ความรักครั้งแรกของฉัน: Hey!
Bright:Ah şey,
Dün yazdığında görüldü atmak zorunda kaldım.Özür dilerim🥺ความรักครั้งแรกของฉัน: Saçmalama,sorun yooookkk!🐰
Bright: Seni küçük tavşan!
ความรักครั้งแรกของฉัน: Hey,tavşan gibi göründüğümü biliyorum,yüzüme söylemene gerek yok😡
Bright:Pekala,küçük tavşan.Birazdan film çekiminin setine geleceğim,aç mısın?
ความรักครั้งแรกของฉัน: Heeeerrrr zamaaaannnn!
Bright:Tamamdır,yemek alıp geliyorum!
ความรักครั้งแรกของฉัน: Tamam😋
Birght:Hoşçakal!
ความรักครั้งแรกของฉัน: Sen deee!
***
Elimdeki,Win'in en sevdiği yemek olan tavada kızartılmış sığır eti ve pirinci sıkıca tutmuş,sete ilerliyordum.
İleride gördüğüm karavanın penceresine kafasını yaslamış,karavanın içinde uyuyan bir Win vardı!
"Win!"
"Ha?!"
Bağırarak yerinde zıpladığında,kısa bir kahkaha atmıştım.
"Ben geldim"
"Hoş geldin,Bright!" dedi gülümseyerek.
"Hoş buldum!"
"Nasılsın bakalım?~"
"Harikayım,sen nasılsın?"
"Mükemmel ötesi hissediyorum!"
"Hadi gel bakalım,yemek yiyelim."
"Pekala,harika olur."
Karavandan çıkmak için içeri girmiş,sonrasında ise kapıdan çıkmıştı.
Bana doğru geldiğinde,sarılması için kollarımı açmıştım.Geldiği gibi sarılmıştı bana.Saçlarını karıştırıp kollarımı sıkı sıkı sarmıştım.
Kulağıma fısıldadıklarıyla yüzüm düşmüştü.
"Gerçekten,bunun bir oyun olduğunu biliyorum ama gerçek sevgilim gibi davranıyorsun.Teşekkür ederim arkadaşım!"
Yutkundum ve sessizce konuştum.
"Rica ederim,Win.Arkadaşlar bu yüzden vardır."
Benden ayrılmış,arkama bakmıştı.Arkama döndüğüm gibi bir flaş patladı ve ardından bir tane daha.Bir tane daha,bir tane daha...
Eminim magazin Win'in yeni sevgilisi olarak,medyaya yayacaklardı fotoğraflarımızı.Sorun değildi,Win için her şeyi yapardım.
"Bright,sanırım gerçekten sevgili olduğumuzu düşünüyorlar!"
"Öyle değil miyiz zaten?"
Gözleri kocaman olmuş,ağzı açılmıştı.Gülerek çenesinden tutup,açık ağzını kapattım.
Sonrasında elini tutup,yemek yiyebileceğimiz boş bir alan aradım.
Ağaçların arasında bulduğum masaya yemekleri bırakmış,Win'in elini bırakıp ona oturması için işaret vermiştim.Beni ikiletmeyip yerine oturduğunda,tebessüm ederek ben de karşısına oturmuştum.
Yemekleri açıp,masaya küçük bir sofra kurmuştuk.Win yemeğini sakince yerken,ben onu izliyordum.O kadar güzeldi ki...Tanrım,bu kadar harika görünmesi işten miydi şimdi?!
Win'in kaşığını elinden alıp,pirinçten biraz kaşığa doldurmuş,sol elimi kaşığın altına tutarak Win'e uzatmıştım.
Şaşkınca bana baktığında,
"Yemen için uzatıyorum,Win.İzlemen için değil!" demiştim.
Gülmeye başladığımda kendine gelip uzattığım pirinçi yemişti.
Sessizce Win'e bakarak konuşmuştum.
"Anong şu an arkanda,bu yüzden sana bu tarz şeyler yapıyorum...Jestler?"
"Pekala,tamam."
"Şimdi bir şey söyleyeceğim,ani bir tepki verme tamam mı?"
İkinci lokmasını alabilmesi için pirinci kaşığa doldururken,söylemiştim.
"Tamam,vermeyeceğim."
"Başlıyorum o zaman?"
Başını onaylar anlamda salladığında kaşığı ağzına götürmüştüm.
Pirincini yediğinde,asıl yapmam gereken şeyi yapmıştım.
"Aferin minik tavşanıma!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tell Me Pretty Lies • BrightWin
FanfictionTell me pretty lies,look me in the face, Tell me that you love me,even if it's fake. 'Cause I don't fucking care...At all!