Elimdeki mavi kupayı , şirin koltuklarıma yayılmış yakışıklıya uzattım.Yakışıklı diyorum çünkü gerçekten üzerindeki takımla muhteşem görünüyordu.O takımı benim seçmiş olmam onu evime alma nedenlerimden biriydi.Diğeri ise...Aslında kapıyı açtığımda içeri dalmıştı.Bunu görmezden gelmeyi seçmem oldukça doğru bir karar olmuştu.Aksi taktirde ufacık bedenimle onu dışarı atmam imkansızdı.Elime kendi kupamı alıp onun yanına kuruldum.Bir bacağımı kıvırarak ona doğru döndüm.Buraya susmak için gelmiş olamazdı değil mi ? ''Neden buradasın?'' Kafasını bir anlığına bana çevirerek gülümsedi.Gülümseyişi neden cennet gibi gelmişti ? ''Unuttun mu ? Sen benim rehberimsin.Şirketim , otel ve senin evin dışında bir yere gitmedim daha önce.'' Düşününce haklıydı.Fakat ben gözlerimi ondan alamadığım için düşünemiyordum.Hafif bir gülümseyişle kahvesini minik dudaklarına dayadı.''Başka seçeneklerim olmasına rağmen kendimi kapında , ziline basarken buldum.Nedenini inan bende bilmiyorum.Aynı üzerimdeki takımı neden giydiğim gibi.'' Elindeki kahvesini sehpaya koyarak bana döndü.Ürkek bakışlarımın onu takip ettiği fark etmiş olmalıydı.''Burada olmamdan rahatsız mısın ? '' Sorduğu soruya içimden güldüm.Evinde misafir ağırlamayan biri olarak onu içeri almam bile iki ay asosyal takılmama yetecek biçimdeydi.Fakat ben ondan rahatsız değildim.Yalnızlığımı bölen börtü böceğe bile söven bir insanken onun evimde olması doğal geliyordu.''Gerçek şu ki , bir yanım senin yanında çok rahat değil.'' Bunu söylememle birlikte ayaklanmıştı.''O zaman gitsem iyi olacak sanırım.'' Ayaktaki uzun bedene , oldukça alçak bir mesafeden ''Ölmek mi istiyorsun ? '' bakışlarımı atmaya çalışıyordum.Kolundan çekip tekrar koltuğa düşmesine neden oldum.Bana attığı bakışlar bir Tanrı'nın bakışlarıyla eş değerdi.''Korkuyorum.'' Bakışları iyice sertleşmiş , kaşlarını çatmaktan alnı kırışmıştı.''Benden mi ? '' Bakışlarımı Sehun'un gözlerinden çekip yerdeki halının desenlerine diktim.''Yalnızlıktan.''
Geçen sene aldığım ama bana neredeyse 45 yaşlarımda içine sığabileceğimi düşündüren mavi pijama takımım Oh Sehun'un vücudunu oldukça çekici kılmıştı.Tanrısal hatları gözlerimi bayram etirirken , benim evimde yatıya kalacak olması beni endişelendiriyordu.Ona ''Kendi evinde gibi hisset.'' dedikten sonra kendimi odama atmıştım.Kapımın tıklatılmasıya ufak bir kalp spazmı geçirdim.Oldukça ağır olan yorganımı üstümden atma çabalarım başarıyla sonuçlandığında sürüklenerek kapıma ulaşmıştım.Karşılaşmayı umduğum şey Oh Sexy Sehun iken karşılaştığım şey ağlamaktan kızarmış gözleri olan bir çocuktu.Panikle onu içeri aldım.Kollanırımı boynuna doladığımda , kaslarının sertliğini göbeğimde hissedebiliyordum.Bunu neden yaptığımı inananın bilmiyordum fakat onu daha çok ağlatmak yerine rahatlatmak istemiştim.Kafasını boynuma koymuş kendini dizginlemeye çalışıyordu.Melodi gibi çıkan sesi odamı doldururken onu incitmemek adına dileğini kabul ettim.''Seninle uyuyabilir miyim?''
Çilek kokan yatağımda yan yana uzanmış derin bakışlarımızla tavanı deliyorduk.Derin bir nefes alıp konuşmaya gireceğini anladığımda yan dönerek ona bakmaya başladım.Benim istediğim bakışlarımızın konuşmasıydı,Onun istediğiyse kelimelerle kalplerimizi paramparça etmekti.''Ben aslında Çinli değil bir Koreliyim.Şuan servetinin mirasçısı olarak görüldüğüm aile öz ailem değil.Beni bir yetimhaneden evlat edindiler.Bunu bilmeme rağmen hiç bir zaman gerçek ailemi aramak istemedim.Onların beni bırakıp gitmesi , terkedilmiş kişi olmak canımı o kadar yakıyordu ki onları içimde öldürmüştüm.Başlarda her şey mükemmeldi.Babam Bay Oh bir melez , annesi Koreli , babası ise Çin'in önde gelen iş adamlarından biriymiş.Annem ise Avrupa kültürüyle büyümüş bir Çinli.10 yaşındayken katıldım hayatlarına.Çocuk sahibi olamadıkları için tüm sevgilerini bana verdiler.Bir dediğim iki edilmiyordu.Sorunsuz bir hayat yaşıyordum yanlarında.17. yaş günümde bir tafik kazası geçirdim.Tüm hafızam sıfırlandı.Her şeyi yeniden hatırlamam tam tamına 2 buçuk yılımı aldı.Ama o yoktu.O lanet arabaya beraber binmiştik.Aşık olduğum siyah yanımda değildi.En sevdiğim o arabadan ölü çıkmıştı.Bundan o kadar pişmanlık duyuyordum ki ailemden kaçmaya başlamıştım.Kendi acılarımla ölmeyi denedim.Aynı senin gibi her türlü işkenceyi kendime uyguladım.Seni o küvette gördüğüm günden beri kendimi dizginleyemiyorum.Anılarım beynime doluyor ve sağanak gibi gözlerimden akıyor Luhan.Sende kendimi görmek o kadar acı ki.'' Pijamanın uzun gelen kollarını avuç içlerine kadar çekti.Ardından benim yaptığım gibi gözyaşlarına tampon yaptı.Ağlamak bana o kadar uzak değildi.Fakat bir insanın ağlarken bana eşlik etmesi oldukça yeniydi.Elimi yanaklarının üzerine koyarak bana bakmasını istedim.Şimdi ikimizde birbirimize dönmüş bir şekilde yatarak ağlıyorduk.''Hayat çok tuhaf... Eskiden zaman çok yavaş geçerdi.Acılarla sarmalanmaktan kendimin farkına varamamıştım.Ama sonra acılarımdan arta ne kaldıysa hepsini bir kutuya sığdırdım.Tozlu bir kutuya...'' Ellerini uzatmış yanağımdan akan yaşları silmeye başlamıştı.''Parçalanmaktan korkma.'' Yanağımdaki elinin verdiği sıcaklık hissine daha çok sürtündüm.''Şimdi...Söyle bana.Senin hikayen ne ,Luhan ?'' İnsanlar değişir ve onlar genellikle asla olmam dedikleri insanlar olurlar.Tıpkı benim asla sevmem dediğim gibi.
Sırf size bölüm yazabilmek için teyzemlerde kaldım :) Evimde internet yok çünkü :) Telefondan yazdığım için yazım ya da cümle hatalarını düzeltmek gibi bir şansım olmadı kusura bakmayın o yüzden :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Youth
FanfictionAcının yan etkisi, güçlü bir karakter armağan etmesidir size.Peki ya aşırı dozda acı neler kazandırır sizlere ?