23. Bölüm "Ölü ya da Diri"

15 0 1
                                    

Annemin bana yukardan tekrar seslenmesiyle hayata döndüm ve hemen yukarıya çıktım. Annem banyoda Jungkook'u kıyafetleriyle birlikte soğuk suyun altına sokmaya çalışıyordu.
- B-ben yapabilirim..
Dedim ve Jungkook'un kolunu boynuma dolayıp diğer elimle belinden tuttum ve kabinin içerisine soktum. Annem de Jungkook'a kıyafet bulmak için dolabı karıştırmaya başladı. Ardından duvara yaslandım ve Jungkook'u önümde duş başlığının altında olacak şekilde başını boynuma doğru yasladım. Bir elimle Jungkook'a sarılıyor bir elimle de musluğu çevirmeye çalışıyordum. Suyu açtığım an resmen soğuktan beynim uyuştu. Jungkook bedenini saran soğuk suyla eğilip büzüldü ve bacaklarını kendine doğru çekti.
- Ü-Üşüy-yorum...

- B-ben de a-ama d-dayanmak z-zorundasın..
Jungkook elleriyle kolumu tuttuğunda tir tir titriyordu. Birkaç dakika sonra suyu kapattım ve Jungkook'un kolunu tekrar omzuma dolayarak zar zor ayağa kalktım. Kenarda duran havluyu Jungkook'a sardım ve köşede duran sandalyeye oturttum.
- K-Kendin giyinebilir misin?
Bu sorum üzerine Jungkook kafasını kaldırdı ve hafifçe gülümseyerek;
- H-Hayır desem g-giydirecek misin?..
Dedi. Bunun üzerine sesli bir şekilde yutkundum ve gözlerimi kaçırarak;
- H-Hayır tabi ki...
Dedim. Annem içeriye kıyafetlerle girdiğinde Jungkook'a aynı soruyu sordu tabi ki Jungkook bu sefer olumlu bir cevap verdi. Annem bana dönerek;
- Sen de hemen gidip üzerini değiştir hasta olacaksın sonra.

- T-Tamam anne...
Diyerek hemen banyodan çıktım. Ve odama gidip üstümü değiştirdim. Birkaç dakika sonra Jungkook'un odasına tekrar gittiğimde Jungkook gözleri kapalı bir şekilde yatağında yatıyordu. Annem ise odada görünmüyordu. Sessizce yanına gidip elimi alnına koydum. Elim hala alnındayken bir oh çektim ve;
- Çok şükür ateşi inmiş...
Dedim. Elimi çektikten sonra tam kapıya doğru adım atacakken bir el bileğimi tuttu. Dönüp baktığımda Jungkook gözlerini hafifçe aralamıştı;
- Lütfen Melodi yanımda kal...

- Ama ben--

- Sana çok ihtiyacım var...

-Peki tamam..
Dedim ve tam baş ucuna yere oturdum. Jungkook ise artık bileğimi değil elimi tutuyordu. Bütün bunlar olurken ben aşağıdaki davetsiz misafiri daha doğrusu eski sevgilimi unutmuştum. Onun neden burada olduğuna dair en ufak bir fikrim yoktu. 10-15 dakika sonra dönüp Jungkook'a baktığımda gözlerini kapatmış bebek misali uyuyordu. O sırada içeriye kankam girdi;
- Melodi Mete aşağıda seni bekliyor. Her ne kadar işin olduğunu, gitmesi gerektiğini ona sonra döneceğini söylesem de dinlemedi. Bekleyeceğini söyledi.

- Tamam ben az sonra geleceğim.

- Tamam.
Dedi ve odadan çıktı. Ben de bakışlarımı tekrar Jungkook'a çevirdim. Şuan o kadar tatlı görünüyordu ki yanaklarını ısırasım gelmişti. Birkaç dakika yüzünü inceledikten sonra elimi yavaşça elinden çektim ve ayağa kalkıp odadan çıktım. Merdivenlerden indiğimde Mete, annem, babam ve kankamla salonda oturmuş meyve suyunu içiyordu. Beni gördüğünde ayağa kalktı;
- Merhaba Melodi--
Sözünü keserek kolundan tuttum ve;
- Gelsene biz dışarıda konuşalım.
Dedikten sonra anne ve babama gülümseyerek Mete'yi peşimden evin dışına sürükledim. Dışarıya çıktığımızda arkamdan kapıyı hafif aralık bıraktım ve Mete'ye döndüm;
-Senin burda ne işin var!?

- Ne demek ne işin var? Seni görmeye geldim Melodi.

- Bak Mete nasıl bir hayal dünyasında yaşıyorsun ve nasıl bir kafaya sahipsin bilmiyorum ama peşimi bırak. Ayrıca buraya kadar beni takip ettiğine inanamıyorum.
Bunun üzerine Mete bana yaklaştı ve eliyle saçlarıma dokunmaya çalıştı ama ben kafamı geriye doğru çektim ve ardından onu ittim.

- Bana dokunma!

- Sakin ol. Sadece saçlarına dokunmak ve kokusunu içime çekmek istedim.

- Mete bak. Benim artık yeni bir ilişkim var ve çok mutluyum. Biz ayrılalı 1 yıldan fazla oldu ama sen hala takıntılı gibi peşimden geliyorsun. Beni takip ediyorsun ve olur olmadık her yerde karşıma çıkıyorsun. Emin ol bundan çok rahatsız oluyorum ve eğer buna devam edersen başına iyi şeyler gelmeyecek.
Mete sözlerime sinirlenmiş olacak ki bir adım geriye gitti ve kaşlarını çatarak cevap verdi;
- Ben takıntılı değilim Melodi. Sadece seni hala çok seviyorum o kadar. Hem sen o çocuğu bu kadar çok seviyor musun? Bir de onun seni sevdiğini zannediyorsun. Vazgeç bu Jungkook sevdasından Melodi.
Bu sözü üzerine sahte bir kahkaha attım ve;
- Sen mi beni seviyorsun? Hadi canım ya. Bundan daha saçma bir şey duymamıştım.
Dedim. Ardından bir anda ciddileştim ve elimi Mete'ye doğru savurarak konuşmama devam ettim;
- Hadi lan ordan. Yalancı pezevenk. Sen beni sevseydin bana dokunmaya çalışmazdın. Sen dua et ben senin üstenden geldim de senin hakkında kimseye bir şey söylemedim. Eğer ben bir konuşursam sen sokakta yürüyecek yüzü bulamazsın. Ayrıca Jungkook'un adını bir daha ağzına alma. Jungkook ve benim hakkımda sana hiçbir şey söylemeyeceğim. Sadece şunu bil ben onu kendimden çok seviyorum ve onun da beni sevdiğinden adım kadar eminim. Şimdi defol git. Hayatımdan da bir an önce çık ve bir daha da girme.

- Şimdi gidiyorum ama yakında tekrar görüşeceğiz Melodi.

- Kesin görüşürüz. Hadi git işine.
Dedim ve arkamı dönüp içeriye girdim. Ardından kapıyı sertçe kapattım.

-METE'NİN AĞZINDAN-
Melodi kapıyı kapatır kapatmaz cebimden telefonumu çıkardım ve numarayı tuşlarken kendi kendime konuşmaya başladım;
- Melodi Hanım madem hayatından çıkmamı bu kadar çok istiyorsun o zaman hayatından çıkacağım. Ama şunu bil ki hayatından çıkacak ve canı yanacak tek kişi ben olmayacağım. Jungkook'u da hayatından çıkaracağım. Ölü ya da diri...

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
♧️Beğenmeyi ve yorum yapmayı♧️
♧️unutmayı ♧️

Hayallerle Tutunduğum HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin