Not: Bildiğiniz üzere Andromeda'nın yaşı kesin olarak bilinmiyor 1951-1955 arasında bir yılda doğmuş, ben bu hikayede onun yaşını 1952 diye ayarladım yani Narcissa'dan bir yaş büyük. Uuppss! Başka kim Narcissa'dan bir yaş büyük... İyi okumalar.Black Malikanesinde oldukça güzel bir gündü; öyle ki güneş ışıl ışıl parlıyor, insanı serinleten hafif meltemler esiyordu. Narcissa Black başını kaldırarak derin bir nefes aldı. Hava çok sıcak ve bunaltıcıydı, en azından saatlerce güneşin altında duran ve gelenleri karşılayan onun için öyleydi.
Narcissa Black büyük bahçeye girişini yapan Parkinson ailesine de hoşgeldin diyerek onları zarifçe içeriye davet etti. Sabahtan beri kaç tane aileyi karşılamıştı hiç bilmiyordu.
Avery'ler, Burke'ler, Carrow'lar, Crouch'lar, Greengrass'lar, Mulciber'lar, Macnair'ler, Rowle'ler, Rosier'ler, Nott'lar, Yaxley'ler, Travers'ler, Selwy'ler ve daha niceleri...
Narcissa derin bir nefes alarak süslenmiş bahçe girişinde beklemeye devam etti. Kafasını çevirerek etrafına göz attığı sırada mavileri siyahlara çarptı, Narcissa onu izleyen ablasına tedirgince "Bir sıkıntı mı var?" gibisinden kaşlarını merakla çatarak bakınca Bellatrix sadece soğuk ama güvence veren bakışlarıyla cevapladı. Bellatrix en büyükleriydi ve yirmi bir yaşındaydı.
Simsiyah uzun, kolları dantelli, beli sıkı eteği hafif kabarık bir elbise giymişti ve bu elbise onun fiziğine çok uyuştu. Saçlarını üstten dağınık bir topuz yaparak yanlarına küçük bukleler bırakmıştı. Çarpıcı ve etkileyici bir makyaj yapmıştı ve tam anlamıyla tüm gözler onun üzerindeydi. Çünkü bu davetin en güzel kızı olmuştu.
Bellatrix müstakbel ailesi olan Lestrange ailesinin masasında durmuş onlarla güle eğlene sohbete katılıyordu. Narcissa'nın gözleri istemsiz olarak ablasının parmağındaki nişan yüzüğüne gitti. Ablası bir kaç ay önce Lestrange ailesinin en büyük varisi olan Rodolphus ile nişanlanmıştı.
Narcissa bu nişanın her ne kadar "Karanlık Lord" için yapıldığını bilsede yine de ablası için memnundu. Çünkü Rodolphus ile Bellatrix'in yıllar boyunca süren bir arkadaşlığı vardı. Birbirlerini -tam olarak o anlamda olmasa da- seviyorlar ve saygı duyuyorlardı.
Birbirlerinin her zaman arkasında durup birbirlerine destek oluyorlardı, birbirlerinin kararlarına saygı duyup asla birbirlerini sınırlamıyorlardı, her zaman özgür bırakıyorlardı. Ayrıca Lestrange aileside Bellatrix'i çok seviyor ve büyük oğullarına onunla evlendiği için fazladan ayrıcalık tanıyordu.
Yani Bellatrix dört dörtlük bir hayat yaşıyordu.
Narcissa derin bir nefes daha alarak eliyle kendine hava yaptı. Ablalarına her zaman özenmişti çünkü onlar kendi hayatlarını yaşarken o sadece başkalarının istekleri üzerine yaşıyordu. Bellatrix bir Ölüm Yiyen olacağını söylediğinde ailece büyük bir tartışmaya girmiştiler.
Çünkü Cygnus Black en büyük kızının hayatını böylesine tehlikeli ve karanlık şeylere adamasını istemiyordu. Ama Bellatrix onlara karşı çıktı ve bir Ölüm Yiyen oldu, hemde en iyilerinden.
Rodolphus Lestrange ile evlenmek istediğinde de bir tartışma çıkmıştı çünkü Black gibi kendi halinde yaşayan bir ailenin Lestrange gibi adı karanlıklara bulanmış bir aileyle birleşmesini hiç istemiyorlardı. Ama Bellatrix yine onlara karşı çıktı ve Rodolphus Lestrange ile nişanlandı.
Bellatrix ailesine karşı çıkarak kendine daha güzel bir hayat kurmuştu, o hiçbir şeyden korkmazdı. Küçükken de böyleydi çok cesur ve istediklerini alan biri olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One-Shot (Harry Potter)
FanfictionHer bölümde Harry Potter Fanfiction hikayeleri olacak ama birbirlerinden tamamen ayrı ve bağlantısı olmayan tek bölümlük hikayeler. (İstek alabilirim) Başlangıç: 29/08/2021