Benim Kadınım

96 22 15
                                    

(Multi: Serap ve giydiği elbise)

Beni kendine daha çok çekti ve elleri elbisemin askılarına gitti. Bunu hisseder hissetmez aniden dudaklarımı ondan ayırıp ellerimi ellerimde birleştirdim...

Kalbim deli gibi çarpıyordu. Ne diyeceğimi bilemeden ağzımdan çıkan ilk cümleler
"Biraz hızlı gitmiyor muyuz canım." oldu. Bunu söylediğime hem pişman oldum hem de kendime hak verdim. İç sesim haklısın Serap kendini bu kadar çabuk teslim etme dediğini duyabiliyordum. Ellerimi ellerinden çekmeden o büyüleyici gök mavisi gözlerine aşkla baktım. Gözlerine baktıkça sanki kalbim aritmiye giriyordu. Aşk, ona bakıp kıyamamak mı yoksa bakıp da doyamamak mı!..

Mahcup bir tavırla sakallarını parmaklarıyla aşağı yukarı yaptı. Gözlerini gözlerimden kaçırarak
"Haklısın hayatım çok etkiliyorsun beni. Kendime hakim olamadım. Özür dilerim." diyerek dudaklarıma minik bir buse kondurdu. O öpücükten sonra dudaklarım alev alev yanıyordu. Bu masum öpücük bile deli gibi heyecanlanmama neden oluyordu. Tanju beni kesinlikle eşim Akif'ten daha çok heyecanlandırıyor. Akif'le ilişkimiz çok daha ileri boyuta ulaşmasına rağmen onun hiçbir davranışı beni bu basit öpücük kadar heyecanlandırmamıştı. Karşılaştırma yapmam belki de büyük bir yanlıştı. Ancak insanlar yanlışlıkla tutuklanabilir ama yanlışlıkla hiçbir zaman salıverilmez. İşte ben de Tanju'ya yanlış da olsa tutuklu kalmıştım...

Neler oluyordu böyle bana. Kendimi lisede ilk öpücüğünü almış kızlar kadar heyecanlı ve  tecrübesiz hissediyordum. Bacaklarımın titremesine engel olmak için benden hemen üç adım uzaklıktaki yuvarlak, çevresi cam fanusla çevrelenmiş, büyük zincirlerle tavana sabitlenmiş koyu kahverengi pufun üstüne zar zor titrek bacaklarla yürüyerek, kendimi pufun üstüne zar zor attım. Ter içinde kalmıştım sanki attığım birkaç adım değil de uzun bir maraton koşmuştum.

O sırada Tanju, koyu mavi duvara küçük kauçuk aparatlarla sabitlenmiş dikdörtgen biçiminde, açık kahverengi, üzerinde siyah benekler bulunan tahta parçasını kendine doğru çekerek duvarın iç kısmındaki boşluktan yukarı aşağı ritmik hareketler yaparak tahta parçasını o boşluktan çıkardı. Tahta parçası uzadıkça uzadı. Tanju tamamını çıkardığında çift kişilik dev bir yatak çıkardı. İlk başta içinde bulunmuş olduğum durumun heyecanıyla gördüklerimin, gözlerimin bana bir oyunu sanmıştım. Ben sadece çıkan yatağın karşısında, ağzım açık onu izliyordum. Bu mükemmel bir yataktı. Bu tür şeyler tam da Tanju'nun işiydi. Estetiğe, inceliğe çok büyük önem veriyordu. Zaten odaya ilk girdiğimde bir tuhaflık vardı. Oda çok boş gelmişti. Meğer orada görünmeyen bir yatak varmış. Üstündeki yatak örtüsü odanın düzenine göre oldukça sadeydi. Yatağın üzerinde simsiyah yıldız parıltılı bir yatak örtüsü vardı.

Siyah benim ev sevdiğim renk. Siyah, hem mütevazıdır, hem de kibirli. Siyah, tembel ve kolaydır ama gizemlidir. Bir kadın kıyafetlerinde kırmızıyı tercih etmiyorsa ikinci seçenek mutlaka siyah olmalıdır. Ha kaldı ki siyah her kadında aynı durmaz. Her kadın siyahı taşıyamaz. Siyah ancak asil kadınları yüceltebilir.

Tüm bu düşüncelerimden sıyrılıp yatağa dikkat ettiğimde cidden kocamandı. Tek başına yaşayan bir adamın böyle bir yatakta uyuması garip gelmişti. Şüpheli bakışlarımla Tanju'ya baştan aşağı süzerek "Bu evde sadece sen olduğun halde neden bu yatak bu kadar büyük?"
Alaycı bir tavırla "Seni daha iyi görebilmek için." O kalın, öpülesi dudaklarını birbirinden ayırarak pis pis sırıttı.

Of benimle çocukmuşum gibi alay ediyor ama ben bu durumda bile o dudaklara aşık olabiliyorum. Sanırım çıldırıyorum. Ama bu durumdan hoşnut olmadığımı ona göstermelisin Serap. Zorla da olsa en sert bakışlarımı beceriksizce atmaya çalıştım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 12, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AŞK ENGELİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin