Candice benim onunla dalga geçtiğimi düşünmüştü. Elindeki cam içki şişesini hiç tereddüt etmeden tam olarak yüzüme fırlatmış ve alnımın sağ tarafında kanayan derin bir yara oluşmasına sebep olmuştu.
Eğer o an oradan kaçmasaydım beni kendi elleriyle öldürecekti, bundan emindim.
Bunun için eve girmiş ve kapıyı defalarca kez kilitlemiştim. Ondan kurtulduktan sonra zaman kaybetmeden banyoya ilerlemiş fazlasıyla acıyan ve kanayan yarayı dikkatli bir şekilde temizleyip pansuman yapmıştım. Evinde bana ettiği küfürleri yine de çok net duyuyordum.
Onunla dalga geçtiğimi, Zayn'i kazandığımı ve bunu biraz daha gözüne sokmak için böyle bir şey yaptığımı söylüyordu. Olaylara onun gözünden bakınca ona haksız diyemezdim ama beni dinlemesini çok istemiştim fakat o beni dinlemek harici her şeyi yapmıştı.Alnımdaki yara sızlamaya başladığında hızla geçmesi için dualar etmiştim. Babama, Niall'a, Shawn'a ve daha zoru Zayn'e ne diyeceğimi bilmiyordum. Canım fazlasıyla yanarken yaptığım şey için ben de kendime bir küfür savurdum.
Neden böyle aptalca bir şey yapmaya çalışmıştım ki? Açıkça bunu kabul etmeyeceği belliydi.Başım ağrımaya başladığında gözlerimdeki yaşların akmayı beklediğini biliyordum. Kendimi tutmayı denemedim ve öylece akmalarına izin verdim. Bu hem başımı daha çok ağrıtmış hem de her geçen dakika yaramın daha fazla sızlamasına sebep olmuştu ama ben yine de ağlamayı bırakmadım ve yatağımda uykuya dalana kadar gözyaşlarımın yastığıma karışmasına izin verdim. Ağlamamak kendime yaptığım bir saygısızlık olurdu zaten. Böyle bir durumun içinde bir adım bile ileriye gidemezken mutlu olmayı bekleyemezdim. İnsanların hayatlarındaki kötü algısının bile bir ölçüsü vardı ama görünen o ki kimse benim hayatımın kötülüğünü görmemişti.
Sabah uyandığımda saatin normal uyandığım saatlere göre birkaç saat daha geç olduğunu fark ettim. Yataktan kalktığım an kafama tava yemişim gibi hissettiğimde elimi alnıma götürdüm. Pansuman kaymıştı ve kanama tekrardan başlamıştı. Hızla banyoya gittim ve pansumanı yeniledim. En sonunda ellerimi ve yüzümün geri kalan yerlerini yıkadığımda kendimi hala yorgun hissediyordum.
Pijamalarımı çıkarmaya ihtiyaç bile duymadan mutfağa geçtim ve babamın kahvaltısını hazırladım. Kendime hazırlamadım çünkü canım hiçbir şey yemek istemiyordu.Onun odasına geçtiğimde gözleri bana döndü. Konuşmak için solunum cihazını çıkardığında tepsiyi masaya koydum. "Alnına ne oldu Adia?"
"Düştüm." omzumu kaldırıp indirdim. "Dün alışveriş yapmıştım. Poşetler biraz ağırdı onları taşırken oldu. Işıkları anlatmıştım sana biliyorsun, onların sensörleri çalışmadı ve göremediğim için adımımı yanlış yere attım."
Tahminimce bunun yalan olduğunu biliyordu, Candice'in sesini herkes duymuştu ama bunu üstelemedi. Kendime dikkat etmemi, bana bir şey olmasını asla istemediğini ve beni her şeyden çok sevdiğini söyledikten sonra ona yemeğini yedirdim. Odadan çıkmadan önce onu öpmüştüm.
Mutfağı topladıktan sonra yatağıma geçtim ve birkaç dakika telefonumla ilgilendim. Ekranda Zayn'in ismi yazdığında gözlerimi sıkıca kapattım ve arama bitmeden önce açtım."Efendim?"
"Güzeller güzeli." diye yanıtladı sesimi duyar duymaz, arkadaki sesten barda olduğunu anlamıştım ama bugün oraya asla gitmek istemiyordum, baş ağrım oradaki sesten dolayı beni öldürürdü. "Nasılsın?"
"İyiyim." dediğimde arkadaki sesler çoğaldı ve onlara bir şeyler söyledikten sonra seslerin tamamı kesildi.
"Brandon'ı yolluyorum yanına, seni almaya geliyor."
"Zayn, bugün hiç iyi hissetmiyorum."
"Neden?"
"Çok başım ağrıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
east of eden | zm
Fanfiction"İIişki kuracaksın ama muhtaç oImayacaksın; seveceksin ama sevgini göstermeyeceksin."