GİRİŞ

13 2 0
                                    

Aşk, insana en acı veren duygulardan biriydi benim için. Ama nasıl bir insan acı çektiğini, çekeceğini bile bile bu hisse kendini daha çok kaptırırdı ki. 15 yaşında genç bir kız belki de hayatında en beklemediği anda hayatına dahil ettiği, aşık olduğu çocuğun ona bu kadar acı çektireceğini bilseydi yine de aşık olur muydu ona?

Sahi aşık olmayı kendi mi seçer insan?

Aşkı anlaşılamaz, karmaşık kılan da bu değil midir zaten. Bir anda, hiç beklemediğin bir anda, başına gelen en güzel, en paha biçilemez duygu. Sen nasıl seçebilirsin ki bu duyguyu kimde güzel yaşayacağını o seni bulacak, sen onu değil. O seni bulacak ki saf olsun, güzel, eşsiz olsun.

'Seni sevdiğim hiçbir andan pişmanlık duymadım. Her anım eşsizdi, paha biçilemezdi' diyebilmeli insan. Sonuçta aşk acının yanında tatlı yönünü de gösteriyor insana.

Sahi ben hiç aşkımın tatlı yönünü görmemiştim, o zaman neden hâlâ bu adamı sevmekten vazgeçemiyordum. Neden hâlâ gelse boynuna atlayıp sarılacak kadar kendimi ondan alamıyor, özlüyor, kokusunu arıyordum her yerde?

Sen benim dengemi bozan tek şeysin gönül kırıklığım, yarını düşünmeden hareket etmemi sağlayan tek etken.
Ama artık kendime bir söz verdim;  'Unutacaksın Şura, unutmak zorundasın. Hayatına devam etmek zorundasın. Başarabilirsin.' Artık bazı şeyleri düzene koymanın zamanı geldi de geçiyor bile.

Bundan sonra hayatımda ailem ve arkadaşlarım hariç kimseye yer yok. Ben bu hayatı artık kendimi iyi hissederek, üzülmeden, pişman olmadan yaşamak istiyorum. Olur da karşıma çıkarda pişman olduğunu söylersen eğer...
Neyse artık bunları düşünmemeyi de öğrendim. Alıştırdın beni yokluğuna.

Sakın dönme, dönme ki içime bir nebze olsun gömebildiğim duygular gün yüzüne çıkmasın tekrar, yine filizlenmesin umutsuzluğun tohumları kalbimde. Dönme ki bende, alıştırdığın gibi devam edebileyim hayatıma, sensiz, hissiz, eksik...

KAL BENİMLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin