Herkese merhabaa Sidal ben. Wattpad de ki ilk kurgumun birinci bölümüne hoş geldinizz🫶🏼 Umarım satırlarımdan keyif alırsınız. Bu büyük serüven boyunca elimden tutmanız dileğiyle...
Keyifli okumalar<3
*
*
*
*
Akşın beş yaşından beri boynundan asla çıkarmadığı hayat ağacı kolyesiyle yine peşindeki mavi gözlü Emir'den kaçıyordu. O her zaman aksiyonu seven ve kendine güveni olan bir kızdı. Ama büyümeyi sevmeyen biriydi. Etrafındaki kişilerinde büyümesini sevmezdi, büyüyenlerin değiştiğini söylerdi hep. Bebek olanın hep bebek kalmasını, çocuk olanın ise hep çocuk kalmasını isterdi. Koşmalarının sebebi ise Akşının yine Emir'e meydan okuyup "Sıkıysa beni yakala!" demesiydi.
Emir ise öz güveni yüksek bir kişiliği olduğundan Akşın koşmaya başladığı an tereddütsüz peşine koyulurdu. Onun da bileğinde annesinin ona aldığı Süperman simgesi olan bir bileklik vardı. Emir hep kendini Akşın'ın Süperman'i gibi hissetmişti. Akşına da böyle hissettirmişti. Onlar ağaçların arasında koşarken sadece beş yaşında ki geleceklerinden habersiz birer mutlu çocuktular...
Ama bir gün eninde sonunda Akşın büyüdü... Emir büyüdü. İkisininde sevdiği yemekler, sevdiği renkler, sevdiği meslekler değişti. Ama değişmeyen tek şey Akşının boynunda ki hayat ağacı kolyesi ve Emir'in elinde ki Süperman bilekliği oldu... Belki de her şey hep aynı gidecek derken Akşının büyük bir tutkusu yüzünden işlerin birdenbire karışacağını kim tahmin ederdi ki?
Yapacağı şeyler Akşın kadar okuyucuyu da şaşırtacak, Harry Potter alıntıları ile süslenen bu kitap sizi başka bir dünyaya götürecek...
1.Bölüm : Tuval...
*İnsanı güçlendiren cesaret değildir, korkudur...*
Parmaklarımın arasında ki fırçamı yavaşça tuvalin üstündeki diğer renklerin üstünde gezdirdim. Gözlerim yorgunluğuna yenik düşerken bacaklarımda ki kedim Alice de uyumuştu. Uyuşmuş bacaklarımı zorlayıp ayağa kalkmayı başardığım da kucağıma aldığım Alice'i de uyandırmamaya çalışıyordum. Bedenimi zorlayarak yarı açık gözlerimle zar zor odama doğru yürürken her yer karanlık olduğu için düşmemeye de dikkat ettim. Alice'i dikkatlice pirinç ışıklarla süslü olan yatağına yatırdıktan sonra kendi yatağıma serildiğimde uyumak da zorlanmadım.
Sabahın güneş ışıkları beni uyandırmaya yemin etmişler gibi odamın her tarafını sararken kendimi uyumaya zorladım. Uykuya tekrar dalıp yarıda bıraktığım o mükemmel rüyama geri dönmek istiyordum. Ama bu sefer de alışık olduğum başka bir koku uyumama engel oldu. Kahve kokusu...
Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda karşımda yerde duran yatağında ki Alice yerinde yoktu. Doğrulup odamın içine ise baktığım da perdelerim sonuna kadar açıktı. İyice doğrulup ayaklarımı yatağın dışına attım ve odamdan çıktım. Mutfağa doğru ilerledikçe kahve kokusu daha yoğun gelmeye başlamıştı. Mutfağın kapısından içeri girdiğim de Su beyaz puantiyeli pijama takımıyla tezgahta ki fincanına kahve dolduruyordu. Bense mor eşofmanlarım ve tepeden darmadağın halde duran topuzumla birlikte mutfağın kapısına yaslanıp ellerimi kollarımda birleştirdim. Hanımefendi kahvesi elinde arkasını dönüp beni gördüğünde bir an şaşırdı ama hemen sonra o her zaman ki muhteşem gülümsemesiyle gülümsedi. İmalıca ona baktım.
"Neden bir insan sabahın köründe sırf uyanması için perdeleri sonuna kadar açıp içeri bütün güneşin girmesini sağlar ki? Hem de o arkadaşının yorgun olduğunu bile bile? Neden bir insan bunu en yakın arkadaşına yapar?" diye sordum hem sinir hem uyku mahmurluğuyla karışık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sıkıysa Beni Yakala
ChickLitAkşın beş yaşından beri boynundan asla çıkarmadığı hayat ağacı kolyesiyle yine peşindeki mavi gözlü Emir'den kaçıyordu. O her zaman aksiyonu seven ve kendine güveni olan bir kızdı. Ama büyümeyi sevmeyen biriydi. Etrafındaki kişilerinde büyümesini se...