"karanlık sabah"

8.7K 91 4
                                    

Gözlerimi çalan alarm sayesinde açtım. Saat 6 olmuştu. Dersimin 8:30 da başlamısa rağmen bu kadar erken kalkmamın sebebi annemlerin 7:30 ta kalkmasıydı. Onlara yakalanmadan evden bir an önce çıkmalıydım. Hemen hazırlanıp dün akşamdan hazırlamış olduğum çantamı sırtıma taktım. Altımda siyah kot pantolan siyah bot ve siyah kalın bir mont vardı. Çok sessiz adımlarla aşağı inip mutfağa doğru ilerlemeye başladım. Bir iki bir şey atıştırmalıydım. Mutfağın yarı açık olan kapısından kafamı uzattım. EYVAH BABAM! kafamı bir hışımla geri çektim. Babam içeride masada oturuyordu ama sanırım elinde ki gazeteye çok odaklanmıştı ki beni görmedi. Hemen evden çıktım. Beş kuruş param yoktu. Kafamı sağda ki fırına çevirdim. Fırının kapısından bir adam hızlıca çıkıp nakit parasını rastgele arka cebine sıkıştırdı. Arkasından koştum tam dibine yaklaşıp ona çelme takıp kendimi de adamın üstüne bıraktım. Beraber yere düşerken çaktırmadan elimi adamın arka cebine atıp parayı kaptım daha sonra bir hışımla ayağa kalkıp adamı da kaldırdım 25-26 yaşlarında esmer bir adamdı.

-çok ama çok özür dilerim efendim önüme bakmıyordum. Çok üzgünüm.

Adam üstünü başını silkeleyip bir sabır çekti ve

-neyse önemli değil dedi ve yoluna devam etti.

Arkamı dönüp fırına girdim. Kendime bir poğaça ve meyve suyu alıp rastgele bulduğum boş banklardan birine oturup yemeğe başladım. Çabucak bitirmiştim. Saat daha 7:30 du. Çantamdan gerek bir iki bir yerden bir şey çalarak gerek bir yerde garsonluk yaparak kazandığım parayla zar zor aldığım telefonu çıkardım. Sonra da şans eseri yerde bulduğum kulaklığı çıkarıp taktım ve dinlemeye başladım.


Biraz daha boş boş gezindikten sonra açık olan minik bir bakkal buldum. En son garsonluk yaptığım yerden bir müşteri yüzünden kovulmuştum. Paraya ihtiyacım vardı. O yüzden içeri girip bir gazete aldım. İş bulmam gerekiyordu.

Gazeteye biraz baktıktan sonra okula gitme vaktimin geldiğini fark edip okula geldim.

Siyah montumun kapşonunu kafama kadar çekmiştim. Bu kıyafetleri de işte kazandığım beş kuruş para ile pazardan veya çöpten bulup almıştım. Okul koridorunda yürürken benle dalga geçen bazı kişiler vardı ama zerre umursamıyordum.
Sınıfa geçip en arka sıraya  oturdum. Kimse benle oturmak veya konuşmak istemezdi. Hocalar bile. Ablam Arin bütün okul hayatını şuanda da olduğu gibi lüks özel okullarda geçirirken beni evden uzakta saçma sapan serseri dolu bir okula yazdırmışlardı. Bazı kızlar her yeri açık geziyorlardı ama ben istesemde yapamazdım. Çünkü vücudumun her yeri morluk ve yanık içindeydi. Yaklaşık 2 ay önce gece herkes yattıktan sonra mutfağa yemek yemeğe geçmiştim. Canım ilk kez sıcak süt içmek istemişti. Sütü ısıtıp bardağa koydum. Kendine tabak çıkarırken tabağı tutamadım ve gürültülü bir şekilde yere düşüp kırıldı. Anında mutfağa giren babam ile afalladım bana sertçe yaklaşıp saçımı tuttuğu gibi yerlerde sürükledi. O sırada da küfür etmeyi unutmuyordu. Sonra ısıtmış olduğum kaynar sütü direkt içime boşaltı. Sert bir tokat yedikten sonra yere düştüm. Babam mutfağı terk etmişti. O gittikten biraz sonra koşarak odama çıktım yarama sürebileceğim bir kremim bile yoktu. Sadece odada ki minicik banyoda biraz su tuttum vücuduma. Daha sonra da yatıp ağlaya ağlaya uyumuştum.

Okul son dersinde bittiğini ifade eden zil çaldığı zaman çantamı alıp dışarı çıktım. Okuldan çıkınca da kulaklığımı takıp ilerlemeye başladım. Sanırım müzik beni hayata bağlayan tek şeydi. Annemlere neden benden bu kadar nefret ettiklerini öğrenmek için bir kere cesaretimi toplayıp akşam yemeğinde salona inmiştim. Yaklaşık 3 veya 4 yıl önceydi sanırım. Malum acıdan bayılmışım hatırlamıyorum...

Sahil kenarına gelip bir banka oturdum. Cebimde sadece 5 lira kalmıştı. Köşede ki markete girip en ucuzlardan su ve bisküvi aldım. Bunlar beni bir iki gün sokakta idare ederdi. Şimdi  açlıktan gebersemde yiyemezdim. Yarın için de lazımdı. O yüzden gece saat 1'e kadar aç kalacaktım. İnşallah düşüp bayılmam. Sabah aldığım gazeteyi tekrar çıkarıp bana uygun bir iki iş baktım. Aslında küçüklüğümden beri hep hukuk okumak istemiştim. Savcı olacaktım. Ama bu imkansız.

Nihayet bana uygun bir iş bulmuş hatta şuan iş görüşmesi için ilerliyordum. Bir kafede garsonluk yapacaktım. Kafeye girip bir kadınla konuştum ve beni dükkanın arka taraflarına götürüp patronuyla tanıştırdı. Odaya girince patronun arkası dönüktü. Bir kaç dakika sonra yüzünü bana çevirdi. Eyvah. Sanırım patron bu sabah parasını çaldığım adam. Ona işe ne kadar ihtiyacım olduğunu anlattım. Ailemden bahsetmemiştim ama kendimi bir güzel acındırmıştım. Lanet olsun kimi kandırıyorum zaten acınacak haldeyim. Adamı nihayet ikna edebilmiştim. Çalışma saatlerimde okula uyuyordu. Hem de kazandığım para eski iş yerimden bir tık daha iyiydi. Yarın başlayacaktım. Patrondan beni kasaya daha doğrusu kafenin para kısmıyla ilgilenmem gereken kısma geçirmesini sonra isteyecektim çünkü matematiğim ciddi anlamda çok iyiydi. En sevdiğim ve en iyi anladığım dersler arasında yer alırdı.

Bütün gün sağda solda boş boş gezinmiştim. Aslında intihar edip her şeyden kurtulmayı veya çekip gitmeyi çok düşünmüştüm. Ama çekip gitsem beş kuruşsuz nereye giderdim ne yapardım. Burda en azından kafamı sokabileceğim bir yer var. İntihar etme konusunda ise hala kesin bir şey yok ama yapabilirim. Her şeyi bitirip kurtulabilirim. Zaten arkamdan kimse üzülmeyecek ki hatta sevinecekler...

Saat akşamının 12'si olduğu zaman yavaşça eve girdim o kadar sessizdim ki karıncanın ayak sesi bile daha net duyulurdu. Odama çıkıp üstümü değiştirip biraz bekledim saat 12 gibi yatarlar ama hiç birisi hemen uyumazdı. Bunu bir kaç kere sıkı bir dayak yiyerek anlamıştım. Yaklaşık 1 haftadır dayak yemiyor veya zarar görmüyordum. Odamın kapısını sesizce açıp dışarı bir adım attım. Sonra saçım sertçe çekilince istemsizce çığlık çıktı ağzımdan bir el saçımı sım sıkı tutmuş merdivenlerden sürüklemeye başlamıştı. Evin içi karanlık olduğu için göremiyordum. Beni sürükleyen kişi sert bir şekilde sokak kapısını açtı ve beni direkt dışarı fırlattı. Kafamı kaldırıp atan kişiye baktım. Annemdi.

Annem içeri girer girmez yerde ağlamaya başladım. Dayanamıyordum artık. Bıkmıştım hem fiziksel hem psikolojik şiddet görmekten. Yaşamak istemiyordum. Nefret ediyorum bu hayattan. Ne yaptığım hakkında ne ufak bir fikrim yoktu ama tek bir şeyden emindim. O da

Ben bunu hak etmediğim.

Bölüm sonu

Vaveyla (+18) TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin