Herkese merhabalar. Kitabımız artık raflarda burada yalnızca tanıtım bölümlerini bırakıyorum. Okuyamayanlar için şimdiden üzgünüm.
Sevgilerimle...
GİRİŞ
Kainat, diğer günlerde de olduğu gibi bugün de yüzünü bir başka gösteriyordu. Dünya tersine dönüyor da onu inadına üzerinden atmak istiyor gibiydi. Öyle kimseydi ki dünya bile ağırlığını taşıyamıyor, yük oluyor da dönmesine izin vermiyormuş gibi onu üzerinden savurmak istiyordu...
Sanki dünyaya, hayat kendisi ile dalga geçsin diye geldiğini düşünen Beren, bu ay da iş bulamazsa annesinin memlekete dön seni kasabın oğlu Necmi ile evlendireceğim diyeceğinden adı gibi emindi. Bunun hayalini bile kurmak istemiyordu. Et yemekten ramazan davuluna dönmüş vücuduyla karşısına geçip, parası olduğu hâlde yaptırmadığı yamuk dişlerini göstere göstere kendisine sırıtmasını asla kaldıramazdı.
Düşüncelerine akın eden görüntüyü hızla silerek ilanlarda gezinmeye devam etti ama yazılımcı arayan hiç kimse yoktu. Olanlar da ya işçilerini bulmuş ya da görüntüsünden ötürü ona yol veriyorlardı. Ne vardı yani, asosyal ve özensiz giyinen biri olamaz mıydı? O bilmiyor muydu süslenip püslenmeyi, biliyordu ama hiçbir zaman öyle yaşayacak ne zamanı ne de parası olmuştu. Hem kumral saçlarını kapüşonlu hırkasının altında gizlemekten hoşlanıyordu. Kime neydi ki bedeninin sıfır çekmesinden, sıskaydı işte. Mercan grisi gözlerini gerçekten görmek isteyenin ona bakması yetmez miydi? İllaki ona bakmaları için podyumdan çıkmış gibi dolaşması mı gerekirdi? İç geçirdi, biraz iyi olabileceğini düşündü. Kim bilir o giysiler içinde ne kadar güzel görünürdü.
Artık son atımlık bombası vardı, bu da olmaz ise gidip bir yerde çıraklık filan yapacaktı. Öğrenci olarak okumaya geldiği bu büyük şehirde kendine bulabildiği derme çatma evinde yalnız başına yaşarken, yapabildiği tek şey internet kafenin bilgisayarlarının bakımını yapmak ve bedava iş yaptırmaya bayılan küçük esnafın işlerini düzenlemeye çalışmaktı.
İyi bir derece ile okulunu bitirdiği hâlde bu kadar işsiz kalması normal değildi. Bu bir karma olmalıydı. Bilmeden birinin ahınımı aldım diye düşünmeden edemiyordu. Okuldaki birçok öğrencinin yazamadığı programları yazar, onun kurduğu güvenlik duvarlarını kimse aşamazdı. Eğer bir programı kendi yazdıysa işte o programa girmek imkânsızdı.
Birkaç aydır üzerine çalıştığı bir programı vardı ve eğer onu satamazsa her şeyden vazgeçecekti. Öyle bir programdı ki birkaç kod değiştirilerek birçok firmanın sistemini kontrol edebilecek şekilde işletim yapılmıştı. Bir nakliyat firması bu programı kullanmak istese tüm araçlarındaki ana program bir bilgisayar aracılığı ile kontrol edilip, herhangi bir arıza önceden görülecek ve zamanında müdahale için sinyal verecekti. Bir şirkette beşyüz bilgisayar bile olsa eğer program alınırsa yalnızca bir bilgisayardan diğer bilgisayarların her şeyi kontrol edilip en ufak bir arıza veya siber saldırı sistemlerine düşecekti.
Şimdi tek yapması gereken ARC teknolojiye bu programı gösterip, kendine yer edindirmekti. Türkiye'nin en büyük teknoloji şirketi olan ARC Teknolojide yerini alabilirse bu dünyada sırtı asla yere gelmezdi.
Kötü günler için sakladığı siyah kalem elbisesini giyerek aynada kendine baktı. Kollarındaki püskül detayları düzenleyip dalalı uzun saçlarından bir tutamı düzeltti ve küçük yandan askılı çantasını da alarak kapıya doğru yürüdü. Altına tek kibar ayakkabısı olan minik burunlu şık siyah ayakkabılarını da giyerek kendini evden dışarı attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dijital Kocam
General FictionBir dileğin kabul olur ve hayallerinin gerçeğe döndüğü yerden vurulursun. Bedelini ödemediğin dileğin sahibi olamazsın... Çok şey söylemeye gerek yok, içeriğe buyurun ve birlikte kabul olmuş bir dileğin bedelinin nasıl ödendiğini görelim...