•medya:Son Feci Bisiklet- Bikinisinde Astronomi
İyi okumalar<3_yangyang_
Kafam ağrıyor.
Gözlerim doluyor.
Başım dönüyor.
Midem bulanıyor.Renjun' u özledim.
Lanet olası reklam filmi için onu boşluyorum ve artık canıma tak etti.Bu yüzden kavga bile ettik Renjun' umla...
Ah cidden o kadar salağım ki!
Bi de söz vermiştim Mark Hyung gibi yapmayacağıma.
Aptalım! Aptal!O sırada kapım çaldı ve içeriye Kun Hyung girdi.
Ben yatağımın kapıya bakmayan tarafında yerde oturup Renjun'un resimlerine bakıyordum.
" Yang neden ağlıyorsun? "
Kun Hyung bunu diyene kadar ağladığımın farkında bile değildim.
"B-ben b-" Söyleyemeden hıçkırarak ağlamaya başladım.
"Şişşt, Yang sakin ol. Kendini sıkma, istediğin kadar ağla. Tamam mı? " Diye sakince sordu.
Ona cevabımı, kafamı omzuna yaslayarak verdim.
Göz yaşlarım hiç hız kesmeden düşüyordu.
" B-beni affeder mi? Onu çok seviyorum ve çok özledim. "
Dedim. Yanıma kedilerimiz Leon ve Louis geldi.Onların kulaklarını hafifçe okşadım.
" Sizce benim gibi bir gerizekalıyı Anneniz affeder mi? "" Anneleri kim? " Diye kahkaha atarak sordu Ten Hyung.
Ne ara geldiğini de bilmiyorum gerçi.
" Renjun bence onların annesi. Değil mi ama?
Kun da anneleri, Xiajun da"" Hahahah" Diye kahkaha atmaya devam etti Ten Hyung.
" Kun ona anne dememize sinirlenmiş ama daha sonra sevgilisinin kahkahasını duyunca yumuşayıp onu gülüşünden öpmüştü.
"Hyung! Çocuk var burda çocuk. Nası annesin sen!? Ayrıca ben burda aşk acısı çekiyorum siz sevişiyorsunuz!" Dedim ve tekrar ağlamaya başladım.
Birden durup sesli bir şekilde düşünmeye başladım.
"Tam bir malım aq ben. Başka açıklaması olamaz yani" Dedim
O sırada sevdiceğimin, biricik yağmur damlamın sesini duydum.
" Evet öylesin ve ben de seni hâlâ sevebilen bir aptalım.
Tencere kapak gibi birbirimizi bulmuşuz yani anlayacağın" Dedi ve gülümsedi.Ben onun gülümsemesine ölmüşken Ten Hyung beni alttan alttan dürtüp 'kendimi affettirmemi' ima ediyordu. Anladığımı anlayınca Kun Hyungu da alarak hızla odadan çıktılar.
Yavaşça yaklaşıp kollarımı beline sardım ve kafamı boynuna koydum.
Bir çiçek kadar eşsiz, bir okyanus kadar da sarhoş edici kokuyordu.
" Seni seviyorum. Çok aptalım, gerçekten. Sana bahane üretmeyeceğim ama neler olduğunu anlatmam gerek.
Haksızım.
Reklam filmi için toplantılar oluyordu. Senin en sevdiğin markanın. Bu yüzden kabul etmiştim zaten. Sen seversin diye.
Ama seni çok boşladım.
Özür dilerim " Dedim yarın yokmuşçasına ağlıyordum.Onu kaybetmek demek kendi benliğimi kaybetmek demekti.
" Şişşt. Tamam ağlamanı kesip elini yüzünden indir de sana sarılabileyim. " Dedi ve bunu der demez hızla elimi yüzümden çekip gözyaşlarımı sildim.