/UZUN BÖLÜM \*9

521 43 22
                                    

Sana doğru gelen kızları sonradan gördün. Onlara bakıp hepsini süzdün. Ortadaki sarı saçlı kız emirleri veren ve hep kendini üstün gören olandı. Belliydi.
Çünkü yüzündeki gülümseme samimi değildi.

" Okula yeni inekler gelmiş.dimi kızlar.?"

Yanındaki iki kız'da onaylar bir şekilde gülümsedi ve aynı anda," aynen"dediler.

Sen tavrını bozmadan , normal bir ses tonuyla konuşmaya başladın.

" Ne istiyorsunuz?"dedin. Uzun bir süre kız sana bakmayı sürdürdü. Sanki ne diyeceğini biliyor sadece dile getirmek istemiyordu.

" Birsey istediğimiz yok inek. Sadece yolumuza çıkma."dedi. Göz devirdin. Kabadayılık taslamak. Her okulda mümkün olan bir kişilik di.

" Yoluna çıkmaya merakli değilim" dedin.
Sarı saçlı olan kız kaş çatar "iyi"dedi ve tekrar yerlerine geçtiler. Her gün böyle insanlar'la mı uğraşacaktın. Zaten eski okulunda yaşadığın olaylar sana baskı yapılıyorken, birde zorba'lar vardı. Ah.

Servis sonunda okula varmış ve okulun büyük bahçesine park etmiş, ve otomatik kapıları açmıştı.
Servisten indin ve yeni okuluna alıcı gözü ile baktın.
Aslına artık okullara güvenmiyordun. İlk gittin okulda katil'ler çıkmıştı ve seni az daha öldürüyorlardı. İyi dost seçmek işte bu yüzden önemliydi.

Okula ilerledin, bahçe büyüktü ama eski gibiydi.
Okul altı kattan oluşuyordu, okula girdin an merdivenleri gösteren duvara yapıştırılmış bir beyaz kâğıt vardı. Kâğıtta " kantin" yazıyordu. Aşağı katta kantin olmalıydı. Müdürün odasını bulmaya çabaladın çünkü hangi sınıfta olduğunu bilmiyordun.
En son yukarı katta çıkarak odaları taradın.

Müdür yazan yazıyı görünce , oraya koştun. Koştuğun sırada kapı açılmış ve bir çocuk çıkmaktaydı ve durmayıp ona çarpmıştın.  Kafa kafaya tokuşmuştunuz. Acıyla hafif inledin ve gözlerini açtın.
Çocuk 'la hemen hemen aynı boydaydınız. Siyah gür saçlı ve yüzünden ufak yaralar vardı. Ama net görünmüyordu, gözleri kahve tonlarındaydı. Üstüne siyah bir tişört vardı ve tişört'e... Yuvarlar içine çarptı işareti olan bir sembol vardı...

"Biraz dikkat edebilirdin " dedi ses.

Çocuğa bakarak , düşüncelerinden sıyrıldın.

"A... Ben özür dilerim. "Dedin.

Çocuk seni süzdü sırada sende yanına geçerek, müdürün odasına girdin. Müdür ile konuştuktan sonra sınıfını aradın. Bulduğun zaman içeri girdin ve cam tarafından bir yer edindin. Tek başına oturmak iyidi ama elinde sonunda yanına biri oturacak ve mecburen onunla birkaç diolog kuracaktın. Artık nedense insanlara güvenin kalmamıştı, bunu başlıca sebebi ise carter ve jerremy... Yani Jeff ve Liu isimli katilerdi. Gercekten düşündükçe bedenine titreme yayılıyordu...

İçeri birkaç kişi girdi. Girenler arasına çarptığın çocukta vardı. Derin nefes vererek, çantadan şimdiki dersin kitap ve defterini çıkartarak masaya gelişi güzel koydun. Önüne döndün zaman yutkundun. Kolunun uyuştuğunu fark ettin. Yine mi.? Gerçekten o doktor yüzünden ne olduğunu bilmediğin uyuşmalar gerçekleşiyordu. Buda senin canını sıkıyordu.

Hoca daha sınıfa girmemişti, ve zilin çalmasına az bir süre kalmıştı. O sırada telefonunun çantada titrediğini fark ettin ve telefonu alarak ekrana baktın. Annen arıyordu. Telefonu açarak kulağına götürdün.
Annenin neden aradığını merak etmiştin, çünkü o her zaman telefon ile konuşan bir insan değil'di her zaman yüz yüze konuşmanın daha iyi olduğunu ve karşısındaki kişinin, nasıl bir yüz ile onu dinlediğini merak ederdi. Bunu en çokta komşular ile yapardı. Güvenmediği birkaç insan vardı. Benimde öyle.

"Alo anne?" dedin.

"Alo kızım... İyi misin?" sesinde huzursuzluk hissetin.

"İyiyim... Birşey mi oldu?"

Annen derin nefes verdi. Ve burun çekti.
"Anne!?" dedin. Sesin biraz yüksek çıkmıştı ve yakınında oturan birkaç kişi birkaç saniye sana bakmış, ve ne yapıyorlarsa o işe geri dönmüştü.

"Babanı kayıp ettik..." annen ağlamaya başlamıştı.

Sense uygun kelimeler bulmak için çırpınıyordun.

"Ne!? Na-nasıl!? Neden... " kelimeler düzgün çıkmıyordu.

Göz yaşların yanaklarından süzülmek için bekliyor 'du.

"Hastaneden aradılar... Kalbi durmuş... Üzgünüm... Lütfen kendini üzme.... Okul çıkışı eve gel... Ben olmaya bilirim... Hastaneye gidip... Bakıcam...görüşürüz"

Telefonu kapadın ve çantana geri attın. Ellerini gözlerini götürdün. Burun çektin. Ellerini gözünden çekerek öylece masaya baktın. Göz yaşların akmaya başladı ve bir damla masaya düştü, ama göz yaşın kırmızıydı. Kan ağlıyordun...


Uzun bir süredir bölüm atmadıgım için üzgünüm...
Sizleri seviyorum

By by...

😉

Lütfen oy vermeyi ve yorum atmayı unutma yiniz.????????????????😂

CREEPYPASTA UZUN BÖLÜMLER->∆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin