49

490 63 2
                                    

whatsapp konuşması

Siz: köpek alsaydınız ne olurdu
acaba

Donghyuck: maalesef mümkün değil

Jaemin'in alerjisi var

Siz: yaaa

üzüldüm

bende kalacak o zaman|

Donghyuck: nereden çıktı birden

Siz: hiiiiçç

öyle meraktan sordum hehe

Donghyuck: of Mark köpek dedin de

Bonibon'u gördün mü

kaç gündür ortalıkta yok

Siz: gördüm|

yok görmedim hiç

Donghyuck: ağlayacağım şimdi

nereye gider ki

bizi terk mi etti yoksa 😢

Siz: yok canım neden terk etsin

bir etrafta dolaşayım demiştir

heykel gibi aynı yerde kıpırdamadan duracak değil ya

Donghyuck: ben burada ağlarken sen benimle dalga geçiyorsun

Siz: zor tutuyorum kendimi|

benim küçük bebeğim üzülmüşte ağlıyor muymuş

yanında olsam da yanaklarından öpsem

Donghyuck: yaaa Mark

gel derdim ama Chenle başımızın etini yiyor parti konusunda

kimse de beni takmıyor

gözyaşlarımı silmiyorlar

kimsem yok Mark

çok yalnızım 😿

Siz: ÇOKFAZLAA|

tamam gel bana hadi

bulacağım Bonibon'u ben

Donghyuck: geliyorumm

.

"Nasıl bulacaksın?"

Kapıyı açtığım anda sorduğu soruyu umursamadan onu içeri çekip yanaklarına öpücükler kondurdum. Zaten odamda duran bir köpeği bulmaya çalışacak değildim. Aşılarını dün tamamlamıştı, şuan da odada dinleniyordu. Böyle bir şeyi yapmak aklıma nereden gelmişti bilmiyorum, Donghyuck mutlu olsun istemiştim sadece. Şuan ağlamaktan şişmiş gözleriyle bana bakarken pek mutlu gözükmüyordu gerçi. Ayakta dikilmekten sıkılmış olacak ki sabırsızca yerinde kıpırdanıp kollarını belime doladı.

"Söylesene, nasıl bulacaksın?"

"Sen geç içeri, bulacağım birazdan."

Onunla beraber salona girip koltuğa oturduktan sonra Donghyuck gözlerini kısarak bana bakmaya başladı.

"Beni kandırıyorsun değil mi?"

Ellerimi suçlu gibi iki yana kaldırıp "Yok canım, nereden çıkardın?" demem beni ele verebilecek bir davranış olsa da Donghyuck umursamadan önünde birleştirdiği ellerine baktı.

"Bunu düşünmek bile istemiyorum ama... Ya öldüyse?"

Dolan gözlerinden kaçarak gözlerimi saçında gezdirdim. Ağlarsa kesin dayanamayıp gösterirdim.

"Saçının rengine hala alışamadım biliyor musun? Unuttuğum için seni her görüşümde daha bir güzel oluyorsun."

Dikkatini dağıtma girişimim başarılı olarak yüzünde küçük bir gülümseme ortaya çıkardı.

"İltifatın dikkatimi dağıtır mı sandın?"

"Dikkat dağıtmayı hiç bilmiyorum. Bana öğretsene."

Kendimi ona yaklaştırınca ellerini omuzlarıma koyup hafifçe itti. Suratımı asıp kollarımı önümde kavuştururken o gülüp yanağımı sıktı.

"Yine yapıyorsun. Kanmayacağım işte."

Birden odamdan gelen havlama sesiyle kaşlarını çattı. "Evde köpek mi var?" diye sorunca cevaplamak için bir süre bekledim.

"Evet, Toben. Chanyeol hyungun köpeği."

Aslında tam olarak yalan söylemiş sayılmazdım. Sonuçta ses ondan çıkmamış olsa bile odamda Toben de vardı. Bonibon'u uyandırmış olmalıydı. Çok zamanım kalmamıştı muhtemelen ama ben istikrarla son ana kadar saklamaya çalışacaktım, nereye kadar giderse.

"Yaa, getirsene seveyim azcık."

Telaşla ayağa kalkınca Donghyuck'ın tuhaf davrandığımı hissettiren bakışlarına maruz kaldım. Fazla şüpheli davranıyordum.

"Yok, olmaz! Çok kuduruk bir şey, hiç sevdirmiyor kendini. Zaten dışarı çıkardığımız zamanlar dışında eve salmıyoruz. Salınca tutmak mümkün olmuyor."

Yavaşça kafasını salladıktan sonra yüzü yine düştü.

"Sesi bana Bonibon'u hatırlattı."

Gözyaşları teker teker yeniden önünde birleştirdiği ellerine düşmeye başladı. Hıçkırmaya başlamadan  önce kolundan tutup kaldırarak odama yöneldim.

"Tamam tamam, ağlama. Al sana Bonibon." dedikten sonra kapıyı açarak Bonibon'un üstümüze çullanmasına izin verdim. Donghyuck kocaman gözleriyle Bonibon'a bakarak neler döndüğünü anlamaya çalışırken ben kapıda durmayı bırakıp odama girdim.

"Düşündüğüm şeyi mi yaptın?"

Zorla duyduğum mırıldanışına kafamı evet anlamında sallayarak cevap verdim.

"Sen...cidden..." Cümlesini devam ettirmeden bir şey fark etmiş gibi duraksadı. Gözleri hızla odamda gezindikten sonra beni buldu.

"Şuan üstüne atlamayı düşünüyordum ama, Toben nerede?"

Ağzımdan kaçan küfürü durduramadım. Biz onu yakalayana kadar evi darma duman edecekti.

"Tuvalet kağıdımızın kalmadığından o kadar eminim ki..."



ᴊᴀɪʟʜᴏᴜꜱᴇ ʀᴏᴄᴋ ɪɴ ᴀ ᴛʜʀɪʟʟᴇʀ ɴɪɢʜᴛ • markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin