Bölüm 18: Doğum Günü Partisi

4.3K 372 336
                                    


"Tam olarak onu kaybetmişsin Lisa. Tebrikler."

Jungkook mutsuz halime aldırmadan acımasızca konuştuğunda elindeki mısırı ağzına tıkıştırdı. Okuldan çıkıp eve gelmiştim ve bu küçükle iki gündür yaptığımız gibi dertleşiyorduk.

Kafam karışıktı. Neden Jisoo hatalı Jennie olmasına rağmen bana yanlış bir şeyler yapmışım gibi bakıyordu? Neden Jennie onca hata yapmasına rağmen yanıma gelmemişti?

Her gün okula onun için gidiyor, belki benden özür diler diye karşısına çıkıp duruyordum ama o her karşılaştığımız yerde kaçıyordu. Yüzüme bile bakmıyordu üstelik.

Irene ile beni böyle gördüğü için bunları yaptığını sanmıyordum, daha önce bir çok kez bu durumlarda yakalansam da kızıp üstelemezdi. Durum başkaydı.

Benim küçük kızım en ufak hatasında kaç gün peşimde koşturup affettiğim halde özür dilerken şimdi neden görmezden geliyordu? Hala beni yanına çağırmasını ve bir açıklama yapmasını beklemek can sıkıcı hale gelir olmuştu.

Kook, Jennie'nin beni Irene ile görmesinden sonra dün yanıma gelip olayları anlatmamı istemişti. Ona anlattığımda ise, Jennie'nin bir erkek arkadaşı olabileceğinim hiçbir sorun olmadığını, benim kızlarla her gün yaptıklarımdan daha az can acıtıcı olduğunu söylemişti.

Üstelik bu küçük tavşan bir şeyler düşünürken epey mantıklıydı. Jennie'ye Namjoon ile buluştuğu için kızamazdım çünkü her gün onun yanından kızları becermek için diye çekip gidiyordum.

Gittiğim yer Tae'nin yanı olsa bile Jennie bunu hiç bir zaman bilmemişti. Ve Kook'un dediğine göre onun yaptıkları benim yaptıklarımın yanında bir hiçti.

Derin bir nefes aldım. Üç gecedir uykusuzluktan morarmış göz altlarımı ve iyileşmeye yüz tutmuş yaralarımı umursamayalı çok oluyordu.

İstediğim tek şey kokusuyla uyuyabildiğim miniğimle konuşup işleri halletmekti. Özür dilemesini bile beklemiyordum. Üstelik bu gece doğum günümdü. Onu görmem gerekti.

Ne olursa olsun, sonucu neye mâl olursa olsun küçüğümün yanında olmalıydım. Fakat gururum buna izin vermiyordu.

●●●

"Dostum! Hadi ama senin için bu partiye 400 bin won yatırdım."

Tae elindeki vodkayı dikerek omuzuma vurduğunda göz devirip etrafta adımı bilmeden sırf kafayı bulmak için doğum günü partime gelmiş ayyaşlara bakındım.

"Beni 'mutsuzum' diye çağırıp burada sikik yeraltı mafyalarınla partine getirdiğin için senden nefret ediyorum."

Çoktan kendinden geçmiş Taehyung dediklerimi anlamadan kahkaha atarak yan masada ona bakan kızlara göz kırptı. Şerefsiz piç tam bir gay olmasına rağmen kızların ona hayran olmasını seviyordu.

Eğer beni kızdırırsa onu Kook'a şikayet edecektim. Buraya gelmek için küçük tavşanı uyutmam gerekmişti ve bu kolay olmuştu. Jungkook uykusuna düşkün bir çocuktu.

Uyandığında beni merak etmemesi için yürüyüşe çıktığıma dair bir not bırakmıştım. Doğum günümde film izlemek gibi planlarımızı erteleyip onu uyandırmadığım için bana kızacaktı.

Sıkılmış bir şekilde diğer barlardakinden daha edepsizce neredeyse ortalık yerde birbiriyle sevişen iğrençlere baktım. Özelleri birbirlerinin umrunda değildi.

Kadınlar jartiyerlerini erkeklere aralıyordu ve eli uçkurunda olan erkekler onları açarak hiç utanmadan içlerine giriyordu. Ortam resmen seks ve alkol kokuyordu.

Bu iğrenç yerden nasıl uzaklaşacağımı düşünürken yüksek müzikte kıçımın arka cebinde yer alan telefonum titreşti.

Instagram'dan gelen doğum günü mesajlarımı kutlamak için yazanların bildirimleri rahatsız ettiği için çoktan interneti kapatmıştım. Numaram 3-5 kişide olduğu için yazanı merak ediyordum.

Telefonu elime alarak kendime çevirdiğimde ekranında gördüğüm isimle kalbimin hızlanışını hissettim.

Sikeyim sikeyim orada 'Miniğim' yazıyordu. Bu Jennie'yi kaydettiğim isimdi. Doğum günümü mü kutlayacaktı yani?

Mesajın üstüne tıkladığımda gördüğüm yazıyla gülümseyerek sıkıcı ortamdan uzaklaşmak için hareketlendim.

Miniğim:

Rahatsız ettiğim için özür dilerim.

Yarım saatini ayırıp eve gelir misin?

Gördüğüm mesajla doğum günümün kutlanacağına emin oldum. Yani bunca yanıma gelmeyişi, beni yok sayışı bana kırıldığı için değil de doğum günü sürprizim içindi.

Heyecanlı bir şekilde kafayı bulmuş ve kızlarla dans eden Tae'ye haber vermeden çıkışa koşmaya başlamıştım. Bu, iç içe geçmiş insanlar yüzünden epey zor olsa da sonunda temiz hava ciğerlerime geçmişti.

Bu dışı ucuz görünümlü barın içinde ne paralar döndüğünü kimse bilmiyordu. İçerisinde deli gibi para yağarken dışarısının tam bir leş olma ironisine gülümsedim.

Koruma bile yoktu. Yoldan geçen bir insan korkup uzaklaşacağı için Tae buna gerek duymamıştı, ya da sorunları şu sıralar kendisi hallediyordu diyelim.

Girişin sağ kısmında bıraktığım motorumun üstündeki kaskımı alıp içeriden gelen yüksek sesli müziğe yüzümü buruşturdum.

Böyle yerler asla bana göre olmamıştı. Her doğum günümü Jennie ile birlikte yaptığımız pastayı o kucağımdayken yemekle geçirmiştim ve inanın bana, bu mükemmeldi.

Okuldaki onca ergenin birbirine para gösterisi yapıp doğum günleri için barlar kiramalarından bin kat daha özeldi. Jennie ile olan her şey özeldi.

Şimdi bana bir pasta yaptığını düşündüm. Kendi elleriyle. Gülümseyerek kapımı açacaktı ve doğum günü şarkımı o masum sesiyle mırıldanacaktı.

Sonra alnını öpüp içeri girecektim ve o bir kedi gibi kucağımda mırıldanırken miniğimle ilgilenecek, bana nazlanması için ona iltifatlar edecektim.

Yol boyunca düşündüğüm bütün güzel şeyler yavaşça ulaştığım evin önünde durup gülümseyerek kaskımı çıkarmama sebep oldu.

Özlediğim eve bakarken onunla ilgili nesnelerin bile benim için ne kadar değerli olduğunu fark ettim. Birlikte yaptığımız her şey paha biçilmezdi. Bu üç gün içinde anlamıştım ki Jennie benim her şeyimdi.

Onsuz geçen bir dakikamın bile hayatımda güzel bir yeri olamazdı. Heyecanla motoru park edip kapıya doğru yürüdüğümde doğum günü kutlamasına ne tepki vereceğimi düşündüm.

Onu öpmeli miydim? Ya da ilk başta onu ne kadar özlediğimden bahsetmeliydim? Soğuk yapıp biraz daha süründürmem mi gerekiyordu?

Düşüncelerimi boş verip dudaklarımı ısırdığımı fark etmeden tahta kapıyı çaldığımda sabırsızdım. İki dakikanın ardından hazırlıkları yüzünden beni bu kadar bekletiyor olduğunu düşündüm.

En sonunda kapı açıldığında gördüğüm şeyle gözlerim açıldı.

Jennie gözlerindeki onu berbat gösteren morluklar ve kırmızılıklarla ağlayarak kapıyı açmıştı. Üstelik elinde ne bir pasta, dilinde ne bir doğum günü şarkısı vardı.

Beni buraya bu yüzden çağırmamıştı. Bir şeyler olmuştu. Çok kötü bir şeyler.

dikkat bu yazar entrikaya bayılıyor

into it || jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin