BİR KESE ALTIN

26 0 1
                                    

Yaklaşan kış çok ağır geçeceğe benziyordu Bu yüzden evdeki birkaç şeyi satmak için Pazara gitmeye karar vermiştim. yolda giderken eski kadıyı gördüp selam vermiştim görmezden gelmişti Neyse deyip Pazara doğru yoluma devam etmiştim. satmam gereken şeyleri satıp  evime giderken yolda tekrar eski Kadı ile karşılaşmıştım bana bir kese altın vermişti.neden verdiğini o zaman anlayamamıştım.önümüzde ağır geçecek kış var Ve bildiğim kadarıyla çok  zengin değilsin neden verdin bu altınları diye sordum. Keşke sormasaydım

Kadı: anlatırım ama bu altınları başkasına vermen gerekir.
Böyle söylemişti.

merak etmiştim Keşke etmeseydim Ama zaten bu altınları bana o verdi ve onu kandırıp bu altınları Tanıdığım birine verebilirim sonra ondan geri alırdım diye düşünmüştüm Keşke öyle düşünmeseydim ona Peki anlat hadi dedim

Kadı: bu sabah ben de senin gibi gelen kış için hazırlık yapmak için pazara gittim giderken beni gördün geri evime doğru giderken ilerideki dağda da parlayan bir şey gördüm, ve kendimi birden dağın ardındaki rüzgarlı ormanda buldum nasıl oldu anlamadım neyse etrafıma baktım kimse yok biraz yürüdüm sonra öğle namazının geçeceğini fark ettim kıbleye doğru yönelip namaz kılmaya başladım etrafta Rüzgar sesinden başka hiçbir şey yoktu namazı kılarken birden değil bir kuş geldi beni pençeleri ile kaptı kuşun gözleri bembeyazdı ve etrafında alev gibi duran uzun tüyleri vardı kuşun Kendisi de yeşil tüylerle kaplıydı beni bulutların üzerine kadar götürdü O da ilginç bir şey gördüm Bu kuştan daha da ilginçti bu kuşun yaşadığı ağacı gördüm bulutların içine doğru kökleri uzanıyordu Ağacın üzerindeki dallarda yeşermiş yeni ağaçlar vardı yaklaştıkça çok daha büyük bir ağaç olduğunu anladım ama nasıl duruyordu ağaç orada anlayamadım ilk önce Bulut onu taşıyor sandım ama bulutun içinden geçmiştik öyle bir şey değildi devir buhar the buharlar bir şey Taşıyan mal dedim kendimce Neyse kuşa dönelim kuş beni Bir Dalda ki başka bir ağacın dalında bulunan yuvasına bıraktı Oradan aşağıya bakmak bile korkutucuydu kuş beni bıraktıktan sonra gözlerini kapattı ve kıza dönüştü ama kanatları hala vardı bana Işığımı geri ver dedi Ben anlamadım acaba o dağdaki parası da mı bahsediyordu Tekrar söyledi ışığı mı geri ver onu en son Gören Sensin ağaç öyle söyledi ben daha da şaşırdım bir ağaç konuşabilir mi dedim Tabii ki de her ağaç konuşur dedi Nasıl ben hiç duymadım dedim kız Çünkü dinlemeyi bilmiyorsun dedi Şimdi Işığımı geri ver Eğer verirsen sana bir kese altın vereceğim dedi ben yerini biliyorum Ama almadım dedim kız nerede dedi ben altınları ver ve beni aşağıya indir sana yerini söylerim dedim kız yeniden kuşa dönüştü ve beni aldığı yere indirirken ilerle dedim Dağın Ardına O da beni Dağın Ardına indirdi altını verdi ve sonra parıltı'nın yerini gösterdim Gitmeden bana o altınlar Lanetli birine verirsen de aleti kalkar Ama benden veya bu altını nasıl aldığını anlatırsan verdiğin kişi de lanetlenir dedi ve kurnazlık yapma yalan veya sahtekarlık yaparsan altınlar anlar ve tüm ailene ölür dedi ve pırıltıyı gördüğüm yere doğru uçtu.
Kadı bana bunları anlatmıştı başta delirmiş olmalı deyip gülmüştüm ve dediğim gibi altınları Tanıdığım birine verdim sonra ondan geri aldım ama şimdi evde dev bir kaplan var ve tüm ailemi yedi sırada ben varım.

Mfk

Mıfık Canavarı MasallarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin