KOVULMŞ MELEKLER Sensizlikte ben (Birinci Bölüm)

85 15 10
                                    

Siradan günlerden biriydi yine temmuz sicagi odamı öyle bir kavurmuştu ki terden yatağımdan sırılsıklam uyandım.

"Offffffff bu ne sıcak ya, Filiz nerdesin? Hemen hazırlanıp işe gitmeliyiz. Filizzzzzzz uyan uyuzum benim, uykucu kalk artık"dedim.

Koşarak merdivenleri tırmanıp kendimi lavaboya attım. Hızlıca duş alıp, dişlerimi fırçalayıp çok sevdiğim iş üniformamı giydim. Saçlarımı hızlıca toplayıp son görünümüme baktım gayet sabahın erken saatlerine göre hoş göründüğüme karar verip çantamı hazırlamaya başladım. Spor kıyafetlerimi ayakkabılarımı spor için gerekli malzemelerimi alıp hızlıca çantama sıkıştırdım.

Odamın kapısını kapattığımda arkadaşım kapıda şişmiş kocaman gözlerle, şaşkın bir şekilde bana bakti.
"Saatin kaç olduğunun farkında mısın sen? Çok geç kaldık, saat dokuz otuz ve sen hala hazır değilsin" dedim.
"Rüya kendine gel! Saat sabahın yedi otuzu ne işi, ne geç kalması?" Diye cevap verdi.
Saatime tekrar baktığımda saatin gerçekten sabahın yedi otuzu olduğunu gördüm.
Ama artık hazırdım ve içimdeki ses yola çık diyordu. Arkadaşımı öpüp sonra görüşürüz dedim ve kapıyı kapattım. Evimiz olan sevimli tatlı yer iş yerime uzak değildi. Arkadaşımla güzel bir yazlık evimiz var.

Evimizin bulunduğu sitenin bahçesi çeşit, çeşit çiçekler, güller sarmaşıklarla süslü. Gözünüzle görebileceğiniz her yer yemyeşil mis gibi çiçek kokuları doldurur içinize soluduğunuz havayı...
Çok güzel deniz manzaralı bir balkonumuz ve içi sevgi dolu sıcacık yuvamız. Ailelerimizden uzakta iki kız çalışıp kendi ayaklarımızın üstünde durmaya çalışıyorduk. İyi birde işimiz vardı.
Antalya'nın Side Kumköy bölgesinde beş yıldızlı bir otelde entertainment team yani animasyon takimin da personal trainer ve fitness trainer olmak üzere spor hocasıyım. Aynı zamanda otelin animasyon takımının dans gösterilerini ve dans showlarını hazırlıyorum. İşimiz çok keyifli, eğlenceli ve bir o kadarda yorucu idi.

Sabah saat onda başlayıp gece saat on ikiye kadar çalışıyoruz. Tabi bu saatler arası mola saatlerimiz var. Öğle arası iki saat akşam molası üç saat olmak üzere, bu saatlerde uyku ve özel ihtiyaçlarımızı karşılayabiliyoruz. Çok şükür ki her Pazar tatiliz. Yorucu bir il tempomuz var ama eğlenirken çalıştığımız için bazen yorgun olduğumuzu unutuyoruz.

Otelden içeri girdim. Güvenlik Abi' ye her zamanki gibi şaka yapıp onu biraz deli edip günaydın diyerek kaçtım. Evet , ve şimdi bizim süper resepsiyon ekibi var hepsine günaydın diyip kısa muhabbetten sonra restoranın yolunu tuttum. Çalışan garson arkadaşlarımın çoğuna selam verip açık büfeden kahvaltı tabağımı alıp içine ne koyacağımı bilmeden büfelerin arasında dolanmaya başladım.

Her şey o kadar lüks ve güzel ki, insan ne yemek istediğini bilmiyor. Çeşit, çeşit peynirler, zeytinler, Salamlar, sucuklar, pastırmalar, çikolatalar, ballar, reçeller aklınıza gelen her şey anlatmaya kalksam siz sıkılırsınız ben anlatmayı bitiremem. Mutfaktaki ustalar, aşçılar öyle lezzetli şeyler yapıyorlar ki anlatmak imkansız kalır.
Ama nedense benim tabağımda yine sadece iki dilim karpuz ve birde elma var.

Size desem ki; o kadar çeşitlerin içinde ben yiyecek bir şey bulamıyorum. Sanırım bu kız deli dersiniz . Ama yıllarca bu tarz şeyleri görünce artık gözünüz doymuş oluyor ve sıkılıyorsunuz. Ne istiyorum biliyor musunuz şimdi...
Hatay yöresine ait köylerde tandırda yapılan katıklı, biberli ekmek ooooo sıcacık olacak birde güzel bir çay, kimse keyfime değmesin.
İşte bende bazen böyle deliyim. Neyse karpuzumu güzelce yedim en sevdiğim meyvedir. Bu arada karpuz denilince bana akar sular durur.
Elmamı alıp sahil bara doğru otelin havuz bölümünden yürümeye başladım. Gördüğüm çalışan arkadaşlarım ve otel misafirlerimize selam verdim. Miting alanına gelip sandalyemi çekip oturdum.

Kovulmuş melekler  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin