Uno

156 10 3
                                    


     Bu hikayeye dair kafamda çok şey var ama kısa bir hikaye olacağına eminim, en çok istek The Bird için biliyorum ama onun için toparlamam gereken bir kısım var bunun için biraz daha zaman rica ediyorum. Sizi seviyorum umarım bu konu umduğum gibi ilerler. İyi okumalaar 🥳💕🌸

::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

Baekhyun gözlerini araladığında sanki ona gökyüzü kadar uzak gelen bir tavanla karşılaştı. Koyu gri ve farklı kabartmalarla süslenmiş tavan gözlerini yorar ve aynı zamanda inanılmaz bir göz ziyafeti sunarken ,acıyan bedeni sebebiyle bir inilti boğazından geniş odaya doğru süzüldü. Gözleri tekrar kapanırken yatakta hareket etmeye çalıştı. Tüm bedeni bir kamyon ile fantezi yaşamış kadar feci bir ağrıya ev sahibiydi. Gözlerini tekrar araladı ve bulunduğu büyük ve konforlu yatakta yana dönüp doğruldu. Gözleri gri, siyah ve beyaz tonları ile döşenmişti odada gezindi. Bulunduğu yatağa balık istifi 8-10 kişi sığardı. Üzerinde bej , keten, bir pijama takımı vardı. Yatağın kenarına kaydı ve ayaklarını sarkıttı. En son neler olduğunu düşünmeye çalışırken gözlerini kıstı fakat başına saplanan ağrı ile düşünmeyi erteledi.

Yataktan inecekken kapı açıldı ve tombul ,beyaz tenli bir kadın abartılı adımlarla yanına geldi. Kadının tombul yanakları al aldı. Saçları, kaşları ve kirpikleri çiğ turuncuydu. Baekhyun onun İskandinav ülkelerinden birinde doğduğunu düşündü. Suratında kocaman bir gülümseme ve elinde bir tepsi vardı.

Günaydın, mo phàiste .

Baekhyun sadece bir baş selamı ve çok zor duyulabilecek bir sesle onu selamlarken kadın dibine geldi ve tepsiyi komodine bırakıp onun ateşini eli ile kontrol etti. Başını iki yana salladı ve bir tabure bulup karşısına oturdu.

Seni zavallı çocuk..

Kadın tepsiyi kucağına koyup süt çorbasına kaşığı daldırdı. Kaşığı ona uzatırken Baekhyun ona itiraz edemedi. Kollarını kaldıracak hali yoktu. Kadın konuşkan gibiydi.

Bu süt çorba. İçinde et suyu bulunuyor ,sana şifa olacak.

Baekhyun yumuşak ve içinde aynı zamanda sebze parçaları bulunan çorbayı sessizce içti. Kulağa ağır bir çorba gibi gelecek olsa bile hafif ve oldukça lezzetliydi. Çorba bitmeden kadın eline bir çatal aldı ve minik minik doğranmış et parçalarından birini hızlıca onun ağzına gönderdi. Bakhyun bedeni onu zor taşıdığı için bir ara yatak başlığına yaslanmıştı. Kadın et parçalarının yanında arada yulaf lapası yediriyordu. Baekhyun yulafın yarısına gelmeden başını iki yana salladı. Daha fazla yiyecek hali yoktu.

Hadi iyileşmek için.

Tekrar başını iki yana salladı.

'Teşekkür ederim ama midem bulanıyor.'

Cılız ses arasından kadın kelimeleri cımbızla seçerken Baekhyun midesini ovuşturdu. Kadın diretmedi.

Tamam fakat ilaçların var..

Kadının merhametli suratı hafif üzgün bir hal almıştı. Bu çocuk için fazlasıyla üzgündü. Ona yavaşça ilaçları içirdi ve masaya bıraktığı kase içindeki bezi sıkıp yatırdığı çocuğun alnına koydu.

Biraz dinlen ,mo phàiste. Birazdan ağılar gidecek , endişe etme gerek yok.

Baekhyun başını sallayıp yorgunlukla gözlerini tekrar kapattı.

~*~•~*~•~*~•~*~•~*~•~*~•~*~•~*~•~*~•~*~•~*~

Baekhyun tekrar uyandığında hava karanlıktı. Ay ışığı odaya doluyordu ve bir nebze odayı aydınlatıyordu. Baekhyun ağrılarının hala taze olmasına rağmen gücünün biraz daha yerine geldiğini ve daha az halsiz hissettiğini fark etti. Doğruldu. Ayakları soğuk zemine dokununca yavaşça ayağa kalktı. İlk dengesini sağlayamasa ve büyük bir acı ile sendelese bile dengesini ,komodine tutunarak sağladı.

Sabah kadının girdiği kapıya ağır adımlarla ilerledi. Bu oda neden bu kadar büyüktü? Asla bitmeyen adımlarla kapıya ulaştığında kulpunu kavrayıp kapıyı açtı. Önünde sağa ve sola ayrılan bir çıktı. Solundaki koridorun ortasında bir merdiven vardı. Tüm ev loş sarı ışıklarla ufak ufak aydınlatılmıştı. Merdivenlere ilerlemeyi tercih etti. Dümdüz inen merdivenler açıklık bir alana açılıyordu. Girişte olduğunu arşısındaki büyük kapı ile anladı. Sağa ve sola baktı. Her tarafında kapılar ve koridorlar vardı. Başının döndüğünü hissetti.

Sağ taraftaki kapısız odaya ilerledi. Odaya yaklaştıkça duyduğu jazz müzik ile o tarafa yöneldi. Bej, krem ve kahve rengi  ile döşenmiş bir salona girmişti. Sol tarafta boylu boyunca bir cam vardı. Cam tarafına yakın bir yerde kızıl kahve antika koltuklar ve üzerinde esmer bir beden vardı. Elindeki bardağı ve kapalı gözleriyle kahverenginin vücut bulmuş halini izliyordu. Tek zıtlık üzerinde bulunan ipek ve beyaz röpteşambırıydı. Altında bir şey yoktu. bacaklarını saran siyah kumaş iç çamaşırı olmalıydı. Gözlerini ayak sesleri ile aralayan esmer beden bardağındaki kadar kehribar rengi gözleri ile karşısındaki bedene baktı.

Baekhyun onun berbat bir ruh halinde olduğunu fark etti. Koyu halkalar göz altlarına oturmuştu. Dudakları soluk bir renkteydi. Düz parlak saçları tamamen birbirine girmişti. Yorgun gözler tam gözlerine kenetlenince , bir baş hareketi ile yanındaki koltuğu işaret etti. Baekhyun sessizce denileni yaptı.

'Aç mısın?'

Baekhyun başını iki yana salladı.

'Bir şey içmek ister misin?'

Bu sefer Baekhyun'a değil elinde çevirdiği bardağa bakıyordu. Genç olan bu sefer olumsuz anlamda bir ses ile karşılık verdi.

'Im a fool to want you
To want a love that can't be true
A love that's there
For others too.'

Baekhyun onun bu denli yoğun bir sese sahip olması ile canının yandığını hissetti. Kalbinin üstüne bir ağırlık çökerken adamın bardağını tekrar doldurduğunu gördü.

'Sen ..iyi misin?'

Adamın suratında bir gülümseme oluşurken küçük bir kahkaha ile devam etti. Kahkahası büyüdü ve büyüdü. Baekhyun onun delirdiğini düşünürken adam aniden sustu ve gözlerini ona çevirdi.

'Ne fark eder?'

Baekhyun'un soluğu kesildi. Adam bunu öyle bir hiç gibi söylemiştiki Baekhyun onu teselli etmek istedi. Fakat burada ne aradığını bile bilmiyordu.

'Ben..neden buradayım?'

Esmerin kaşları çatılırken , gözleri ona döndü. Ciddi olup olmadığını anlamak in onu süzdü.

'Ne olduğunu hatırlamıyor musun?'

Baekhyun başını iki yana sallarken Jongin umursamaz bir tavırla arkasına geri yaslandı.

'Biri sana anlatır.'

Baekhyun'un içi merakla kıvranırken dudaklarını tekrar araladı fakat havaya kalkan bir el onu engelledi.

'Şuan soru cevaplayacak halde değilim'

Baekhyun başını sallarken odaya biri girdi. Ellerinde bir tepsi ile o kadındı. Tepsideki buz dolu kaseyi ve bir büyük şişeyi Jongin'in yanındaki masaya bıraktı. Baekhyun, işini halledip odadan çıkan kadını yakalamak için arkasından koştu. Jongin başını iki yana salladı ve yeni şişeden bir miktar sıvıyı bardağa doldurdu.

+^+^+^+^^+^+^+^+^+^+^+^+^+^+^+^+^+^+

Merhabalar, konumuzun bir kısmı kafanızda şekillensin istiyorum ama kopya vermek yok, bir sonraki bölümlerde konumuz oturacak. Bölümler geç geliyor biliyorum ama bu aralar büyük buhran kurtuluşundayım. Bu küçük yazara buhran hediyesi bol bölüm ve bol vote gelir mi ki acaba •-•

Sizi seviyorum iyi gecelerr~ 🥳

The Mask // ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin