4 | Düğün

419 36 18
                                    

Düğün

Son parçayı da ağzıma attıktan sonra ayaklandım.

"Bunu neden içmedin?" Arkama dönerek babamın elinde tuttuğu bardağa baktım. Elinden alıp kafama dikerek oradan ayrıldım. Sadece uyumak istiyordum. Çünkü çok uykum vardı, gece uyuyamamıştım.

Kısa bir duş alıp çıktım. Geniş yatağa ilk önce oturdum ve kremimi sürdüm. Biraz bekledikten sonra yatarak uykuya daldım.

-

"Valerio, kalk artık! Saat kaç oldu haberin var mı?" Gözlerimi ovuştura ovuştura doğruldum. "Ne var anne? Uyuyordum işte." Yatağa tekrar yatacağım sırada annem kolumu cimciklemişti. "Uyuyamazsın. Düğüne gideceğiz." Anlamaz bakışlar atarak konuştum. "Ne düğünü?" Omuz silkti. "Yugyeom'un düğünüymüş, bizi de davet etmiş." Şaşırdığım için gözlerimi kocaman açtım. "O evleniyor mu ya? O kadar büyük birisi değildi." Annem omuz silkti. "Herkes sen gibi değil."

Annem odadan çıktıktan sonra dolabımın önüne geçip ne giyeceğime bakıyordum. Elimi askılıklardan birine götürüp ilk dokunduğumu aldım. Beyaz, bol, desenli bir gömlekti. Üstüme yakışacağını düşünüp yatağıma bıraktım. Yanına da da bol bir siyah pantolonu koydum.

Kıyafetlerimi giyip aynada kendime baktım. Gömleğimi içime koyduktan sonra tekrar bollaştırdım. Odamdan çıkarak annemin yanına gittim.

"Bu ne hâl Valerio? Gel biraz süsleyeyim seni." Kaşlarımı çatarak ona baktım. Kolumdan tutup beni kendi odasına götürdü.

Beni masaya oturttu ve konuştu. "Kendimi kuaför gibi hissettim Valerio." Dediklerine hafiten gülmüştüm.

Saçıma şekil vererek bana bakmıştı. Daha sonrasındaysa eline bir far paleti almıştı.

"Anne hayır dur! Ne yapıyorsun!?" Ayağa kalkmış elimle onu engellemeye çalışıyordum. "Bana bırak, güzel olacak." Başımı sallayarak onu reddettim. O ise beni umursamayarak yerime oturtmuştu.

Gözlerime çok hafif bir makyaj yapmıştı. Normalde makyaj yapmazdım. Gerek de duymuyordum ama yakışmıştı.

"Al bunu da sür. Ama sen süremezsin dur." İlk önce elime bir ruj uzatmıştı. Ben geri alamadan sürmeye başladı.

"Çok güzel oldun. Bir kaç kız düşür de göreyim, ya da erkek?" İmâlı bir şekilde bakmıştı. Gözlerimi devirerek odadan çıktım ve sıcak olduğu için gömleğimin ilk düğmesini açtım.

-

Düğün salonunun önünde durduğumuzda kapıyı açarak indim. Büyük bir yerdi.

İçeriye girip masalardan birine oturduk. Düğünün başlamasını beklerken telefon oynamaya başladım.

"Ah, sizde mi buradaydınız?" Tanıdık ses ile kaşlarımı çatarak başımı kaldırdım. O saçlarına kırmızı sprey mi sıkmıştı? Nefes kesiciydi.

"Evet evet, Yugyeom benim sekretirim olur. Sen?" Gülümsedi ve bir anlığına gözlerini bana değdirip çekti. "Bambam benim çok yakın bir arkadaşımdır." Babam anlamışcasına başını salladı. "Sende otursana." Gözlerinin içine bakıyordum. Otururdu umarım.

"Yok, ben arkadaşlarımla oturayım." Yüzümü düşürerek başımı eğdim ve tekrar telefonumla ilgilenmeye başladım. Annem gözlerini benden çekmiyordu.

Yüzükler takılmış, pasta kesilmişti. Şu an herkes içiyordu. Ben dışında. Herkesin içki içtiği yerde şeftali suyu içmek? Tam bana göre. Daha önce bir çok kez içmiştim ama annemlerin yanındayken içemiyordum, izin vermiyorlardı. Bardağı ittirerek yüzümü buruşturdum. Tadı artık kötü geliyordu.

Swim | taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin