-Suho-
Gözlerimi açtığımda etrafın zifiri karanlık olmasıyla korktum, derin bir nefes alıp prize doğru ilerledim. Işığı açtığımda masamın üzerindeki telefonumu aldım. Saat iki olmuştu. Masama oturup ödevlerimi yapmaya başladığımda telefonum bataryamın azaldığı uyarısını verdi. Onu şarja takıp ödevlerimi hallettim. Tekrar yatağa gireceğim sırada çalan alarmımla giyinme kararı aldım. 2den beri ödev yapıyordum ve saat 6. Ve daha lisenin ilk günü verilen ödevler bunlar. Allah'ım ben nasıl bir liseye düştüm ki yaaa. Bir insan hele ki benim gibi inek bir insan okulun ikinci gününden bezmiş hissediyorsa bu işte bir sıkıntı vardır arkadaşlar. İnşallah aşık olmamışımdır. Çünkü bu kadar keyifsiz olmamı bile içten içe Oh Sehun'a bağlıyorum. Bu da demek ki aklımdan hiç çıkmıyor. Ve bu hiç iyi deðil. Düşüncelerimden uzaklaşıp aşağıya kahvaltı yapmaya indim ve evet çok yavaş giyiniyorum. Bu yüzden saat 6.45. Güzelce kahvaltımı yapıp 7.15 gibi evden çıktım. 15 dakikalık kısa bir yürüyüşün ardından okula gelmiştim. Okula hep erken gelip ders başlayana kadar uyurdum. Yine aynı şeyi yapmak üzere sınıfa girdim kafamı sırama koyup güzelce uyudum.
-Sehun-
Sınıfa girdiğimde derse 20dk vardı. Öğrenciler yavaş yavaş gelirken sırasında uyuklayan Jun'u görmemle gülümsedim. Gece çok düşünmüştüm onu. Belki bu aşk değildi ama aramızda bir elektriklenme vardı ve bunu doğru kullanırsak aşka dönüştürebilirdik. Ya da sadece öyle olmasını istediğim için böyle düşünüyorum. Bilmiyorum. Adımlarımı onun sırasına doğru yönlendirdim. Jongin'in sırasına oturup kafamı masaya koydum onun gibi. Yüzü bana dönüktü. Bu fırsatı bir daha bulamam korkusuyla yüzünü inceledim. Bembeyaz tenin üzerindeki küçük pembe dudakları kırışmış bir yere toplanmıştı. Dudağının üzerindeki ben yüzüne ayrı bir karakter katıyordu. Ona biraz daha yaklaştım. Yüzlerimiz arasında çok mesafe yoktu. Şimdi nefesini biraz da olsa hissediyordum yüzümde. Sıcacıktı. Gözlerimi kapattım. Nefesinin sıcaklığının beni uyutmasına izin vermek istiyordum. Tabi lanet zil çalmasaydı... Zaman ne kadar hızlı geçiyordu onu izlerken. Aklımı başımdan alıyordu. Onun yanından hiç kalkmak istemedim, sınıfa koştur koştur ve terli olarak giren Jongin'e baktım. Yerinden kalkmamı bekliyordu.
-Benim yerime geçsene bugünlük. Dedim kabul etmeyeceğini bilerek. Tabi ki etmedi de.
-Hayır ya ben Vanilyamla oturmak istiyorum. Git yerine. Diyerek kolumu çekiştirdiğinde ayağı kalkıyordum ki Jun kolumdan tutup geri oturmamı sağladı. Kolumu iki kolu arasına alıp sıkıca sarılırken Jongin'in yüzündeki kırılmışlığı gördüm. Usulca benim yerime geçti. Baekhyun sınıfa bağıra çağıra girdiğinde onu zor susturduk. Daha doğrusu Chanyeol susturdu. Chanyeol sınıfa girince çenesi düşük Baekhyun susmuş bir süre onu izlemiş ve kalkıp yanına gitmişti. Boşta kalan elimle Junmyeon'un saçlarını okşarken etrafa dağılan çilek kokusunu içime çektim. Bağımlılık yapan çilek ve vanilya kokusu onun teninde ayrı bir büyüleyiciydi.
Öğretmen sınıfa girdiğinde kendisini tanıttı. Dün dersimize girenlerden değildi. Junmyeon'u uyandırmak için ona döndüğümde çoktan uyanmış şaşkın şaşkın bana bakıyor olduğunu gördüm. Kolumu hala bırakmamıştı. Ona gülümsediğimde uzandığı yerden kalkıp kolumu bıraktı.
-Yanımda ne işin var? Soğuk bir sesle söylediğinde içimde bir şeylerin kırıldığını hissetsem de belli etmedim. Omuz silktim ve yanağına doğru uzanıp bembeyaz pamuk tarlasına yüzümü gömdüm. Utanarak kıpırdandığında öpüp geri çekildim. Yüzü kızarırken eliyle saklamaya çalışıyordu. Daha sonra saklayamayacağını anlamış olacak çantasını kucağına aldı. Kafası öne eğik çantasının içinden bir defter ve bir şişe de su çıkardı. Çantasını geri yerine koyduğunda suyunu açtı ve bir yudum içip kapattı. Sonra da ben onun şişesini alıp bir yudum içtim ve kapattım. Aynı şişeden içtiğimi görünce gözleri hafiften büyümüş, sanki daha fazlası mümkünmüş gibi kızarmıştı. Çok fazla konuşmuyordu. Birbirimizi çok tanımıyorduk. Ama o iyi biriydi. Ve kesinlikle beni çok etkiliyordu.*Günaydın. Bu bölüm hiç içme sinmedi açıkçası. Bugün biraz modumda düşük. İlerleyen saatlerde silerim belki emin değilim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Işık (Hunho)
Teen Fictionİlk defa böyle bir şey yazacağım. Umarım hojdur. Keyif alın. Almayanı dövüyorum cmxmcmcmcmmc