Yahudîler "Üzeyr Allâh'ın oğlu" dediler, Hıristiyanlar da "Mesih Allâh'ın oğlu" dediler. Bu onların ağızlarıyla söyledikleri sözleri ki önceden küfredenlerin sözlerine benzetiyorlar. Allah kahredesiler, nereden saptırılıyorlar? (Tevbe Sûresi, âyet 30)
• Onlar bilginlerini, rahiplerini ve Meryem'in oğlu Mesih'i de Allâh'tan başka rablar edindiler. Hâlbuki hepsi ancak bir ilâha (Allâhü Teâlâ'ya) ibadet ile emrolunmuşlardır... (Tevbe Sûresi, âyet30)
• Her kim de İslâm'dan başka bir din ararsa artık ondan -ihtimali yok- kabul olunmaz ve âhirette o hüsran çekenlerden olur. (Âl-i İmrân Sûresi, âyet 85)
• Muhammed sizin ricalinizden hiç birinin babası değil. Ve lâkin Allâh'ın resûlü ve Hâtemü'l-Enbiyâ (; peygamberlerin sonuncusu)dur, peygamberler silsilesini mühürleyendir. Allah, her şeye alîm bulunuyor. (Ahzâb Sûresi, âyet 40)
• (Resûlüm Ahmed) Seni de -başka değil-, ancak bütün insanlara rahmetimizin müjdecisi, azâbımızın habercisi (bir peygamber olarak) gönderdik. Ve lâkin insanların ekserisi bilmezler. (Sebe' Sûresi, âyet 28)
• Ey ehl-i kitab, şimdi size resûlümüz (Muhammed) geldi, kitabınızın gizlemekte olduğunuz birçok yerlerini sizlere beyan ediyor, birçoğundan da geçiyor. İşte size Allâh'tan bir nur, bir parlak kitap geldi. (Maide Sûresi, âyet 15)
• Ey ehl-i kitab! Peygamberlerin arası kesildiği; bilinemez hale geldiği bir fetret zamanında size resûlümüz geldi, tatlı ve acı hakikatleri size beyan ediyor. Tâ ki bize bir müjdeleyici, azap ile korkutucu gelmedi demeyeseniz. İşte size hem beşîr; müjdeci, hem nezîr bir peygamber geldi ve Allah her şey'e kadîrdir. (Maide Sûresi, âyet 19)
• O kendilerine kitab verdiğimiz ümmetlerin âlimleri onu -peygamberi (Muhammed Mustafa'yı)- oğullarını tanır gibi tanırlar, böyle iken içlerinden birtakımı bilir oldukları halde hakkı gizlerler. (Bakara Sûresi, âyet 146)