devil's home
Siz: bir daha istiyorum 2 hediye demiştin
Jeno: ?
Siz: ay
gruba yazmışım
Donghyuck: zmandlzkdiwm
Chenle: bir daha olan ne
Jisung: hayal gücüne kalmış artık
Chenle: bir kere söyleselerdi
Renjun: 👀👀
Jaemin: 👀👀👀👀
Jeno: ben anlamadım
ne yaptınız
Donghyuck: sizi ilgilendiren bir şey yapmadık
işinize bakın
Chenle: pekiiiiii
ben çok sıkıldım
piknik yapalım
Jaemin: bu havada mı
Jisung: aa evet top falan da oynarız
Jaemin: bu havada mı
Renjun: yatıp dinlenirizz
Jaemin: biri cevap verebilir mi
Donghyuck: ne var Jaemin
aralık ayında piknik yapamaz mıyız
Jaemin: hayır?
bir de havuzda yüzelim isterseniz
Chenle: olurr
bizim evde kapalı havuz var ya
kapalı piknik yeri de var
ben orayı kastetmiştim zaten
Renjun: kapalı piknik yeri mi
hiç gördüğümü hatırlamıyorum
atladık mı orayı
Chenle: zaman kalmadı diye gezememiştik
Siz: hayatında hiç bu denli zengin arkadaşı olmayan ben şoktayım şuan
Chenle: alış bunlara canımın içi
daha neler neler var
bize gelin hadi
Donghyuck hyung seni getirir
.
"Nerede kaldınız ya?"
"6. girişten girmişiz, yol biraz uzadı o yüzden."
Girdiğim şoktan hala çıkamamış olmanın verdiği hantallıkla etrafıma bakındım. Ayak tabanlarım sızlayana kadar duraksamadan yürümüştük ve yere yığılmama ramak kalmıştı.
"Hesapladığıma göre 385 kilometre yürüdük."
Herkes kafasını çevirip bana bakınca hesaplamada bir yanlışlık olduğunu anladım. Kafamda tekrar hesapladığımda 229 bulunca ağzımı açıp söylemek üzereyken Donghyuck yanıma yaklaşıp elini omzuma koydu.
"Mark, 2 kilometre yürüdük."
Ağzım açık saçlarımı karıştırırken herkesten kahkahalar yükselmişti. Chenle çığlık atarak gülmeye başlayınca kendimi savunabileceğim tek bahaneyi kullanarak "Çeviribilim okuyorum ben." dedim. Bir işe yaramamış olacak ki daha sesli gülmeye başladılar. Boşverip en yakınımdaki sandalyeye oturdum ve ileride duran- fakat hala orada olduğuna inanamadığım- gölete baktım. Kocaman, çok çok büyük camekan bir bahçe içindeydik. Belki de bir ormandı, bilmiyorum.
"Sahi Donghyuck, yürürken zorlanmadın mı?"
Jaemin'in sorduğu soruyla kızarmaya başladığımı hissettim. Donghyuck kıpkırmızı olmasına rağmen kaşlarını çatıp Jaemin'e kötü bakışlar attı.
"Sizi ilgilendiren bir şey yapmadık dedim! Niye kurcalıyorsun?!"
"Sen yürümeyi sevmezsin diye demiştim ama, neyse."
Chenle kıkırdamaya başlayınca konuyu kapatma amacıyla Jaemin'in yanında getirdiği şeyi gösterdim.
"Jaemin, meşhur yangın söndürme tüpüyle tanışmaktan memnun olsam da... Neden getirdin?"
"Yangın çıkarsa üfleyerek mi söndüreceksin acaba?"
Chenle ayağında beklettiği topu Jisung'a fırlatıp araya girerek "Bizim itfaiye hortumumuz var." dedi. Jaemin şaşkınlıkla- belki biraz da tüpü buraya kadar taşımış olmanın verdiği hayal kırıklığıyla- tüpe sarıldı.
Herkesin odağı masaya kafasını koymuş uyuklayan Renjun'deydi şimdi. Jeno sessizce yaklaşıp elini Renjun'in elinde duran termosa yaklaştırdı. Donghyuck "Jeno, kaşınıyorsun." diye mırıldansa da Jeno termosu alıp koşmaya başlamıştı bile. Renjun anında kafasını kaldırırken Donghyuck gelip kucağıma oturdu.
"JENO SENİ ÖLDÜRECEĞİM!"
Herkesin Jeno ve Renjun'in ardından gölete doğru koşuşunu izledik. Ardından gelen çığlıklar ve kahkahaları umursamayıp yanağımı Donghyuck'ın sırtına yasladım.
"Hiç huzurlu günümüz olmayacak mı bizim?"
"İyi de canımcım, biz kaostan besleniyoruz. Nasıl huzurlu bir gün geçirebiliriz ki?"
"MARKHYUCK KOŞUN, RENJUN JENO'YU BOĞMAYA ÇALIŞIYOR!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴊᴀɪʟʜᴏᴜꜱᴇ ʀᴏᴄᴋ ɪɴ ᴀ ᴛʜʀɪʟʟᴇʀ ɴɪɢʜᴛ • markhyuck
Humor*Mark, sevdiği çocukla yakınlaşabilmek için ona yazmaya karar verir ama yaklaşım şekli yanlıştır.* jailhouserock: Michael Jackson'ı neden sevdiğini anlamıyorum (Bu benim ilk yavrum o yüzden hatalarımı mazur görün lütfen)