2 HAFTA SONRA
Dışarıdan gelen ayak sesleriyle kendimi en yakın kabine attım.Terleyen avuçlarım , dişlediğim alt dudağım ve sırtımdan akan soğuk ter damlasıyla kendimi gerilim filmlerinden fırlamış gibi hissediyordum.Kabinin dışında ayak izlerini özenle zemine bırakan katilim ise Oh Sehun’du.Sabah kalkar kalmaz beni evimden alıp diğerleriyle alışverişe gitmemiz gerektiğini söylemişti.Bende salaklar kralı olduğum için ona uydum ve kendimi devasa sayılacak alışveriş merkezinde kapana kısılmış bir şekilde bulmuştum.Kris ve Lay birlikte pelüş mağazısa girmişti , Kai ve Soo kendilerini spor mağazasına atmış kredi kartlarının limitlerini zorluyorlardı.Tao ise pet shopta hayvan sahibi oluyordu.Baekhyun hasta olduğunu idea ederek bize katılmamıştı.Tabi ki de telefonda zorlamayla hasta çıkardığı sesinin farkına varmıştım.Ama o an Sehun ile alışveriş yapmak bana daha cazip gelmişti.Baekhyun’un alışveriş canavarı halleri şuan yapılacaklar listemde yoktu.Beni gizleyen bordo saten kumaş aniden çekilince korkuyla yerimde zıpladım.O ana kadar Sehun’un bu kadar yakına geldiğini fark etmemiştim.’’Benden saklanmaya mı çalışıyorsun Bambi ? ‘’ Bambi ?! Bana taktığı lakaplarda son noktaya gelmiştik sanırım.Lakin onun için hem peluş bir geyik , hem pamuk prenses hem de Marılyn Monroe olmuştum.Onu her seferinde ‘’BEN ERKEKSİYİM’’ sözlerimle susturmaya çalışsam da buna karşı tek tepkisi hunharca kahkaha atması olmuştu.’’Deli misin nesin ? Senden neden saklanayım.Ben buraya şey için geldim… Şey için…’’ Etrafıma bakınarak bir bahane aramaya başladım.Bulabildiğim tek bahane ise üzerimdeki siyah gömleğe tezat duran uçuk pembe kravattı.Elimi askıda asılı duran kız işi karavata uzattım.Bana attığı ‘ŞAKA MISIN?’ bakışlarını görmezden gelmeye çalışıyordum.Aynaya dönerek kravatı boynuma doladım.Ciddi anlamda beceremediğim tek iş buydu sanırım.23 yıllık hayatımda sadece düğünlerde kravat takan bir insan olarak bu iş beni aşardı.Elimdeki kravatı Sehun’a atarak kendimi utanç seviyesi yükselmiş alandan dışarı attım.
‘’Hadi ama daha ne kadar beni yormayı planlıyorsun?’’ Sanki rehberi değil uşağıydım.Ellerimde ve hatta boynumda bile alışveriş poşetleri vardı.Açıkçası Sehun’un böylesine alıveriş manyağı olduğunu bilmiyordum.Baekhyun alışveriş canavarıysa Sehun alışveriş manyağıydı.
’’İstediğim şeyi bulana kadar.’’ Cevaplarının bu kadar kısa ve net olması aşırı derecede sinirimi bozuyordu.Cidden? Ben neyime güvenip bu çocuğa bu kadar yakın davranıyordum? Bir kaç gün daha beraber takılırsak hangi renk iç çamaşırı giydiğimi söylerdi.Sonunda aklıma günün sorusu geldi.’’Ne aradığını bilirsem yardımcı olabilirim.’’ Ufak bir kaş kaldırma hareketiyle yanıma oturdu.Kalçalarıyla beni kenara iterek kendine daha çok yer açtı.’’Akşam çok önemli bir davet var.’’ Ee dermiş gibi ona bakmaya devam ettim. ’’Takım Elbise.’’ ‘’Ne?’’ Oflayarak ayağa kalktı.’’Takım elbise.Aradığım şey o.’’ Diyerek eliyle ilerideki Alexander Mcqueen mağazasının vitrinini gösterdi.Elimden tutup beni sürükleyişiyle bu işi neden kabul ettiğimi sorgulamaya başlamıştım bile.
Mağazaya adımımızı attığımız anda Sehun en koyu takımların kendi bedeni uygun olanlarını istemişti.Benim gözümse Sehun’un bedenine tam oturacağını düşündüğüm buz mavisi takımdaydı.Bileklerimdeki kesiklerin acısını tekrar yaşatan poşetleri deri koltuğa fırlatıp Sehun’u oraya doğru çekeledim.’’Hadi bunu dene.’’ Ellerimi heyecanla çırparak ‘’BEN ERKEKSİYİM’’ lafımı boşa çıkardığımın farkındaydım. ’’Neden mavi ? ‘’ Takıldığı tek nokta bu muydu sahiden ? Ben bu kadar kızsıyken hemde.’’Mavi her renkten daha sevimli.’’ Cevabında şuan ki senden daha kızsı Luhan.Lanet iç sesim.’’Siyaha aşıkken maviyi sevemezsin.’’ Siyah takımlardan birini alıp kabinlere dönerken içimden altı dilde küfürlerimi ona sundum.’’Sıyoho oşokson movoyı sovomozson’’ arkasından taklidini yaparak Tanrıdan güç diliyordum.
Gecenin ilerleyen saatlerinde apartman dairemin balkonunda oturmak yeni hobim olmuştu.Elimde kahvem ve önümdeki manzarayla içim sıcacıktı.Son zamanlarda kendime vakit ayırma şansım olmuyordu.Sehun ve diğerleri hayatımın çoğunu doldurmaya başlamıştı.Yavaş yavaş yanlızlığıma sızarak beni kendilerine bağımlı hale getiriyorlardı.Fakat biliyorum ki onlarda aşırı dozda alınan uyuşturucu gibi beni içten öldüreceklerdi.Onların varlığına alışacaktım.Tıpkı annemin varlığına alışıp , ölümünde delirdiğim gibi onların beni terk ettikleri anda tüm iyileşme çabam sona erecekti.Gidecekleri bilerek onlara bağlanmak istiyordum.Hayatımı küçükken sahip olduğum Legolar gibi yıkıp yeniden kurmak bana acıyla karışık zevk veriyordu.
Kapı çalmaya başladığında kahvemin üzerinde tüten duman daha soğumamıştı.Okumaya çabaladığım kitabı , balkonumu dekoratif gösteren puflara atıp ayağa kalktım.Ev modası anlayışı biz yalnızlara pek uymadığı için karmakarışık saçlarım , Stitch karakterli puflarım ve açık mavi beyaz pijamalarımla evimin ikon’u bendim.Ta ki evime buz mavisi takımıyla Oh Sehun girene kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Youth
FanfictionAcının yan etkisi, güçlü bir karakter armağan etmesidir size.Peki ya aşırı dozda acı neler kazandırır sizlere ?