"Hala ne yaptığımızı anlayamadım."
Lay'in 10 dakikadır kafamızın dibinde arka arkaya sorduğu sorulardan dolayı sinirlerim git gide tavan yapmaya başlamıştı. Tabi bunun öncesinde koridorda yürürken ilk başta yanımıza Xiumin, onda sonra ise Luhan'la Suho gelmişti ve ben her seferinde yeni gelen kişiye aynı olayı anlatmak zorunda kalmaktan cidden sıkılmıştım. Bu yüzden ona sadece susmasını söylemiştim. Yoksa koca çenesinden yakalanacağımızı söyleyerek susturmuştum. Aklımdaki şey tam olarakta büyük görev başlamadan önce parkura gidip Chanyeol ve Sehun'un olduğu tarafta görevin başlamasını beklemekti. Çünkü ilk anda genel kuruldan gelen kişiler bizlere ilk beş dakika neler yapmamız gerektiği ile ilgili bir takım bilgiler verecekti. Bizse o süre boyunca onları dinliyormuş gibi yapıp aslında dikkat çekmeden alandaki bir kaç kişinin üzerine dikkatin kaymasını sağlayıp ikilinin çantalarından bıçak veya kesici alete benzer bir şey arayacaktık. O sıra onların arkaya bakmaması için ise dikkatlerini Kai, Xiumin ve Jungkook dağıtmaya çalışacaktı.
"Sen planını anladın mı?"
"Baekhyun bundan emin değilim. Ya hastalığım tetiklenirse?"
"Aslında ben tamda bunun işe yarayabileceğini söyleyecektim."
Kai söylediğim şey ile beraber yüzüme anlamsız bir şekilde bakarken bende içimden düşündüğüm planı saniyesi saniyesine kafamda tekrardan kurguluyordum. Zaten şu ana kadar Kai onlar ile kişilik bozukluğu sayesinde yakın olmuştu. Kendini bu yüzden ise kötü gibi görüp onlar ile bağdaştırmıştı. Fakat son kullandıkları kozundan dolayı aklı yerine gelince kolunda açılan küçük kesikten dolayı anlık felç geçirmişti. Bu yüzden ise büyük bir şoku atlatmıştı. Yani eğer Kai ve diğerleri onları oyalarsa bizse çantalarından herhangi bir kesici alet bulabilirsek kolyeyi ellerinden her tülü alacaktık ve bu olay tamamen duyulmadan kapanıyor olucaktı. Şimdi ise tek yapmamız gereken girdiğimiz parkur kapısından içeri ilerleyip Sehun ve Chanyeol'un olduğu yere yavaş bir şekilde fark ettirmeden gitmekti. Zaten büyük görevin başlamasına 5 dakikadan az kalmıştı. Genel kuruldan bazı kişiler alanın ortasındaki dairenin içinde toplanmış, sırası ile herkesin gelmesini bekliyordu. Bir kaç metre önümüzde Chanyeol ve Sehun'un iple pratik yaptığını görünce tam sırası olduğunu anlayıp birbirimizden yavaşça ayrılarak farklı noktalardan yürüyüp sessizce çevrelerini sardık. Ayrıca yanlarında Chen ve şu çalışan kılığına giren Taehyung adındaki çocukta duruyordu. Aslında bu yüzden plana Xiumin ve Jungkook'u da katmıştım. Onlarda diğer ikisini bulunduğumuz arka kısımdan uzaklaştıracaktı.
"Eh peki ne yapıyoruz."
"Ne demek ne yapıyoruz."
"Hayır yani cidden de o kolyeyi burada gösterecek miyiz?"
Chen ve Sehun'un konuşmalarına kulak misafiri olunca sanırım düşündüğümüzden dahada hızlı davranmamız gerektiğini anlamıştım. Bu yüzden çaktırmadan biraz daha ilerleyip tamdan diğerlerinin gittiği arka taraflarındaki sırada durmaya başlamıştım. Jungkook'u belinden iterek öne doğru gitmesini sağladım. O sırada Kyungsoo'da Kai'yi kolundan tutarak hızlıca öne götürdü. Xiumin ise onları takip edip yavaşça bu tarafa doğru bakan çalışanlara çaktırmadan alttan kollarına girip biraz daha ilerlemelerini sağladı. Ve aynı plandaki gibi Jungkook'u Taehyung'un üstüne yavaşça itip Kai ile beraber en kenara çekildi. Taehyung sırtına çarpan kişi ile yavaşça arkasına döndüğünde, ondan kısa olan gözlerini büyütmüş Jungkook'a bakmaya başladı. Jungkook arkasına dönüp Luhan'ın eliyle yaptığı git işaretini görünce korkusundan adını yeni öğrendiği Taehyung'un gözlerine bakmaya başladı ve eliyle bileğini kavrayarak biraz daha önüne doğru ilerledi.
"Şey... Be-ben sana bir şey sorucaktım."
"Seni buraya hangi rüzgar attı bakalım küçük."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vínculo de amor
Science FictionAramızdaki bu bağın bizi ne kadar ileriye götürebileceğini bilmiyorum, fakat gün geçtikçe birbirimizden kopmaya daha çok başlayacağız. Sonunda ise başladığımız yere içimizden sadece bir kaç kişi ile beraber gidebileceğiz. Bu yüzden lütfen bana bağla...