Koridorda hızlı bir şekilde parkurun olduğu tarafa doğru ilerliyorduk. Kyungsoo'yu acilen bulmamız lazımdı. Bu yaşananları kimsenin duymaması için elimizden gelen her şeyi yapmak zorundaydık. Bu yüzden dahada hızlanıp yanından geçtiğimiz onca kişiye bakmadan koridorun sonundan sağa dönerek ilerlemeye devam etmiştik.
O sırada karşımızdaki duvarın önünde bacakları üzerine çökmüş bir çocuğu gördük. Başını elleri arasına almış bir şekilde sessizce ağlıyordu."Ne olmuş böyle?"
Kai üzgün bir şekilde çocuğa bakıp öne doğru ilerledikten sonra onu takip ederek çocuğun yanına doğru gittim. Kai yere eğilerek çocuğun omzuna dokundu ve onu sakinleştirmeye çalıştı. Fakat ağlaması dahada çok şiddetlendi ve sesli bir şekilde bir kaç kelime sayıklamaya başladı.
"Ona yapmamasını söylemiştim.
Ama o dinlemedi."Şaşkın bir şekilde Kai'ye bakıp yanına eğilmeye çalıştım fakat o anda çocuk kafasına kaldırarak bir anda ikimize birden bağırmaya başladı.
"O BENİ DİNLEMEDİ!"
Ağladığından dolayı şişen gözlerindeki kızarıklıklar yukarı kalktığında birden bire belli olmuştu. Kim bilir kaç saattir burada bu şekilde ağlıyordu. Bunu bilmemiyorduk fakat uzun bir süre boyunca olduğunu tahmin edebiliyorduk. Çünkü çocuk olduğu yerde titreyip duruyordu. Hemde çok fazla. Sanki artık bacakları üzerinde duramayacak gibiydi. Kendini büyük bir trans altına almıştı. Sadece öylece boşluğa bakıyordu. Kai onu kolundan tutup ayağı kaldırdığında bende ona yardım ederek belinden tutmuştum ve beraber yavaşça bizi yukardan izleyen kameraları takmadan geriye doğru dönerek koridorda ilerlemeye başlamıştık.
"Revire gitmen lazım."
Şu anda yanımda titreyen çocuğa ne kadar soru sormak istemesemde kendimde engel olamamıştım. Sadece Kai ile beraber yürümeye devam etmiştim. Sorduğum soru üzerine çocuk kafasını sağa sola sallayarak bunu istemediğini belirmişti. Çok korkmuşsa benziyordu. Hatta sanki yaşadığı şeyden dolayı şu anda bir nöbet geçiriyordu. Ortamı ısıtmak ve çocuğu rahatlatmak için belindeki elimi yavaşça sırtına götürerek ona korumacı bir ifade ile yaklaştım.
"Adın ne? En azında bize adını söyleyebilirsin."
"Ju- Jungkook. Adım Jungkook."
"Tanıştığımıza memnun oldum. Bende Baekhyun. Diğer tarafındaki çocuk ise Kai."
Büyük bir gülümseme ile Jungkook'a bakmıştım. Birazda olsa içindeki korkunun gittiğini görmüştüm. Fakat bu seferde koridordaki herkesin dikkatini bu tarafa çekmiştik. Çünkü buradaki en önemli olan " kimse ile yakınlaşmak yasak" kuralını gözler önünde çiğniyorduk. Her an bizleri izleyen kameralara bu görüntüler saniyesi saniyesine yansımıştı. Hatta bunu bırakın önümüzde aniden beliren çalışanlar bizim olduğumuz tarafa doğru hızlı bir şekilde gelerek kollarımızdan çekip ayırmışlardı. O anda aralarından bir tanesi Jungkook'u gereksiz yere kolundan tutarak ne yapıyorsunuz diye kızgın bir şekilde sorduğunda Jungkook yüzüne bakıp geriye çekilerek bileğini onun kolundan kurtararak yere doğru çökmüştü.
"BIRAK BENİ!"
O kadar sesli bir şekilde bağırmıştı ki yanındaki çalışanlar ile beraber bütün koridor ve karşıdaki kafeterya camından görünen herkes bu tarafa doğru bakmıştı.
Ellerini eskisi gibi başının olduğu tarafa doğru götürüp tekrardan sayıklamaya başlamıştı. Jungkook'u bu kadar korkutan şeyin ne olduğunu merak etmiştim. Bu yüzden çalışanların olduğu tarafa bakıp onu kolundan tutan öndeki kişiye bakmaya başlamıştım. Yüzünde maskesi olduğundan sadece gözleri ve burnunun bir kısmı görünüyordu. Daha dikkatli incelediğimde bu gözlerin bana bir yerden tanıdık geldiğini görmüştüm. Hatta kafeteryada onu bugün oturduğumuz masanın önündeki masada gördüğüme yemin edebilirdim. Chanyeol ve Sehun'un masasının sol tarafındaki en dip köşede oturuyordu. Xiumin'le ikisi aynı hizada oldukları için bunu fark edebilmiştim. Fakat bir nokta vardı. Nasıl bir çalışan kılığına girdiğini bilmiyordum. Ayrıca bunu öğrenip başını belaya bile sokmak istemiyordum fakat Jungkook ile aralarında geçen husumet neyse Kai'nin olayı ile benzer tarafları vardı. Kai'nin hastalığı dışında görünen şeylerde iki tarafta ne yaşandığı ile ilgili hiç bir şey hatırlamıyor gibiydi ve aşırı şekilde çok fazla korkuyorlardı. Bu, üst üste yaşanan olaylara çok ilginç detaylar katıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vínculo de amor
Ciencia FicciónAramızdaki bu bağın bizi ne kadar ileriye götürebileceğini bilmiyorum, fakat gün geçtikçe birbirimizden kopmaya daha çok başlayacağız. Sonunda ise başladığımız yere içimizden sadece bir kaç kişi ile beraber gidebileceğiz. Bu yüzden lütfen bana bağla...