Chapter Three

139 31 5
                                    

Otobüsün durması için düğmeye bastım ve beklemeye başladım. Bir kaç saniye sonra duran otobüs ve açılan kapıyla kendimi dışarı attım ve içime derin bir nefes çektim. Yağmur dinmiş ıslak toprak kokusu yükselmişti. Huzur veriyordu. Çantamın kollarını düzeltip ilerlemeye başladım. Gözlerimi kapatıp yürümeyi istesem de canıma kastım yoktu o yüzden güzel kokuya odaklanıp ilerlemeye başladım. Cebimde ki telefonun titremesi ile elimi cebime attım ve arayan kişiye baktım. Ece'ydi aramayı açıp kulağıma götürdüm.

"Ayrılalı daha yarım saat olmadı sen özlemime dayanamadın mı?"

"Tabii Görkem diye sayıklıyorum." güldüm.

"Ne oldu?"

"Defterim sende kalmış sanırım yazılarımı atman gerekecek."

"Ben onu ne ara çantama koymuşum neyse tamam atarım."

"Her şeyimi alırken araya kaynamıştır."

"Aa ben senin neyini aldım ki?"

"Almadığın bir şeyim mi kaldı. Neyse ciddileş okulda sormayı unuttum kolun noldu?"

"Ben onu unuttum ya." ellerimle saçlarımı karıştırdım.

"O yüzden hatırlatıyorum ya salak."

"Dur kulaklığa geçeyim bakayım." çantamı önüme alıp kulaklığı çıkarıp taktım ve telefonu cebime attım. Kaldırımın iyice kenarından yürümeye başladım.

"Hallettim bakalım ne çıkacak." montumun kolunu yukarı ittim altında kalan sweati de çekiştirdim üst üste binince zor oluyordu. Zorla açtığım koluma baktım bir şey yoktu.

"Bir şey yok şaşırmadım gerç...hass..." dur bir dakika hiçbir şey yoktu. Adımlarım durdu.

"Ne?"

"Ece kolumda bir şey yok." iyice sıyırdım tertemizdi.

"Ee ne var bunda... Oha silinmiş mi?" kafamı salladım sonra göremediği aklıma geldi yanlış kolumu mu açmıştım acaba hızla diğerini sıyırdım bomboştu işte derin bir nefes aldım.

"Senin bu kalemin zor silinmiyor muydu?"

"Öyle."

"Hani kolayca silinmez?"

"Sanmıyorum daha önce silinmedi yani." silinmiş olabilirdi ama imkansız değildi ki. Birinin bedeninde belirmesindense bu daha mantıklıydı.

"Ece kolum tertemiz en ufak izi yok." derin nefes aldım saçma efsane gerçek olamazdı ki. Olamazdı.

"Ne şaka yapıyorsun o zaman..."

"Kızım korkuyorum niye şaka yapayım?"

"Efsane gerçekmiş!" bağırdı.

"Yok ya değildir saçmalama silinmiştir bir şekilde nasıl gerçek olsun ki."ellerim gerginlikle saçıma çıktı.

"Sen sakin ol önce." sakindim ama bu çok saçmaydı.

"Sakinim."

"Gerçekten sakin ol sesinden olmadığını anlayabiliyorum" sakindim korkacak bir şey yoktu ki. Yoktu. Sakin olmamam için bir sebepte yoktu.

"Bunla gerçek olduğunu anlayamayız ondan cevap alacak şekilde tekrar bir şeyler yazman lazım." kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Yazmayacağım istemiyorum."

"Saçmalama anlamaman daha kötü farkında mısın?" kötü falan değildi.

"Ben öylesine yapmıştım istemiyorum ruh eşi falan."

Bir Gün, Üç Sonbahar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin