Luna gözlerini açtı. Odasındaydı. Sabah olmuştu. Günlük kıyafetleriyle uyumuştu. Yatağında doğruldu. Komodinindeki küçük alarmlı saati eline aldı. Saat 08.30'du. Aklına birden dank etti. Bugün okul vardı. Hem de sınav olacaktı.
"Lanet olsun ah lanet olsun!" diyerek yatağından fırladı. Masasının yanındaki kırmızı sırt çantasını aldı ve telaşla kitaplığın önüne geldi. Kitaplığın yanına yapıştırmış olduğu programa bakarak alelacele çantasının içine birkaç kitap ve defter koydu. Üstünü değişmemeye karar verdi. Okulu 09.00'da başlıyordu. Yirmi beş dakika vardı. "Ah anne!" diye geçirdi içinden. Niye kaldırmamıştı ki? Dün doğum gününü kutladılar diye o gün okula göndermekten vaz mı geçmişti yani? Doğum günü... fotoğraf... kadın... oyuncak ayı... Ama geçici bir halüsinasyondu değil mi? Aslında öyle olmadığını düşünüyordu. Ama rahat olmalıydı. Boşvermeliydi. Saçlarını hızlıca taradı ve odasından çıktı.Çantasını sırtına takarak merdivenleri indi ve koşarak evin kapısının önüne geldi.
"Aaa. Luna nereye? Daha kardeşin çıkmadı ne bu telaş?"
Annesiydi. Bir dakika.. Ne yani herkes evde miydi?
"Ben.. Alarmımı kuramadığım için geç kalktım ve sen de beni kaldırmayınca.."
"Eğer kalkmamış olsaydın şimdi seni kaldırmaya geliyordum. Hem sen böyle mi gideceksin okula? Dünkü kıyafetlerinle?"
"Geç kalıyorum anne. Sınavım.."
"Hayır tatlım kalmıyorsun. Bugün baban bırakacak sizi. Haydi üzerini değiştir de gel."Luna geri odasına çıktı ve üzerini değiştirdi. Okulunda kıyafete aşırı derecede karışmıyorlardı. O yüzden genelde serbest giyinip giderdi. Aşağıya geldi. Annesi okulda yemeleri için tost yapmıştı ve kapalı bir kaba koymuştu. Luna ve Lily yemek kaplarını aldılar ve babalarıyla beraber evden çıktılar. Lily ve Luna arabada arkaya bindiler. Babaları da sürücü koltuğuna tabi. Sonra yola koyuldular.
"Abla sana bir şey söylemem lazım." dedi Lily fısıltıyla.
"Evet Lily. Ama.."
"Şşşt. Sessiz ol. Babam duymasın bizi. Bak eğer annemler sana bu fotoğraf olayıyla ilgili bir şey sorarlarsa ben şaka yaptım tamam mı?"
"Yalan mı söyledin yani?" dedi Luna büyük bir şaşkınlıkla. Lily gerçekten şaka yapmamıştı buna emindi.
"İnanmayacaklardı ki bize. Bu işin sonu iyi değil. O fotoğrafları da çöpe attım. Hiç olanlar olmamış gibi hayata devam etmek istiyorum."
Açıkçası Luna da bunu istiyordu. Lily'nin bu yaptıkları onu çok mutlu etmişti. Onu çok seviyordu.Luna ve Lily'nin okulları farklıydı belki ama çok yakınlardı birbirlerine. Hatta yan yana bile denebilirdi.
O gün Luna bu fotoğraf zımbırtısından kurtulmuş olmanın verdiği rahatlıkla okula gitti. İlk dersten sonraki teneffüste annesinin yaptığı tostu yedi. Çok güzel bir gündü. Hiç bu kadar mutlu olmamıştı.
Dördüncü derste sınavları vardı matematikten. Sınav kağıtlarını öğretmenleri dağıttı ve Luna hemen çözmeye koyuldu. Luna'nın o günkü mutluluğu çok sürmemiş oldu. Çünkü sınav çok zordu. On tane soru vardı ve sadece iki tanesini çözebilmişti. Luna yine kaygılanmıştı. Kalp atışları hızlanmıştı ve karnı ağrıyordu. "Ne yapsam" diye düşünüyordu.
Kafasını kağıttan kaldırdı ve bakışlarını sınıfta gezdirdi. Herkes harıl harıl sınavı çözüyordu. Sınıfta hiç ses yoktu. Öğretmenleri Mrs. Fisher öğretmen masasının yanında ayakta sınıfı izliyordu. Orta yaşlarında bir kadındı. Tatlı biriydi. Sınıf onu çok severdi. "Acaba yeniden sınav yapar mı?" diye düşündü Luna.
Birden gözü öğretmen masasının arkasındaki duvara monte edilmiş üst dolaba takıldı. Normalde beyaz renkli olan dolap sürekli renk değiştiriyordu. Bir kırmızı, bir sarı, bir mavi, bir yeşil ve yeniden beyaz oluyordu. Dolap kısa bir süre sonra daha hızlı renk değiştirmeye başladı. Luna panikle ayağa fırladı ve işaret parmağı ile dolabı gösterdi:
"D-DOLAP! RENK DEĞİŞTİRİYOR!"
Bütün sınıf kafasını sınav kağıdından kaldırdı ve üst dolaba baktılar. Mrs. Fisher da arkasını dönüp dolaba baktı. Sonra başını geri önüne çevirdi:
"Dolapta bir sorun yok Luna. Hala beyaz."
"Luna'nın sınav sorularından gözleri kamaştı galiba."dedi George. Bütün sınıf gülmeye başladı.
" Sessiz olun! Sessiz olun sınavdasınız!"diyerek sınıfı susturdu Mrs. Fisher.Ama dolap hala renk değiştiriyordu. Luna çok korkuyordu. Gözleri dolmaya başladı. Titriyordu.
" Luna, iyi misin? Bir elini yüzünü yıka da gel istersen."dedi Mrs. Fisher Luna'nın yanına gelerek.
" A-ama dolap renk değiştiriyor. Görmüyor m-musunuz?"
" Luna bence halüsinasyon görüyorsun."
"Hayır halüsinasyon görmüyorum!" dedi Luna ve patladı:
"DOLAP RENK DEĞİŞTİRİYOR BU İYİ DEĞİL! HİÇ AMA HİÇ İYİ DEĞİL ÇIKMALIYIZ BURADAN!"
Bütün sınıf Luna'ya bakıyordu. Mrs. Fisher ne derse desin Luna hiçbirini duymuyordu. Çığlık atıyordu. Mrs. Fisher aceleyle öğretmenler masasına geldi ve masanın üzerindeki çantanın içinden telefonunu aldı. Helena Watson diye kaydettiği numarayı aradı.(Daha fazlası için destek olmayı unutmayın! Hepiniz seviliyorsunuz🧡)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FOTOĞRAF CEHENNEMİ
رعبŞimdi oturun ve sıradan bir fotoğrafın hayatınızı bir anda nasıl mahvedeceğini seyredin. Ne yapabilir ki sıradan bir fotoğraf?