6.bölüm

109 17 22
                                    

Bölüme başlama tarihi: 07.06.2020

"Mahşer uyan artık!"

"Defol! Uykum var benim!"

"Lan gerizekalı okul var okul! Kalk işte, su dökerim bak! "

Gözlerim bir anda açıldı yapar mı yapar. Buzlu şu dökmüş insan.

"Nur seni si... Siverim canım." dedim küfürümü yarıda kesip imayla.

"Su geliyor he!"

Hemen yataktan fırladım. Küfür ede ede lavoboya gidip işlerimi hallettim. Ne işi demeyin canım, derine inmeye ne gerek var?

Kendi kendime güldüm ve mutfağa girdim. Nur krep yapmış ve kahvaltılık ne varsa koymuştu.

"Ooo halam döktürmüş." diye içeri girdi Araf. Beni es geçip hemen kreplere gömüldü.

"Halaların bir tanesi, sen bize kahvaltı mı hazırladın?"

"Yağ çekme Mahşer! Geç otur kahvaltını yap."

"İyi be muşmula surat!"

"Şerefsiz ya, görüyorsun değil mi Araf?"

"Hala ben ablamı gömemem, zorlama istersen."

"Kimin kardeşi be! Aslanım benim."

"Eyvallah bacım!"

"Siktir la ergen!"

"Ağzını topla Mahşer."

"Önce sen bebeğim, bilirsin büyüklere öncelik veririm."

"İşine gelince büyük oluyorum zaten."

"Ee o da bizim marifetimiz olsun canısı."

Ve böyle böyle kahvaltıyı bitirdik. Araf servisle gittiği için bizden önce çıktı. Tabii çıkarken cüzdanımı tartaklamayı da unutmadı.

Nur'la berber evden çıktık aynı okulda okuyorduk. Nur son sınıftı ama tamamen sözelci. Kızda hafıza kara kutu gibi mübarek.

Emirhan'la buluşup üçümüz birlikte okula gitmeye başladık. Emirhan uzun ve yakışıklı çocuk. Boyu 1.85 diyorum ya, daha 16 yaşını doldurmadı.

Gülerek okula girdik ve klasik bizim okulun bahçesi kalabalıktı neden mi?

Tabii ki kavga!

Merakla ve koşarak kavganın olduğu yere gittim. Emirhan ve Nur da aynı merakla koştular.

Mehmet ve Erdem birbirlerine girişmişlerdi. Kimseden ses çıkmıyor pür dikkat onları dinliyorlardı. Kendi kendime birazda sesli bir şekilde konuştum.

"Bende kavga var sandım ya!"

Mehmet bana hışımla döndü.

"Sen ne görüyorsun?" dedi sinirle, zaten sinirliydi.

"Sahibin olmayınca, goril güreşi gibi geldi bana." dedim imayla.

Aslında sahip filan yoktu, yani iki ayrı grubun arkadaşlarıydı Erdem ve Mehmet. Bildiğimize göre çocukluktan beri arkadaşlardı tayfalarıyla.

"Lan bana bak!" diyerek üzerime atıldığı sırada, yüzüne Emirhan tarafından okkalı bir yumruk yedi.

"Yavaş gel Mehmet!" diye bir ses geldi. Arkamı döndüm, okulumuzun kötü çocuğu Barlas da gelmişti.

"Heh, tam kadro teşkilat!" dedim sinirle. Emirhan hepimizden bağımsız konuştu.

"Eğer bir kez daha ablamla uğraşırsan, seni bir yumrukla bırakmam Mehmet haberin olsun!" tehtitkar çıkmıştı sesi. Ben Emirhan'ın yaşına göre kaslı olduğunu söylemiş miydim?

Ama çocuk dövüşçü, bir zahmet olsun o kadar. Bir yumrukla yere serdi çocuğu.

"Herşeye burnunu sokma sende Bücür" Barlas'ın dedikleriyle gözlerim kocaman oldu bana bücür ha?

"Sana ne la sana mı sorucam? Hem sen 1.70 boyunda 70 kilo bir bücür gördün mü hacı?" dedim keko gibi.

"Herşeye burnunu sokrasan dayak yersin. Kardeşin her zaman seni kollayamaz."

"Senin tuttuğun fare kadar benim kedi sikmişliğim var, (okuduğum bir kitapta geçiyordu) ayağını denk al Barlas" dedim ve sınıfa gitmek için adımlarımı hızlandırdım.

Gerizekalı tüm sinirlerimle oynamıştı resmen! Telefonuma gelen bildirim sesiyle birlikte telefonu cebimden çıkardım.

WhatsApp'tan 1 yeni mesaj

Hemen mesajlara girdim

Bilinmeyen ukalâ: Günaydın hırçın kız.

Mahşer: Günaydın bay ukalâ.

Bilinmeyen ukalâ: O nasıl laf öyle? Çok ayıp

Bay ukalâ lakabı daha çok yakışmıştı. Bende rehberime bay ukalâ diye kaydettim.

Mahşer: Sen benim ayıplarıma uğraşana kadar kendini meydana çıkart bay ukalâ.

Bay ukalâ: Zamanı gelince zaten öğreneceksin kim olduğumu.

Mahşer: O zamanı sabırsızlıkla beklemiyorum bay ukalâ! Kim olduğun umrumda değil, sinirlerimi bozma yeter.

Güven bana| Yarı texting (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin