L: İlk Tanışma

191 76 26
                                    

Göz kapaklarım güçlükle aralandığında gözlerim masadaki saate ilişti. Saat sabahın yedisiydi... Altıda uyanmam gerekiyordu yani geç kalmıştım.

Yataktan kalkarken bu saatin aslında erken olduğunun farkındaydım. Ancak yaptığım çalışma efor gerektiriyordu ve sabahtan antrenmanlarımı bitirip kara büyü için çalışmak daha zevkliydi. Çünkü kara büyüler olabildiğince dikkat gerektiriyordu ve dün gece babam henüz yeterli olmadığımı da açıkça ifade etmişti.

Banyoya giderek hemen ellerimi ve yüzümü yıkadım. Üzerimi değiştirdikten sonra iskeletlerle dövüşme işini sonraya bırakma kararı aldım. Yatağın altındaki gizli bölmeden babamın bana iki yıl önce vermiş olduğu deri ciltli büyü kitabını çıkardım.

Bu kara büyü kitabını babam benim için yazmıştı. İçerisinde yüzden fazla karanlık büyü vardı ve bu büyüler için gerekli tüm ritüeller, malzemeler, koşullar hepsi içerisinde yazılıydı. Ayrıca bu büyü türünü babam yaratmıştı yani onun ve soyundan gelenlerin dışında kimse kullanazmadı. Bunu garantilemenin bir diğer yolu ise kara büyülerin neredeyse hepsinin kanla çalışmasıydı. Babam elbette kan kullanmayabilirdi ancak ben problemli büyüleri kanımı kullanmadan yapamazdım.

Bunca avantıjına rağmen kara büyünün de bazı sorunları vardı. Bunlardan birisi de her kullandığımda sanki hislerim daha da köreliyormuş gibi hissediyordum. Yani tepki verme sürem zamanla daha da azalıyordu ve bu büyük bir sorundu.

Babama bunu sorduğumda bana aralıksız çalıştığım için vücudumun kara büyüye ayak uyduramadığını söylemişti. Hemen ardından düzgün uyuyup uyumadığımı sormuştu ki bunu birkaç kelimeye geçiştirmeye çalıştım. Onu atlatmaya çalıştığımı anlamış ama bir şey dememişti. Yalnızca ara vererek kara büyü çalışmam gerektiğini ya da düzgün bir şekilde uyumam gerektiğini söylemişti.

Peki babamın söylediklerine kulak vermiş miydim? Hayır. İstesem de düzgün bir şekilde uyuyamıyordum. Bir kaç günde bir büyü çalışmak ise oldukça yetersizdi. Bu yüzden en azından kitaptaki büyülerden yirmi beş tane öğrenene kadar kendime dinlenme yasağı koymuştum. Yani yirmi beş büyü ezberimde olunca birkaç hafta toparlanmak için kendime salık verecektim. O zamana kadar büyü çalışmaya devam etmeliydim. Hem yalnızca yirmi büyü biliyordum ve muhtemelen birkaç ay içerisinde kalanları da öğrenecektim. Tabii bu süre büyülerin gücüne ve uygulanış koşullarına bağlı olarak azalıp artabilirdi de.

Kara büyü kitabının kapağına bakarken aklıma yeni gelecek olan melez geldi. Demek yıllar önce karşılaştığım o tanrının güçlerini taşıyordu. Babam Phyros' a güveniyordu bu yüzden ben de ona güvenebilirdim ancak babam her zaman asıl kendimi korumam gereken kişilerin en güvendiğim kişiler olduğunu da söylerdi. Sömürülmeye en müsait olduğumuz kişiler en güvendiklerimizdi her zaman. Her şeye karşın Phyros gerçekten iyi birisi olabilirdi ancak onun çocuğuna güvenmem gerekmiyordu. Çünkü biliyordum ki güven karşılıklı olurdu ve daha önce güvenlerine ihanet edip de ölümüne sebep olduğum iki kişi vardı.

Bir iç çekip büyü kitabının kapağını araladım. Yastığımın altında sakladığım kısa hançeri çıkararak parmağımın ucuna ufak bir kesik attım. Akan kanı boş sayfalardan birine damlattığımda kan yavaşça kitap tarafından emildi ve hemen ardından kırmızı büyü sözcükleri ile çizimler belirdi. Bu da kitabın yanlış ellere düşmesine karşın alınan önlemlerden biriydi. Phyros, Amphitrite ve Zeus dışında başka tanrılar veya benim dışımda diğer hiçbir melez bu kitabı kullanamazdı. Ancak hala kayıplarda olan birkaç titan kitabı ele geçirirse çok büyük sıkıntılar yaşanabilirdi çünkü kara büyü babamın asıl gücüydü ve kitaba sahip olmak onun gücüne sahip olmak demekti. Bu yüzden kitabın çalınması durumuna karşın kendi rızamla kanımı damlatmam gerekiyordu. Yani kitabı alıp benim kanımı zorla alsalar dahi kitabı açamazlardı.

Ateşin Oğlu (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin