O günden sonra, seviştiğimiz günden sonra, yalnızca ikimizin olduğu günden sonra bir süre görüşmedik. Tahmin ettiğim bir şeydi. Benim hayatım olmasa bile onun bir hayatı vardı ve biz fazlası değildik. Ama sabah Cecile aradı. Biliyordu. Bunu ona onun söylediğini düşündüm. Ama ona benim haber vermemi istedi bu sefer. Mekanımız farklı olacaktı. Canım acıdı. Onu kırmak isteyeceğim en son şeydi ve ben onu kırmıştım. Doyoung'u aradım. Günler sonra. Sesini duydum ama hiçbir şey hissedemedim. Aklım ilk defa onda değildi. Sesini çıkarmadı.
Saat gecenin onbiri oldu. Cecile geldi. Yüzü gülücükler saçıyordu. Onla konuşmaya cesaretim yoktu ama o bana sarıldı. O kadar içten sarıldı ki bir an dostluğunu hissettim. Beni sevdiğini hissettim. Doyoung geldiğinde onu öptü. O kadar mutluydu ki. Sanki hiçbir şey bilmiyordu. Sanki anlaşmayı hiç bozmamışız gibi. İçeri girdik. Müziğin sesi yeri yerinden oynatıyordu. Sarhoş insanlar, dumanlar. İçeri girer girmez dans etmeye başladı. Doyoung'u yanına aldı. Saatlerce dans ettiler. Ona aşıktı. Ona bayılıyordu. Ben de bayılıyordum. Saatlerce onları izledim. Sonunda bırakan Doyoung oldu. Yanıma gelip bir içecek aldı. Bana gülümsedi. Çok boş hissettim.
Saatler geçti. Cecile ortadan kayboldu. Ben sızmıştım. Doyoung beni çok sertçe uyandırdı, kendime gelmem için. Bana, "Cecile yok." dedi.
"Nasıl yok?"
"Yok işte. Bulamadım onu. Telefonunu da açmıyor."
"Buralarda bir yerdedir. Ben eve gitsem iyi olacak. O her gün geliyordur buralara."
"Ne? Saçmalama, beraber geldik buraya."
Sinirlenmiştim.
"Neden bu kadar endişelisin?"
Cevap vermedi ve onun da sinirlendiği açıktı. Arkasını dönüp onu aramaya gitti. Ya da tahminim bu yöndeydi.
Öfkenin, kıskançlığın bedenime işlendiğini hissettim. Kendimi dışarıya attım. Kaldırımda saatlerce ağladım. O kadar boştu ki.
Sonra bir ses geldi. Uzaktan bir ses geldi. Kafamı kaldırdım. O an keşke hiç kaldırmasaydım dediğim oluyor. Zamanın durduğunu hissettim. Damarlarımdaki kanın akmadığını, titrediğimi hissettim. Doyoung bana baktı. Ambulansa onu taşıdıktan sonra. Bana baktı, baktı ve baktı. Zamanın durduğunu hissettim, Hayatım gözlerimin önünden geçti. Cecile geçti. Tanıştığımız gün geçti. Tanımadığım birinin kollarında ağladığım gün geçti. Bedeni geçti. Seviştiğimiz günler geçti. Güldüğümüz anlar geçti. Ve ben o an sadece bakabildim, gözleri dolu dolu olan ona.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
paris in the rain - dowoo
Fanfic"aime-moi moins mais aime-moi longtemps" les chansons d'amour adlı filmden ilham aldım.