Şebnemin ağzından
Eve gelmemle kendimi yatağıma atmam bir oldu. Uykuyla savaşan gözlerim uykuya yenik düşmüştü sonunda ve tekrar uyanıp hayatın gerçekleriyle yüzleşmeyeceğim gecenin karanlığında boğulacağım bir uykuya daldım. En huzurlu uykularımdan birine. Hayallerimin dünyasına. Belki de bu hayatın en derin gerçeğine... Ölüme...
-
Selimin Ağzından
Evde otururken Özgür konuşmaya başladı.
"Ee Selim. Yani sonuna kadar her şeyi ondan mı bekleyeceksin?"
"Bilmiyorum. Ama şimdilik öyle gözüküyor."
"Peki sen onu seviyor musun?"
"Evet. Ama o bir adım atmadan ben de atmayacağım."
"Şebnemin adım atacağını zannediyorsan yanılıyorsun."
"Görüceksin."
Telefonum çalmaya başladı.
Almilla arıyordu.
"Selim. Çabuk gel. Şebnem uyanmıyor, nabzı çok düşük."
"Ne Almilla hastaneye götürün onu."
"Tamam Selim sizde gelin."
"Tamam."
-
Selimin Ağzından
Şebnem iki saattir ameliyattaydı. Ve kimse bize bir şey söylemiyordu. En sonunda bir doktor geldi, "Şebnem Hanımın yakınları ?"
"Biziz."
"Şebnem Hanım beyin kanaması geçirdi. Ve uyanır mı uyanmaz mı bilemiyoruz. İlk 48 saat çok kritik. Ve şu an tek yapabileceğimiz şey dua etmek."
Doktorun söylediklerinden sonra yere çöküp ağlamaya başladım. Şebnem gidiyordu belki. Belki de ben onunla son kez konuşmuştum. Ve ona olan aşkımı itiraf bile edemedim. Ne aptaldım. Salak gibi ben ona itiraf etmeden bana aşkını itiraf edeceğini düşündüm. Keşke...
"Onu görebilir miyim? "
"Ama şu an yoğun bakımda."
"Beş dakika... Sadece beş dakika..."
"Tamam."
-
Şebnemin elini tuttum.
"Şebnem, hani sen bana hep dersin ya Aptalsın. diye. Hep gülüp geçerdim. Ama anladım, değerini anladım. Ne kadar aptal olduğumu anladım. Sana olan aşkımı söylemeliydim. Sana aşığım Şebnem. Kimseye olmadığım ve olamayacağım kadar. Affet beni. Uyan hadi. Bizi bırakma. Sensiz olmaz."
Elini öptüm. Buz gibiydi, ölmüş gibiydi. Birkaç saniye sonra aletten sesler gelmeye başladı.
"Şebnem ! Şebnemm! Gitme! Gidemezsin. Olmaz!! Aşkımızı yaşayamadan... Şebneem!"
Doktorların beni apar topar dışarı çıkarmasıyla bütün sandalyeleri devirip bağırarak ağlamaya başladım.
Doktorlar yarım saat sonra çıkıyorlar odadan
"Şebnem Hanımı kurtardık. Ama hayati tehlike sürüyor."
Sabahtan beri dinmeyen göz yaşlarım yine teker teker acıtarak
Gözlerimi terk ediyordu.
Hiç benim olmamışlar gibi gidiyorlardı.
Can yanıma yaklaştı. Gözleri nefretle ve acıyla dolmuştu.
"Senin yüzünden. Her şey senin yüzünden. Hadi. Övün eserinle. Mutlu musun? Senin yüzünden kız ölüyor. Ve sen ağlıyorsun. Değer miydi ağlamaya ağlatmaya. "
Sinirle suratıma yumruğunu indirdi. Tepki vermediğimi görünce bir tane daha indirdi. Patlayan dudağımın acısı vicdan azabımı biraz olsun azaltıyordu. Her yumruğuyla vücudumda oluşan acı kalbimin acısını bir nebze susturuyordu. En sonunda Can durdu.
"Lütfen... Durma. Devam et. Acıyor. Kalbim acıyor. Azaltıyorsun acımı."
"Asla, yaptıklarını ödeyeceksin. Kalbi acıyormuş. Sen o kızın kalbini ne kadar acıttığının farkında mısın?"
Kafamı salladım ve ağlamaya devam ettim.
"Nefret ediyorum kendimden, nefret nefret, nefret.."
-
Selimin ağzından
Şebnem uyanmıştı. Koşarak yanına gittim.
"Şebnem. Şebnem, üzgünüm. ben seni üzmek istemedim."
"Tamam Selim."
"Benim sana bir şey söylemem lazım. Ben sana aşığım Şebnem." dememle şaşırmıştı. ben de yüzüne doğru yaklaşmaya başladım.
Geri çekti kendini.
"Ben sana aşık değilim ama. Sevmiyorum seni. Çok acıttın kalbimi. Hissizleştim. Nefret ediyorum senden. Nefret."Terden sırılsıklam olmuş bir şekilde oturduğum koltuktan kalktım. Rüyaymış.
"Selim. Şebnem uyandı." diye şakıdı Almilla. Çok sevinmiştim fakat karşısına çıkmaya da bir o kadar korkuyordum. En sonunda gitmeye karar verdim. Odanın kapısına geldiğimde derin bir nefes aldım ve içeri girdim.
Şebnem. Eski Şebnem gibi değildi. Çökmüştü.
"Selim?"
"Şebnem." dedim ve koşarak sarıldım. Kollarımı beline dolarken hiç tepki vermediğini fark ettim. Nefret ediyordu benden. Koşarak odadan çıktım. Ne yapmıştım ben? Bencilliğim yüzünden kızı ne hale getirmiştim.
-
2 hafta sonra
"Ne partisi yaa. Kız benden nefret ediyor Özgür. Onu geçtim Can nefret ediyor. Beni orada barındırır mı sence?"
"Siz kankasınız , merak etme Canla barışırsın. Şebneme gelince sen onu seviyorsan kendini affettirirsin bence."
"O iş yaş Özgür. Nasıl affettireceğim kendimi ki?"
"Bak şimdi..."
-
Şebnemin ağzından
Gelmeye zorlandığım parti bir doğum günü partisiydi fakat kimin olduğunu sorma gereği duymamıştım. Zaten iki haftadır Selimi görmüyordum. Bu beni üzse de içten içe buluşmak için bir şey yapmadığı için Selime kızıyordum.
-
Mekana geldiğimizde önden Can arkasından Almilla içeri girdiler.
Sıra tam bana gelmişti ki burnumda bir bez hissettim ve sonrası Karanlık...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevmek Zormuş Be...
FanficSonsuz bir sevgiyle oluşmuş bir kalbe atılan yaralayıcı oklar misali bir aşk... Eşini benzerini göremeyeceğiniz bir nefret... Selim ve Şebnem