18. Bölüm "Min Seo..."

82 15 17
                                    

     Benim kendisine baktığımı farketmiş olacak ki bulunduğu yerden hemen uzaklaştı. Onca zamandan sonra beni nasıl bulduğunu, hala bana bakacak yüzü nereden bulduğunu bilmiyordum ama içimde tuhaf bir his vardı. Gördüklerimi unutarak yemeğimi yemeye devam ettim. Yemeğimizin yarısına geldiğimizde elimdeki kaşığı tepsiye koyup ellerimi masanın üzerinde birleştirdim;
- Jungkook?
     Benim kendisine seslendiğimi farkeden Jungkook elindeki çubukları tepsisine koydu ve kafasını kaldırıp bana baktı;
- Efendim sevgilim?

- Eski sevgilin nasıl biriydi?
     Sorduğum soru karşısında şaşkınlıkla cevap verdi;
- Anlamadım?

- Eski sevgilin diyorum... nasıl biriydi?

- Gerçekten bilmek istediğine emin misin?

- Evet. Sevgilimin eskiden neler yaşadığını, kiminle sevgili olduğunu bilmek istiyorum.

- Birşeyler yaşayabileceğim kadar iyi biri değildi...
     Söylediği her kelimesinde canının yandığını gözlerinden anlayabiliyordum. Ve daha fazla devam etmesini istemiyordum. Ama öğrenmem gerekiyordu. İlerde canını bir kez de benim yakmamam için... Konuşmanın önemini anladığımda ayağa kalktım;
- Başka bir yere gidelim.

- Tamam...
     Beraber kantinden çıktık ve okulun önündeki parka gidip boş bir banka oturduk. Jungkook anlatmaya devam etti;
- Min Seo ile sevgili olduğum zamanlar 16 yaşındaydım. Ona karşı çok derin duygular hissediyordum. Canımı dahi verebilecek kadar... Ama o sevgimin kıymetini bilemedi. Beni sevdiği çocuk için kullandı ve...
     Gözyaşları konuşmasını engelliyordu... Birkaç dakika sessiz bir şekilde gözyaşlarının dinmesi için bekledim. Daha sonra devam etti;
- Ve beni okuldan attırıp, ailemin bana karşı olan güvenini boşa çıkardı. Ben onu bu kadar severken onun beni kullanması canımı çok yakmıştı. Bir gün okulun etrafında dolanırken onu sevdiği çocukla sarılırken gördüm. Ve sevdiği çocuğun benim en yakın arkadaşım olduğunu farkettim...
     Gözyaşları artık dindiremeyeceği bir hızda akıyordu. Daha fazla acı çekmesini istemediğim için Jungkook'u kendime çektim ve kafasını göğsüme yaslamasını sağladım. Bir elimle belinden tutarken bir elimle de saçlarını okşuyordum. Çenem kafasının üstündeyken konuşmaya başladım;
- Seni asla bırakmayacağım. Her ne olursa olsun senin bir daha üzülmene izin vermeyeceğim. Sevgilim... sana söz veriyorum hep yanında olacağım...
    
-25 Dakika Sonra-
     Parkta birkaç dakika daha oturmuş ve yavaş adımlarla okula geri dönmüştük. Şuan sınıfta dersi dinliyorduk. Daha doğrusu dinlemeye çalışıyorduk... Yarasını kanattığım için kendime sövmekten dersi dinleyemiyordum. Ama öğrenmeliydim. Jungkook'a doğru kafamı çevirdiğimde ellerini göğüs hizasında bağlamış arkasına yaslanmıştı. En arka sırada oturduğumuz için hocanın görmeyeceğini bilerek arkama yaslandım ve kafasını ellerimle omzuma doğru çektim. İlk başta bunu beklemiyor gibi görünse de daha sonra ellerini çözdü ve sol elini karnıma dek gelecek şekilde bedenime sardı. Bende kafamı kafasının üstüne koydum ve gözlerimi kapattım.
     Gözlerimi açıp saate baktığımda dersin bitmiş olduğunu gördüm. Jungkook'a baktığımda hala omzumda bir melek misali uyuyordu. Kafamı tekrar kafasının üstüne koyduğumda kankam yanımda bitti;
- Gidiyoruz dimi?
     Kafamı Jungkook'un başından kaldırıp kankama çevirdim;
- Anlamadım?

- Geziye diyorum gidiyor muyuz? Hoca derste anlattı ya.

- Ben birşey duymadım.

- Doğru siz çifte kumrular gibi sarılarak uyumakla meşguldünüz.

- Off kanka hoca ne dedi sen onu söyle.

- Yarın saat 10'da okulda olacağız. Daha sonra otobüslere binip kamp yapacağımız yere gideceğiz. Ertesi gün de döneceğiz.

- Evde uyumak yerine ne gereksiz bir aktivite ya...

- Lütfen kanka gidelimm~

- Evde konuşuruz...

- Tamam;)
    Daha sonra gülümseyerek sınıftan çıktı. Kafamı tekrar Jungkook'a çevirdiğimde hala uyuyordu ve ne zaman aktığını bilmediğim gözyaşlarımla onu izlemeye başladım. Gözlerini açıp bana bakmasıyla kafasını omzumdan kaldırdı ve ellerini yanaklarıma koyarak endişeli bir şekilde;
- Melodi? Neden ağlıyorsun?

- Özür dilerim sevgilim. Canını yakmak istememiştim. Bu kadar üzüleceğini tahmin edemedim...

- Sevgilim lütfen saçmalamaz mısın? Sen benim sevgilim değil misin tabiki neler yaşadığımı merak edeceksin. Ama şunu bil ki beni asla bu konu yüzünden üzmedin.

- Seni asla bırakmayacağım Jungkook. Seni ne olursa olsun sevmeye devam edeceğim.

- Bende seni meleğim...
    Ellerini yanaklarımdan çekip bana sıkı bir şekilde sarıldı. Bende kollarımı bedenine sardım. Bir şeyden habersiz birbirimize sıkıca sarılıyorduk... Min Seo'nun sınıf kapısından bize baktığından habersizdik...

~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~
  ♧️Beğenmeyi ve yorum yapmayı♧️
                    ♧️unutmayın♧️

Hayallerle Tutunduğum HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin