İyi okumalar :)
...

Hayat ne kadar ilginçti. Seni beklemediğin bir anda beklenmeyen şeylere sürüklüyor. Bu yüzden her zaman her şeye hazırlıklı olmak lazım. Umarım bende beklenmeyen şeylere hazırımdır.

Emir beni sınıra bıraktığında vampir hızımla hemen eve gittim. Balkondan eve girdiğimde seslerden Ateşin odasında ve ireminde mutfakta olduğunu anladığımda mutfağa gittim. İrem bir elinde kan paketini ağzına koymuş içiyor diğer elinde ise telefonunu tutmuş bişeyler yapıyordu.

Bende dolaptan kan paketi alıp yanındaki sandalyelerden birine oturdum. "Konuştun mu o kokuşmuşla?" İremin sorusuyla ona baktım. Kafasına hafif vurarak "kokuşmuş deme" dedim. "Evet yarın o ve arkadaşlarıyla ormana gidiyoruz" dedim. Bana şaşırmış gibi bakarken içeri Ateş girdi ve "bir kokuşmuş yetmiyordu şimdi kokuşmuş arkadaşlarıda mi geliyor?" Dediğinde göz devirdim.

"Bir daha kokuşmuş derseniz burnunuzu kırarım" dedim bıkkınlıkla. İrem göz devirip "bende alyayı çağıracağım o zaman" dediğinde başımla onayladım. "Kimi çağırmak istiyorsanız çağırabilirsiniz" dedim. Elimdeki kan paketini ağzıma götürüp içmeye başladım. İrem heyecanla odasına gittiğinde Ateş yanıma oturdu ve beni izlemeye başladı.

Ona bakıp "ne oldu?" Diye sorduğumda gözlerini kaçırıp "hiç" dedi. Başımın ağrısıyla kafamı onun omuzuna koydum. "Başın mı ağrıyor?" diye sorduğunda "evet" diye cevapladım. Sanki beynim sıkışıyordu. Gözlerimi acıyla ve yorgunlukla kapatım. Biraz zaman geçtikten sonra Ateş saçımı okşamaya başladığında gülümsedim ve huzurla uyumaya başladım.

Gözlerimi açtığımda yatağımdaydım. Etrafıma baktığımda Ateşin odamdaki koltukta oturmuş telefonuyla ilgilendiğini gördüm. Bütün gece burda mı kalmıştı? "Günaydın" dediğinde gülümseyip "günaydın,niye buradasın?" Dediğimde bana bakıp "yine rüya görürsün diye" dediğinde sırıtım. Arkadaşlarımın beni düşünmeleri beni gerçekten mutlu yapıyordu.

Ateş ayağa kalkıp "hadi hazırlan ormana gideceğiz o kokuşmuşlarla" dediğinde hemen hızımla onun ayağından tutuğum gibi çekip yere düşürdüm ve hemen üstüne çıkıp "dün ne dedim ben?" Dedim. Ateş gülmeye başladığında göz devirdim. Ona yaklaşıp "lütfen onların yanında böyle bişey deme" dedim. Sırıtıp "ben senin için her şey yapıyorum,peki ya sen?" Diye sorduğunda anlamayarak ona baktım.

"Nasıl yani?" Dediğimde vampir hızıyla kollarımdan tutup beni kendine çekerek döndürdü ve bu sefer o üstümdeydi. Bana yaklaşıp "seni üzüp ve sonrada ortadan kaybolan birine fazla değer vermiyor musun?" Diye sorduğunda eski günlerin aklıma gelmesiyle gözlerimin dolduğunu hissettim. Ateş kaşlarını çatıp üstümden kalktığında bende doğruldum.

Gözümden yaş akmasına izin vermedim ve kendimi toparlayıp "geçmiş geçmişte kaldı,ben ise arkamdakini arkamda bıraktım" dedim kendimden emin bir şekilde. Ateş "Neyse, hadi hazırlanıp gidelim" deyip odamdan çıktı. Ateşin gitmesiyle banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım.

Üzerime şort ve üst olarakta karnımı gösteren ve kısa kolu bir tişört giyindim. Yanıma sırt çantası alıp içine günlük şeyler koydum. Mutfağa gidip poşet çıkarıp içine 10 tane kan paketi aldım. Dün emire gerekli detayları mesaj olarak yazmıştım. Oda insan yemekleri getirecekti.

İrem eve aryayla birlikte geldiğinde son hazırlıkları yapıp arabaya binmek için hep birlikte çıktık. Ateş sürücü koltuğuna ben yanına ve İrem ile alya arkada oturdular. Telefonumun çalmasıyla ekrana baktım 'Emir' yazısını gördüğümde hemen açıp "efendim?" Dedim. "Melezimiz bugün mutlu galiba,ilk defa düzgün açtın şu telefonu" dediğinde "telefonu açtığıma pişman etme beni" dediğimde irem arkada gülmeye başladı. "Biz geldik demek için aradım" dediğinde "bizde birazdan orda oluruz" dedim ve kapattım.

İrem kamerasını çıkarmış yolun videosunu çekiyordu vlogu için. Kafamı cama yaslayıp bende yoları izlemeye başladım. Gerçekten geçmiş geçmişte kalmış mıydı? Yoksa sadece kendimi inandırmak istediğim bir yalan mıydı? Umarım değildir.

Ormana girdiğimizde biraz ilerde Emir ve arkadaşlarının piknik masası getirmiş orda oturuyor olduğunu gördüm. Ateş arabayı park ettiğinde hemen inip bagajdan kan paketlerini çıkardım. Onlarda insan yemeklerini masaya koymuştu. Hepimiz oraya doğru ilerledik. Herkes tanışıp oturmaya başladığımızda irem "çok kötü kokuyor" dediğinde hemen ona gözlerim kocaman olmuş baktım. "İnsan yemekleri sevmiyorum" dediğinde rahatladım.

Kurtlar aslında kötü kokmuyordu ama irem ve Ateş kokuşmuş diyorlardı. "Bizde elindeki o iğrenç şeyi sevmiyoruz" Emir'in dediği şeyle karşımda oturduğu için ayağımla ayağına vurdum. "İkinizde kapatın çenenizi" dedim ve bir elime kan diğer elimede bir parça tavuk alıp "ikisinin tadıda mükemmel" deyip ilk tavuğumu ısırıp yuttum sonrada kanımı yudumladım. Hepsi bana iğrenir gibi bakıyordu. Ateş ve Emir hariç.

İrem emire dil çıkarıp kanını içmeye devam etti. Emirde göz devirip yemeğini yemeye devam etti. Ateşe baktığımda sinirle emire bakıyordu. Yanımda oturduğu için elimle sırtını hafifçe çimdikledim. Şaşkınca bana baktığında ona uyarır gibi baktım. Göz devirip kanını içmeye başladı.

Yemeklerimizi yedikten sonra alya ve irem ayağa kalkıp "biz biraz gezeceğiz" deyip giderlerken Emir "ormanda gezecek bir yer var sanki" dedi. İrem sinirle bir şey demek üzereyken araya girip "hadi yarış yapalım" dedim ayağa kalkıp. Alya "aynen" dedi bana katılarak. O da kavga çıkmasını istemiyordu. Emirin arkadaşı doruk ayağa kalktığında diğerlerde kalktı.

Emir'in Ateşe bakıp sonrada göz devirdiğini gördüm. Bu ikisininde düşmanlık yapası tuttu. Göz devirip irem ve alyanın yanına gittim. "Şu uzaktaki uçurumu görüyor musunuz?" Diye sordum onlara bakıp. Herkes hanıma gelip gözlerini kısıp bakmaya çalıştılar. Benim gözlerim onlardan daha iyiydi diye kolaylıkla görmüştüm ama onlar biraz zorlanıyordu. "Oraya ilk giden kazanır" dedim. Ürem hızla eşyalarını masanın üstüne bırakıp geldiğinde saymaya başladım. "Bir,iki ve üç" deyip hızla koşmaya başladık. Tabi ben önde arkamda Ateş ve onun hemen yanında Emir vardı. İrem,alya ve doruk birlikte koşuyorlardı.

Emir ve doruk kurta dönüştüklerinde Emir ateşin önüne geçti ve dorukta ateşin yanındaydı. Ben ve Ateş aynı anda zıplayıp baya uzağa gittiğimizde onlar arkamızda kalmıştı. Gülümseyip hızla gitmeye devam ettim. Ben,Ateş ve Emir  önce gelip uçurumda diğerlerini bekledik. İrem ve alyanın bilerek yavaş geldiğini gördüğümde gülümsedim.

Emir yanıma gelip kolunu omuzuma atınca Ateş sinirle "Çek lan o kolunu" dediğinde Emir sırıtıp "niye çekeyim?" Dedi. "Öyle istiyorum diye" dediğinde Emir'in kolundan çıktım ve "kapatın çenenizi" dedim bıkınlıkla. Emir ve Ateş bir birine sinirle bakarken birden duyduğum sesle ve kokuyla Ateşe baktım. Endişeyle bana bakıyordu. Herkes endişeyle birbirine bakarken onları arkama aldım ve bize doğru gelen orduya baktım.
...

Okuduğunuz için çok teşekkürler. Oy ve yorum yapmayı unutmayın. Düşüncelerinizi merak ediyorum :)

MELEZ KIZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin