Bölüm şarkısı: Esmeray- Unutama BeniUmut gerçek denen şeyin ne kadar keskin ve soğuk olabileceğinin öngörüsü...
Kafamızda kurduğumuz, yaşamak istediğimiz, yaşanılası şeylerin bir anda darmadağın oluşunu, olabileceğinin var olmasını unuttuğumuz anlarda sarıldığımız tek dalımız. Düşüp düşmemek ise kendi elimizdedir. Kabullenişinin ardından yerine ne koyacağını bilinmeyen, bilinemeyen insanın en sevdiği oyuncağıdır...
İnsanın yaşadığını hissedebilmesi için sevildiğini bilmesi yeterdi. En kötüsü de hiç umudun olmaması...
Çok yorgun hissediyorum. Bitmeyen baş ağrıları, geçmeyen yorgunluk, aşırı uyku ihtiyacı, bacaklarımın beni taşıyamaması, durup dururken dolan gözlerim, titreyen sesim, kızaran yanaklarım, başımı öne eğişim.
Sağlam tükendim...
İzliyordum mavi deniz'in dalgalarını, dinliyordum kuşların kanat çırpışını, neşeli çocuk gülüşlere tebessüm ediyordum...
Yanımdaki hareketlenme ile aklımdaki düşünce selini durdurmayı başardım. Hareketlenmenin geldiği yere baktığımda, 8 yaşları civarında olan bir çocuk dikkatli bir şekilde bana bakıyordu. Ona bakışımla birlikte konuşmaya başladı.
" Neden bu kadar üzgünsün?"
Zayıf yerimden yakalanmıştım. Her şeyin üstesinden gelen, ben bir tek duygularıma hakim olamıyordum. Zoraki gülümseme ile konuşmaya başladım.
" Nereden çıkardın üzgün olduğumu?"
" Ne kadar gülümsemeye çalışsan da gözlerinden okunuyor mutsuzluğun. Ne demişler gözler kalbin aynasıdır."
Çocuğun bu sözlerine ufak bir kahkaha attım.
" Çok güzel gülümsüyorsun. Sen hep gül , üzülme. Bu hayatta daima umut vardır. Bak göklere kuşlar umudun elçisidir."
Küçük olmasına rağmen bu kadar mantıklı, güzel cümleler kurmasına şaşırmıştım.
" Sen nereden öğrendin bu kadar iyi cümleler kurmayı? Bana biraz ipucu versene. Belki ben de öğrenirim güzel cümle kurmayı."
Meraklı gözlerle çocuğa baktığımda kocaman bir gülümseme sunmuştu bana.
" Babamdan çaldığım cümleler diyelim. İpucuna gerek yok babana sorman yeterli olacaktır."
İşte bunu beklemiyordum. Yine dahil oldu hayatıma. Yine hatırlattı sevgisizliğini. Acıyla gülümsedim. Babandan öğrensem öğrensem, Nasıl sarhoş olunur? Nasıl dayak atılır?Nasıl insan üzülür? Nasıl küfür edilir?
Nasıl umutsuzluğa sürüklendirilir?" Hey daldın gittin iyi misin?"
Çocuğun merakla bakan gözlerine gülümsedim. Acı çeken ses tonumu bastırmaya çalışarak konuşmaya başladım.
" Ben de babama sorarım belki öğretir bir şeyler."
Dedikten sonra arkamı dönüp yürümeye başladım. Birazcık daha çocuğun yanında kalsam utanmadan hüngür hüngür ağlayacaktım. Bunu biliyordum. Arkamdaki çocuğun sesi ile duraksadım.
"Benim adım Ümit. Seninki de Umut olsun. Umut, içime doğdu. Tekrar görüşeceğiz ve sen o zaman acı çeken dolu gözlerle değil, mutluluktan parlayan gözleri göreceğim. Buna inanıyorum. Sana koyduğum isim gibi daima umut beste içinde. Ümitsizliğe asla yer verme!"