-Suho-
2 dersi daha geride bırakmıştık. Ve şimdi yemek yeme zamanıydıı. Baekhyun ile beraber kantine inip yemek almak için sıraya girmiştik ki Yoda ve yanında neredeyse onun kadar uzun çok yakışıklı bir çocuk bizim için yemek alabileceklerini söyleyerek bizi koltuklara oturtmuşlardı. Baekhyun Yoda'ya aşık olmuş gözlerle bakarken yanındaki yakışıklının Sehun olma ihtimali yüreğimi hop ettiriyordu. Baekhyun Yoda ile ilgili bir şeyler konuşurken onu dinlemiyordum. Çünkü boş. Hayır ilk günden ne aşkı bu onu da anlamadım ya. Niysem. Biz otururken yanımıza bir çocuk geldi. Çok güzel kıvırcık saçları vardı. Ama yapma olduğu belliydi. Konuşmaya başladığında yanağı içine çökmüş mükemmel gamzesi ortaya çıkmıştı.
-Merhaba ben Yixing. Oturabilir miyim? Diye sordu çarpık Korecesiyle. Elimle oturmasını işaret ettiğimde onunla aynı sınıfta olduğumu farkettim. Kapıdan girişte en önde oturuyordu. Gözündeki gözlükleri düzeltmesi onun çok inek olduğunu düşünmeme sebebiyet vermişti.
-Yemek yemiyor musunuz? Diye sordu doğrudan gözlerimin içine bakıyordu. Ya çok saf ya da çok cesur bir çocuktu. Yoksa bir erkeğin başka bir erkeğe böyle bakması cesaret isterdi. Ona Yodaları beklediğimizi söylediğim de kafasıyla onaylayıp kendisine yemek almak için kalkmıştı. Yanımdan geçerken kulağıma eğilip 'yüzün çok güzel' diye fısıldamıştı. Yanaklarımın kızarmasına müsaade ederken bugün yaşanılan her şeye şaşkındım. Bu çocuklar ben ortaokuldayken neredeydi ya? O kadar insan benimle çirkin olduğum için dalga geçerken, beceriksiz olduğum söylenirken bugün bana övgüler dağıtanlar neredeydi? Daha okulda ki ilk günümün yarısına gelmiştim ancak şimdiden üç kişi ne kadar güzel olduğumu belirtmişti. Şimdiden Baekhyun ve Jonginle mini bir grubumuzun olduğunu hissediyordum. Belki de sadece yalnız kalmamak için birbirlerine iltifat ediyorlardı, dolayısıyla bana da.
Ben yine düşüncelere dalmışken çoktan yanıma oturup tostunu yiyen Jongin'i fark etmemiştim. İlerde gerçekten dost olursak ben ve Chen hyung gibi olursak eğer ona Çikolatam diye seslenmeyi aklımın bir köşesine yazdım. Elinde tost ve meyve sularıyla gelen Yoda'yı görünce gülümsedim. Buruk bir gülümsemeydi bu. Yanında görmeyi umduğum mükemmel varlık yoktu. Yoda 3 tost 3 de içecek getirmiş ve bize vermişti. Onunla hiç ikili konuşmadığımı farkedip yere eğdiğim bakışlarımı ayaklarımdan çekip onun yüzüne baktım. Çok sevimli bir yüzü vardı. Ama derste çok soğuktu da. İstediğinde sevimli istediğinde katı olan insanlara her zaman özenmişimdir zaten.
-Jun sen iyi misin? Diye sordu kafasını hafif eğerek. Sebepsiz yere gözlerim dolmuştu yine. Neden oluyor bilmiyorum ama ne zaman derin düşüncelere dalsam gözlerim dolardı. O zamanlarda kimsenin olmadığı yerlere gidip derin nefesler alırdım ki kimse halimi sormasın. Ama şimdi çoktan bu soru doğrultulmuştu. Bilmiyorum. İyi miyim?
-Evet, iyiyim. Sadece okulun ilk günü sizinle tanışmanın mutluluğunu yaşıyorum sanırım. Dediğimde Baekhyun oturduğu yerden kalkıp yanıma oturdu böylelikle Jongin ile arasında kalmıştım. Bir elini omzuma atarken diğer elini karnıma koydu ve kafasını göğsüme yasladı. Derin bir nefes aldıktan sonra büyümüş gözleriyle kafasını bir anda kaldırdı:
-Woooahh çok güzel kokuyorsun. Dediğinde gülümsedim. Dışarıdan ne kadar tatlı gözüktüğünü biliyor muydu acaba. Yoda'yı elinden tutup kaldırdığında hepsi etrafıma toplaşmış beni kokluyorlardı.
-Bağımlılık yapıyor kokusu~ Diye mırıldandı Jongin kafasını boynuma gömerken. Huzursuz olup kıpırdadığımda boynumu öpüp uzaklaştı. Yoda yerine oturmuştu ama Baekhyun bu seferde saçımı kokluyordu. Aynı bir köpek gibiydi. Yixing gelip Yoda'nın yanına oturduğunda Baekhyun onun kolundan tutup:
-XingXing koklasana bi çoksel kokuyor. Diyerek onu da burnumun dibine kadar sokmuştu.
-Hmm. Diyerek uzaklaştı Yixing. Herkes yerine oturmuş tostlarını yerken Baekhyun Yoda'ya kur yapmakla meşguldü. Jongin gizliden gizliye beni izliyor. Yixing ise arada Baekhyun'ün ona sorduğu sorulardan bıkmışçasına başını ovalıyordu. Küçük grubumuzun biraz daha büyüdüğünü hissettiğimde karşıdan bir kızın koştuğunu gördüm.
-9/C'nin başkanı Kim Junmyeon hanginiz? Kafamı kaldırıp ona baktığımda şaşkındım.
-Kim Junmyeon benim ama başkan değilim. Dediğimde kız elimden tutup çekiştirmeye başladı. Nereye gittiğimizi soramadan nefes nefese konuştu:
-Sen başkanmışsın Oh Sehun'da başkan yardımcısıymış. Toplantı yapmanız gerekiyormuş. Yani kısaca Sehun seni çağırıyor. Dediğinde şaşırmıştım. Sehun beni belki iki saniye görmüştü ki varlığımdan haberinin olması bile benim için yeterliyken beni yanına mi çağıyordu? Kesin ona olan bakışlarımı farketti ve beni azarlayacak diye düşünürken kız elimi bıraktı. Kafamı kaldırmaya korkarken kapı kapanma sesi duyuldu. Sanırım kız sınıftan çıkmıştı ve biz sınıfta yalnızdık. Çenemi tutup kafamı kaldırdığında yüzümü ilk defa net bir şekilde görmüştü. Verdiği tepkiyi aklımın her köşesine kaydediyordum. Seslice yutkundu dudaklarıma bakarken. Belki de sadece benimi sevmemiştir diye düşünüp kendimi kontrol altına almaya çalıştım. Gözleri gözlerimle buluştuğunda çenemi bıraktı:
-Bu hiç iyi değil Kim Junmyeon. Hiç iyi değil. Bembeyaz bir ışık hüzmesi gibi bana geliyorsun. Yapacak hiçbir şeyim yok ışığından parlayan gözlerimi kısmaktan başka.*Çok mu hızlı oldu ki ya daha süründüreyim mi ikisini?? Dkdkkdmdmkfk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Işık (Hunho)
Teen Fictionİlk defa böyle bir şey yazacağım. Umarım hojdur. Keyif alın. Almayanı dövüyorum cmxmcmcmcmmc