Kolumun sarsılması ile gözlerimi araladım.
"Şöyle uyandırmayı kesmeni kaç defa daha söylemem gerekiyor." gözlerimi kapattım ve başımı iyice koluma gömdüm.
"Sanki başka türlü uyanıyorsun da ben yapmıyorum. Ölü gibi uyuyorsun duymuyorsun beni başka nasıl uyandırabilirim acaba seni?" uykum çok ağırdı haklıydı ama böyle uyandırılmak güzel değildi başımı yan çevirdim ve ona baktım.
"Uyandırma nasıl fikir?"
"Sonra sana kızsın hocalar sonra sen de bana uyandırmadım diye kız yok kalsın." gözlerimi ovuşturarak başımı kaldırdım.
"Sen bu hikaye de hep zararlı çıkıyorsun gibi duruyor." güldüm.
"Napalım seninle arkadaş olarak yaptığım hatanın bedellerini çekiyorum." dudaklarımı büzdüm.
"Hata mıydı gerçekten?" dudaklarımı itti.
"Bu ifade ile iğrenç gözüküyorsun yapma."
"Ben de seni çok seviyorum Eren." dil çıkardı. Gözlerim hala uyku ile kapanıyordu tekrardan ovdum kendime gelmem lazımdı.
"Bu arada teşekkürler yine."
"Ne demek görevimiz. Dört yıldır her gün bunu yaşamazsam eksiklik oluyor artık." güldüm tahtanın üstünde ki saatte baktım ilk ders bitmişti.
"Hakan hoca nasıl kızmadı?" Eren'e döndüm.
"Gelmedi ki. Test çözelim diye bir çocuğu göndermiş başımıza dikti onu işte. Kendisinin de işleri varmış." başımı salladım. Boş derste uyumuştum tüm güzel şeyler kaçmış gibi hissediyorum. Neyse en azından uyumuştum. Kollarımı yukarıya doğru gerdim. Vücudumu öne iterken iyice gerindim yeterli olduğunu hissettiğimde yana doğru gererek indirdim. İndirirken Eren'in saçlarını karıştırmayı da ihmal etmedim elimi itti.
"Bozma saçımı."
"Daha güzel yaptım ne anlarsın iyilikten." saçlarımı karıştırdım hafiften terlemiştim.
"Camı açsana."
"Bizi keserler." diğerlerine baktım.
"Ama sınıf çok sıcak olmuş."
"Açsam soğuk olacak sonra ne diyecekler biliyorsun." sweatin yakasını çekiştirip hava yapmaya çalıştım.
"Havasızlıktan öleceğiz şunlar yüzünden."
"Az dayan hoca gelince burası kokmuş diyip açar bizde laf duymamış oluruz."
"O zamana kadar sıcaktan öleyim yani?"
"Bir şeyi de abartma Deniz. O kadar sıcaksa çıkart üstünü zaten altında tişörtün var."
"Hayır sweatin altına tişört giyiyorsun sonra da çok sıcak diyorsun giyme sıcak olmaz." okul çıkışında dershaneye gidiyordum ve sweat ile gitmeyi istemiyordum. Tişörtü de çantamda taşımayı sevmiyordum.
"Çantamda taşıyamam."
"O zaman sıcağa katlanacaksın." gözlerimi devirdim ve sweatin altından tutup yukarı kaldırdım. Boğulacaktım çünkü diğer türlü. Üstümden çıkarıp sıraya bıraktım ve iyice dağılan saçlarıma şekil vermeye çalıştım. Dalgalı olan saçlarım zaten kolay şekil almıyordu şimdi kim bilir ne haldeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Gün, Üç Sonbahar
Teen FictionBir efsaneye göre ruh eşini bulma ihtimalin zor olduğu zaman Tanrı'nın ilahi bir dokunuşu ile birbirine bağlı olan ruhlar için bir mucize gerçekleşiyordu. 18 yaşını geçen mucizeye tanık olacak bazı ruhlar bağlanıyordu birbirine. Zaman, mekan her şey...