21. Bölüm "O... Ne Yaşadı?"

90 9 2
                                    

      Zil çalıp evlere gitmek için dağıldığımızda kendimi evin yakınındaki bir kafeye attım ve garsonu çağırarak kahve söyledim. Garson yanımdan ayrıldığında telefonumu elime aldım ve rastgele internette gezinmeye başladım. Bir ara elim galerime gitti. Galerime girdiğimde bütün fotoğraflarda Jungkook ve ben vardık. İstemsiz bir şekilde fotoğrafları kaydırırken gözlerimden yaşlar akıyordu. Neden her seferinde ben üzülmek zorundaydım? Neden bir kere olsun mutlu olamıyordum? Neden bu iğrenç insanlar hep beni buluyordu!? Neden? Her şeyin bir açıklaması olduğu gibi bunun da olmalıydı.
      Ben fotoğrafların arasında kaybolurken çalan telefonum beni hayata döndürdü. Arayan kankamdı.
- Efendim...

- Melodi sen... ağlıyor musun?
      Sorduğu soru üzerine elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim ve kendime çeki düzen verdikten sonra cevap verdim;
- Hayır ağlamıyorum. Noldu? Neden aradın beni?

- Seni merak ettim. Eve gelmedin. Ayrıca annenle Jungkook'da merak etti.

- İyiyim. Başka bir şey yoksa kapatıyorum.

- Neredesin? Yanına geleceğim.

- Hayır gelmene gerek yok. Kapatıyorum.

- Melodi--
      Kankamın daha fazla konuşmasına izin vermeden telefonu kapattım.
     Jungkook'un gerçekten hala beni nasıl merak ettiğini düşünüyordum. O kadar şey olduktan sonra ve ben onu orada bıraktıktan sonra hala beni merak etmesi çok saçmaydı.
     Garson kahvemi getirip yanımdan ayrıldığında telefonumu masaya bıraktım. Ardından yavaş hareketlerle bardağı elime alıp kahvemi yudumlamaya başladım. Yarın gezi vardı ve ben bu halde oraya gitmeyi gerçekten hiç istemiyordum. Kahvemi bitirdikten sonra hesabı ödedim ve kafeden çıktım. Yavaş adımlarla nereye gittiğimi bilmeden Seul sokaklarında yürüyordum. En sonunda sahilde boş bir bank bulup oraya oturdum ve kulaklığımı kulağıma takıp şarkı eşliğinde denizi seyretmeye başladım.

-Gece~Saat: 2.23-
     Gözlerimi denizden ayırıp saate baktığımda saatin gece yarısını geçtiğini gördüm. Ama eve gitmek istemiyordum. Şuan sadece birileriyle konuşmaya ihtiyacım vardı. Babamın telefon numarasını tuşlayıp arama yerine basarak telefonu kulağıma yaklaştırdım. Telefon 1-2 çalıştan sonra açıldı;
- Melodi? Kızım seni çok merak ettik nerdesin?

- Baba ben iyiyim. Ama kimseye söylemeden atacağım konuma gelebilir misin?

- Tamam kızım. Hemen geliyorum.

- Bekliyorum baba.
     Dedim ve telefonu kapatıp konumu attım. Daha sonra telefonu cebime koyup denizi izlemeye devam ettim.

-BABA'NIN AĞZINDAN-
    Salonda oturmuş hep birlikte Melodi'nin gelmesini beklerken birden telefonum çaldı. Arayan Melodi idi. Telefonu açıp kulağıma yaklaştırdım. Melodi dediğim an herkes bana bakmaya başladı. Melodi'yi dinledikten sonra telefonu kapattım ve koltuğun kenarında duran ceketimi alıp arkamdan seslenenlere bir şey söylemeden evden çıktım. Melodi'nin attığı konuma ulaştığımda karşıda tek başına bir bankta oturuyordu. Hemen yanına gidip oturdum.

-YAZAR AĞZINDAN DEVAM-
     Yanımda bir hareketlilik hissedince kafamı o tarafa doğru çevirdim. Babam endişeli gözlerle bana bakıyordu. Kulaklığımı kulağımdan çıkarıp babama dolu gözlerle sarıldım;
- Kızım Melodi iyi misin?

- Baba iyi değilim. Hemde hiç...

- Bana anlatmak ister misin?
      Babamın bu sözü üzerine ayrılıp sırtımı tekrar bankın kenarına yasladım. Birkaç dakika hiçbir şey söylemeden durduktan sonra bakışlarımı babama çevirdim;
- Evet anlatmak istiyorum...

- Seni dinliyorum kızım.
    Bazen nefes alışverişimi düzenlemek için bazen de gözlerimden akan ve durduramadığım gözyaşlarımı silmek için konuşmayı yarıda keserek baştan sona olan biten her şeyi babama anlattım. Babam konuşmamı bitirmemi bekledikten sonra sırtını banka yasladı ve denize doğru dönüp konuşmaya başladı;
- Bazen insanlara olan güvenin kırılabilir, herkesin senin ne düşündüğünü umursamadığını düşünebilir, sevdiğin insandan gelen her darbeye karşı dayanıklı olmaya çalışıp sonunda pes etmenin ne demek olduğunu anlayabilir, hatta bazen yaşamaktan vazgeçebilirsin. Hayatta her şey hiçbir zaman senin istediğin gibi gitmez. Düşebilirsin. Ama düştüysen her seferinde kalkmasını bileceksin. Hiçbir zaman pes etmeyeceksin. Yoksa bu hayat senin için çok ağır ve acı verici bir hale gelir. Jungkook konusuna gelecek olursak...
     Bana doğru dönerek konuşmasına devam etti;
- Erkekler de bazen ne yapacağını bilemez, kararsız kalır, duygularını kontrol etmekte zorluk çeker. Emin ol Jungkook senden hiçbir zaman vazgeçmez. Çünkü o seni çok seviyor. Yaşadığı onca şeyden sonra onu hayata sen bağladın. O senin sayende hayata tutunuyor. Eğer sen ondan vazgeçersen çok zor zamanlar yaşar. Sende iyi olamazsın. Siz birbirinizi çok seviyorsunuz. Birbirinizden asla vazgeçmeyin.

- O... ne yaşadı?

~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~
   ♧️Beğenmeyi ve yorum yapmayı♧️
                     ♧️unutmayın♧️

Hayallerle Tutunduğum HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin