Bölüm tam 1513 kelime. Oy verip yorum yapmayı unutmayın. Keyifli okumalar!
Su'nun anlatımıyla
Bismillahirrahmanirrahim
Allah'ım nolur bu bir rüya olsun! dur bakayım gözlerimi açıp kapatayım gözlerini kapat Su.
Kapattım.
Tamamdır şimdi gözlerini aç haydi kızım!
Açtım.
Ee bu Berke salağı hala burda. Allah'ım sabır ver sen bana.
"Çek be o pis ellerini belimden!" diye çemkirdim dişlerimin arasından. Hayretler içinde bana baktı "Kızım nasıl bildin ellerimin pis olduğunu tuvalete girmiştim az önce. "İğrençsin Berke iğnrenç." yüzümü buruşturdum.
Pis çocuk.
"Şaka yapıyorum kızım." yüzüme bir rahatlama geldi, lafına devam etti "Tuvalete girdim ama ellerimi yıkadım rahat olabilirsin." dedi. Gevşek gevşek güldü.
"Noluyor kızım?" Deniz soru sorarak yanıma geldi. "Yok bir şey." diyerek Berke'ye olan sinirimden ona bozuk attım. Arkamdan "Aman be!" diye çemkirdiğini duydum. Sırama varmadan az evvel "Sen gidip yemek yesene ayı, anca yiyorsun zaten." dedim ve yanaklarımı şişirdim.
Deniz'in yemek yerken büründüğü halini yaptım. Yüzünü buruşturdu. Tahtadaki herkes sırasına çoktan dönmüştü.
"Berke?" dedi az önce adının Mehmet olduğunu öğrendiğim rehber hocamız. "Hayırdır olum? bir selam, sabah yok mu? yol geçen hanı mı burası evladım çantanı kaptığın gibi gelmişsin?" Mehmet Hoca ses tonunu biraz yükselterek söylemişti sözlerini.
"Hocam ya... Sınıflar zaten alanlara göre dağılacakmış. Ben de dedim neden buraya gelmeyeyim?" bir kaç saniye soluklandı, Mehmet Hoca'nın bir tepki vermesini bekledi fakat beklediği tepkiyi alamadı. "Çok iyi yapmışım değil mi hocam? dedim ki Mehmet Hocam beni yaz tatilinde özlemiştir bir geleyim dedim." Berke Deniz ve benim 2 sıra arkamda oturuyordu -orta sıra-. Yanında da siyahlara bürünmüş -saçından kaşına piercinginden ayakkabı bağcıklarına kadar- bir çocuğun yanına oturmuştu. "Ah Berkecim!" dedim sesimi yükselterek ve sesimin onunla alay edermiş gibi çıkmasına oldukça dikkat etmiştim.
"Keşke gelmeseydin! Biz ne güzel yaşayıp gidiyorduk ya ne gerek vardı böyle sürprizlere ha?" dedim ardından gözlerimi kıstım ona şirin bir bakış atıp alay edercesine gülümsedim.
"Ah Su'cum! bilirsin sürpriz yapmayı severim." dedi benim taklidimi yaparak.
Gıcık işte nolacak!
"Hıh" diye hırslı bir ses çıkardım. Ağzımdan. 10 dakika geçmişti ki Mehmet Hoca sınıfla sohbet etmeye başlamıştı bile.
Bizimkilere baktım. Duru Ege'nin omzuna başını koymuş ona gülerek bir şeyler anlatıyordu aynı zamanda Ege'nin de yüzünde silik bir tebessüm vardı. Denizse benim yanımda çubuk kraker kemiriyordu hocanın görmemesine dikkat ederek. Sağ elimle onun kafasına küçük bir şaplak attım. "Az ye az! 100 kilo olacaksın sonra başımıza kalacaksın. Bu gidişle ohoo turşunu kurarız biz senin he."
Turşu deyince bile gözleri parlıyordu kızın.
Okul çıkışı
"Hadi yaa, nolur bize gelin hadi!" diye bizimkilere yalvarmaya başladım. "Bu kaçıncı ısrarım ya, gelseniz ne olur sanki? annem de babam da nöbette gece gece yalnız mı kalayım o evde ya. Sonra beni kaçırsınlar mutlu oldun, oh!" diye çemkirdim.
Azıcık acıtaysondan kimseye zarar gelmezdi.
"Kes tatavayı. İşin gücün acıtasyon zaten." dedi Duru.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dönüm Noktası
Teen FictionOnlar bebekliklerinde ilk adımlarını atarken bile yan yanaydılar. Onları ayıran tek bir şey olmamıştı. Birlikte oldukları zaman dünya durur onlar dünya'yı döndürürdüler. Bir gün ise hep birlikte İzmir'in en iyi, en prestijli okuluna kayıtlarını...