Medya Namjoonun hali. Jin'inkini asla bulamam. Nedenini birazdan falan öğrenirsiniz.
Namjoon
Bir sabah daha iş için kalkmıştım. Kahvaltımı edip hazırlandım ve evden çıktım. Dünkü fırtınanın aksine bugün çok güzel bir hava vardı. Temiz havayı içime çekip arabama ilerledim ve yerime oturup arabayı çalıştırdım.
Hastaneye vardığımda klasik görüntüler vardı. Hastanenin önünde kimisi sinirli, üzgün ve sevinçli şekilde telefonla konuşanlar, banklarda çocuklarını doyuranlar, günlerce yakını için hastanede sabahlayanlar, test sonucu için bekleyenler vs. gibi birçok insanla doluydu. Hastaneden içeri girdiğimde de bekleme yerlerinde ki koltuklarda aynı görüntü vardı.
Birkaç kat yukarıda ki odama gittim. Bugün nöbetçiydim malesef. Odama girdiğimde çantamı ve ceketimi asıp, hastane önlüğümü taktım. Bilgisayardan hastalarımın çıkan sonuçlarını inceleyip, tedavileri için notlar tuttum.
Fakat bir hastam vardı ki bir türlü test sonuçlarında istediğim gelişmeyi göremiyordum. Hastamın adı Kim Seokjindi. 23 yaşında akciğer kanseri bir gençti. Yaklaşık iki yıldır da tedavi görüyordu. Hastane hastane gezdirmiş gariban annesi, iyi bir sonuç elde edememişler.
Not almam bitince, kalkıp yoğun bakımda ki hastalar ile ilgilendim. Bir de hastalardan da 'hasta' olan yakınlar vardı... tam bir baş belalarıydı. Kimisi teşekkür etmek için ayaklarına kapanırken kimisi de laf dinlemez ve anlamaz gerizekalılarla doluydu.
İki saate kadar yoğun bakımda ki hasta ve hastalardan da hasta olan insanlarla uğraştıktan sonra odama geçip biraz dinlendim. Bir bardak kahvemi de içtikten sonra işime geri döndüm.
Akşam üstü, yatan hasta katında ki hastalarım ile ilgilendim. Ve son olarak bahsettiğim kanserli çocuk olan Seokjin'in odasına girdim. Başını pencereden çevirip bana baktı.
"Merhaba Seokjin."
"Merhaba Namjoon hyung."
"Bugün nasıl hissediyorsun bakalım?"
Ben serumunu kontrol ederken o da omuz silkti.
"Aynı. Yorgunum."
"Bugün hiç yürüyüş yaptın mı peki?"
"Aslında... hayır. Çünkü gerçekten de çok yorgun hissediyorum."
"Pekala. Şimdi seni muayene etmeme izin verir misin?"
Başını usulca salladı. Onu muayene ettikten sonra yanımda ki hemşireye birkaç test için görev verdim. Ciğerleri düne göre farklı bir ses çıkarıyordu ve bu beni tedirgin etmişti. Kanserinin ilerlememiş olması için dua ettim içimden.
Çünkü bu karşımda ki gencin daha yaşayacağı ve yaşaması gereken yüzlerce şey vardı. Daha çok gençti ve... hiçbir çocuk ölmemeliydi zaten. Ve bu karşımda ki hasta çocuk da çok nazik ve tatlı biriydi. Böyle birine ölmek hiç yakışmazdı. Zaten gariban bir annesi vardı ve o da faturalar, hastane,ilaç yerlere gibi giden paralar yüzünden iki işte birden çalışıyordu. Haliyle o da annesi gelene kadar tek başına kalıyordu burda.
Hemşire test için gerekli şeyleri getirmeye giderken bende Seokjine baktım.
"Karnını doyurdun öyle değil mi?"
Başını hafifçe sallamıştı.
"Aferin sana."
Saçları olmadığı için yanağını hafifçe sıktım. Bu samimiyetim Seokjine özel değildi. Her yaşta ki hasta çocuk ile böyle davranıyordum. Seokjin artık yetişkin sayılırdı fakat bana göre çocuktu işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Little Hamster ~ Namjin✔
FanfictionANGST DEĞİLDİR!!! Zayıf vücuduna, olmayan saçlarına, büyük güzel gözlerini çevreleyen kirpiklerinin olmamasına ve sık sık yorgun olmasına rağmen yine de göz kamaştırıcı biriydi o. Sadece doktoruydum ben onun. O ise hastamdı. Ama ben onun hastası ol...