18

2.1K 133 51
                                    

Babama kahvaltısını yaptırmış ve işe gitmek için hazırlanmıştım.
Havaların hala soğuk olmasından nefret ediyordum.
Beremi takıp kulaklığımı kulaklarıma geçirdim ve merdivenleri hızla indim. Kimseye yakalanmadan binadan çıktığımda ellerimi cebime soktum ve adımlarımı hızlandırdım.

Horan'ların restoranına giderken aceleci davranıyordum. Bay Horan hala benden pek haz etmiyordu ve kendimi ona işimde ciddi olduğumu göstererek sevdirmeliydim.

Çünkü işimi gerçekten yapmak istiyordum.

Niall'ın babasını nasıl ikna ettiğini bilmiyordum ama benim için bir oda bile ayarlamıştı. Restorana vardığımda birkaç kişi ile selamlaştım ve daha sknra odaya geçtim. Montumu ve beremi çıkarıp derin bir nefes aldım ve kendi masama geçil gelen tüm malzemeleri markalarıyla yazmaya başladım.

2 saatlik işten sonra telefonum çaldığında arayanın Zayn olması derin bir nefes vermeme sebep oldu.
"Efendim?" dedim en sonunda telefona bakmayı bırakıp aramayı yanıtlarken.

"Evde değilsin."

"Evet işteyim, demiştim sana." diye bir yalan uydurduğumda hızla cevap verdi.

"Tamam, gel artık."

"Zayn." dedim "Çalışıyorum, artık seninle görüşmeme gerek yok. Zaten istemiyorum."

"Zaten istemiyorsun."

"Evet. Hayattan anlayışımız ve beklentilerimiz çok farklı. Daha fazla birlikte olamayız. Yol yakınken bitirelim bu işi."
Ben cevap beklerken o telefonu kapattığında rahat bir nefes verdim. Bu kadar kolay olmasını beklemiyordum ama mutluydum.

Öğle arasına bir saat kaldığını gördüm ve köşede duran kahvemden birkaç yudum aldıktan sonra devam ettim.
Niall ile öğle arasında yemek yemiştik. Üstelik Shawn'da bize katılmıştı. Üçümüzün olduğu her yerde kahkahalar havada uçuşurdu. Yine öyle olmuştu ve en sonunda ara bitmiş mesai saati başlamıştı. Shawn'a kocaman bir öpücük kondurdum ve onu gönderdim. Niall kendi odasına geçip biraz uyuyacağını ve yanıma sonra geleceğini söyledikten sonra ben de lavaboya gitme kararı aldım.
Kapıyı kilitledim ve işimi hallettim. En sonunda ellerimi yıkadım ve çantamdaki ruju çıkarıp dudaklarıma doğru götürdüm.

O sırada kapı açılmaya zorlanıyordu.

"Hey, içeride biri var!" Kapı tam arkamdaydı ve arkamı dönmeden aynadaki yansımadan bakabiliyordum. Kapı hala açılmaya zorlanıyordu.
"Birazdan çıkacağım, bekleyin." dedikten hemen sonra kapı açıldı ve giren kişi -ki bu Zayn'den başkası değildi- kapıyı arkasından tekrar kilitledi.
Ben ise hala bir elimde ruj varken gözlerim aynadaki yansımadaydı.

"Merhaba güzelim." tam arkama geçip bana sarıldı ve kafamı sağ omzuma doğru çevirdi, hala tam arkamdayken dudaklarımızı birleştirdi. Elleri sertçe yüzümü tutuyordu.

Bu an bana çok tanıdık gelmişti. Onu ilk gördüğüm gün kendisi Candice'i de böyle tutuyordu ve en sonunda yüzünde kırmızı bir iz bırakmıştı.
Candice'in sözleri kulağımda çınlandı.
Sana farklı davranacağını mı sanıyorsun?

Nefes alamayana kadar beni öptüğünde bir eli kasıklarımı buldu ve elimdeki ruj öylece yere düştü.

"Artık benimle görüşmek istemiyorsun."

Kafamı belirsizce salladığımda eli pek uslu değildi. Onu tutacağımı anladığında diğer eliyle hemen benim elimi tuttu ve hala tam arkamdayken başını iki yana salladı.

"Çalışmam lazım."

"Benimleyken de farklı bir şey yapmıyorsun." dedi acımasızca. "Ben de senin bir işinim ama sen bunun farkında değilsin sanırım."

east of eden | zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin