⚘UYARI⚘

246 47 46
                                    

İki tarafımızı çevreleyen beyaz duvarlara sahip, uzun koridorda yürürken yan tarafımdaki Kai adlı çocuğa baktım. Kafasını öne eğmiş bir şekilde zorla yürüyordu. Bir kaç saniyeliğine beni fark etmiş olmalıki kafasını o an yukarı kaldırıp yüzüme doğru baktı. Sessiz ve sadece benim duyabileceğim bir şekilde fısıldayıp bu olanlardan haberi olmadığı ile ilgili bir şeyler söyledi. Zaten yaşanan olaylardan dolayı o an bunu fark etmiştim. Bu yüzden fısıldayarak ona kendisini ele vermeyeceğimi söyleyip kafamı tekrardan yukarı kaldırdım. Benle beraber oda kafasını kaldırıp öne doğru baktı. Bir kaç dakika sonra çalışanlar bizi üzerinde 3.Tesis yazan bir kapının önüne getirdi. Beni tutan çalışan kolumu bırakıp elini ceplerine atarak içinden çıkardığı siyah kartı kapının yanındaki ekrana götürdü. O sırada kapı yavaş yavaş açılarak içerden bulunduğumuz koridora beyaz ışıklar girdi.
İki çalışan önümüze geçip ön taraftan yürümeye başlayarak bizi yatakların olduğu tarafa götürüp yatırdı. Yataklar içerideki her şey gibi bembeyazdı. Bu yüzden buradayken kendimi akıl hastanesindeymiş gibi hissetmeme engel olamadım. Diğer tarafıma doğru baktığımda yanımdaki yatağa Kai'yi yatırdıklarını gördüm. Fakat benim aksime daha rahat ve sakin duruyordu. Bu yüzden hareketleri dikkatimi çekmeye başladığı için bulunduğum yataktan yana doğru eğilerek onun eline dokundum. Ve yüzüne bakarak sessizce konuşmaya başladım.

"Benim bilmediğim bir şey biliyorsun değil mi?"

Sorduğum soru ile beraber eski yerime geri dönüp arkama yaslandım ve ona doğru bakmaya devam ettim. Bir şey bildiğini biliyordum. Bu yüzden öğrenmeye çalışmak istedim.

"Bir şey bildiğim yok, aksine bende senden bir şeyler öğrenmeye çalışacaktım."

"Fakat o zaman neden Sehun adındaki diğer çocukla o odadam beraber çıkıp yere düştün."

"Dediğim gibi bir şey bilmiyorum. Kendimi bir anda o adada buldum."

Nasıl yani? Ne demek bir şey bilmiyordu?
O iki çocuk ile beraber koridorda olan kişi kendisi değil miydi?  Yoksa o ikisi ile arkadaş değil mi? Bu imkansızdı.

Hemde çok imkansızdı.

"Koridorda yanında durduğun iki çocuk yüzünden şu an buradayız farkında mısın? Onlar ile beraber gülüp eğleniyordun.Benle dalga mı geçiyorsun."

"Hayır. Aksine olayın gerçeğini öğrenmeye çalışıyorum. Çünkü çalışanlar kontrol  yapmadan önce buradan çıkmam lazım.
Bak... Lütfen. Bana yardım et."

"Niçin yardım edeyim Kai?"

Kafam öyle karışmıştı ki şu an ne yapacağımı bile bilemiyordum. Buraya geldiğimizden beri çok tuhaf hareketleri vardı. Ama bu beni korkutmuyor, aksine sadece kafamı karıştırıyordu. Fakat tavırları o kadar gerçekçiydi ki, bir anlık belkide dediği şeylerin gerçek olduğunu düşündüm. Ciddende ortada başka bir şey var gibiydi. Bu yüzden ona tekrardan sorduğum şeyi dile getirdim. Sadece bir cevap almak için.

"Sana niçin yardım edeyim Kai?"

"Ben..."

"Evet sen ne? Neyin var? Bana anlat ve sana yardım edeyim."

Yüzüme bakmıştı. Hemde uzun bir süre boyunca yüzüme bakmıştı. Bir şeyler söylemeye çekiniyordu. Anlamıştım. Yüz ifadesi değişmişti. Sanki kötü bir yanını yüzüne vurmuş gibiydim. Fakat ben sadece cevap arıyordum. Bir şeylere cevap istiyordum. Tekrardan yüzündeki donuk ifadeyi yok edip eskisi gibi bana bakmaya devam edince anlatacaklarını dikkatli bir şekilde dinlemeye çalıştım.

"Bak... Beni diğerleri ile ne zaman veya nerde gördün bilmiyorum, fakat ben bunların hiç birini cidden hatırlamıyorum. Çünkü ileri derece kişilik bozukluğum var. Bir anda bazı kişiler ile çok yakın oluyorum ve farklı tavırlar sergiliyorum. Hemde bunu fark hiç etmeden yapıyorum. Yani lütfen...
Lütfen bu yüzden beni kontrol etmelerine izin verme."

"Peki neden? Neden kontrol etmelerine izin vermememi istiyorsun. Böyle bir hastalığın varsa buraya hiç gelmemen lazımdı."

"Buna mecburdum çünkü. Ailem beni zorla getirdi buraya. Bende istemedim. Hemde hiç istemedim. İnan banaz"

Duyduklarım ile beraber şok geçirdim. Kim kendi oğullarını böyle bir yere bile bile götürüp tehlikeye atmak isterdi ki? Ben şahsen buraya kendi isteğim ile gelmiştim, diğerleri gibi. Fakat onun durumu daha farklıydı. Böyle bir hastalığı varken bile ailesi tarafından buraya gönderilmesinin tek bir sebebi olabilirdi. Demekki onu önemsemiyorlardı. Ve bu benim şu an bayağı bir üzülmeme sebep olmuştu. Tam ona bakıp bir şey söyleyecekken kapı aniden açılarak içeri bizi buraya getiren ve yanlarında kırmızı tulum giyen 10 çalışan girmişti. Ellerinde siyah dosyalar vardı. Ve ben bu dosyaların içinde hakkımızdaki her şeyin yazılı olduğuna emindim. O an buruk bir gülümseme ile Kai'ye bakıp önüme dönerek etrafımızda toplanan çalışanlara göz gezdirdim. Bize bir takım sorular sorup cevaplarını ceplerimden çıkardıkları not defterlerine alıyorlardı. Aynı zamanda ellerindeki dosyaları inceleyip sorular sormaya devam ediyorlardı.

"Evet peki aranızda zihinsel bir hastalığı olan var mı?"

Sorulan soru yüzünde ikimizinde bir anda konuşmayı kesmesi ile beraber odada oluşan anlık sessizlik çalışanların dikkatini çekti. Ben ise Kai'nin o sırada gerginlikten dolayı titrediğini fark ettim. Bu çalışanlarında dikkatini çekmiş olmalıki bir anda bütün dikkatlerini onun üzerine verdiler. İçimden hastalığının şu anda ortaya çıkıp ani bir hareket yapmaması için dua ettim. Ve bu kontrolün bir an önce bitmesi için beklemeye başladım.

O sırada olan oldu ve bir anda odanın kapısı aniden açıldı. Çalışanlar gözlerini bizden ayırıp anlık o tarafa doğru kilitledi. Ve kapıdan içeri daha yeni tanıştığım Kyungsoo adındaki çocuk ve yanında ikimizin bu duruma düşmesine sebep olan Chanyeol ve Sehun girdi. Kyungsoo ikisininde yakalarından tütmüş bir şekilde kapının önünde dikilip, bütün suçun onlarda olduğunu söyledi. Ayrıcı bana gizliden her şeyin yolunda olduğunu göstermek için göz kırptı.

Bense sadece yatağın ucundan sinsice gülüp yaşanan olayı sessiz bir şekilde izleyemeye başladım. Alacakları uyarıyı iple çekiyordum...




↳Vote sınırı 30
↳Yorum sınırı 30,40

 Vínculo de amor Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin