"Bende sonra "Lan sen kimsin de bana artislik yapıyon?" dedim bu bir korktu bir korktu."
Gökhan ballandırarak bir şeyler anlatırken ben kafamı bugünki heyecanlı konuşmama yoruyordum.Ah tam bir rezillikti.En azından benim için.Ellerim saçlarıma refleks olarak giderken ne yaptığımdan habersizdim.
"Nur?"
"He?"
"İyi misin?"
"Evet"
"Bak hasta falan değilsin değil mi? Sonra sevgili kuzenin bana hesap sorararamız bozlur senin yüzünden."
"Öf Gökhan iki dakika nefes al" dedim hafifçe kızarak.
"Tamam" dedi eli kolasına giderken.Toplantı çıkışı birlikte yemeğe çıkmıştık.Malum geç kalmamdan dolayı karnımı doyuracak zamanım olmamıştı.
Garip bir cafeye girmiştik.Duvarlarda renkli şişe kapakları işlenmişti.Ama oldukça hoş gözüküyordu.
"Telefonun çalıyor"
"Baktım" diyere çantamdan telefonumu çıkardım.
"Alo?"
"Alo?Kiminle görüşüyorum"
"Sence Burcu?"
"Sanaırım hayırsız arkadaşımla" dedi kızarak.
"İki gün.Koskoca iki gün oldu ve siz beni aramadınız.Yazıklar olsun size" diyerek çemkirirken kulağımdan telefonu çekerek masaya bıraktım.Yaklaşık iki dakika sonra telefonu kulağıma tekrardan yerleştirdim.
"Bitti mi?"
"Bitti.Evet başalayacak mısın anlatmaya Nur?"
"Evet.Öncelikle ilk gün telefonum çekmedi ve bugünde neredeyse sunuma geç kalıyordum yani tatlım sen aklımdaki en son şeydin.Üzgünüm"
"Ne?!"
"Bağırma Burcu.Kulağım bana lazım"
"Tamam tamam.Nasıl oldu anlatsana?"
Olayın birazını keserek ona anlattıktan sonra konuşması için Gökhan'a verdim.Yarım saat kadar daha boş boş oyalandıktan sonra otele geri döndüm.Ayaklarımı bile çıkarmadan direk yatağa atladım ve kendimi uykuya bıraktım.
--
Sabah kapımın tıklatılması ile kalkttım."Kim o?"
"Benim Nur.On dakika sonra gidiyoruz hazırlan."
"Nereye?"
"Şirkete"
Doğru proje işini kapmıştım.Bu yüzden şirkete gitmem gerekiyordu ve o yamuk ağızlı ile birlikte olacaktık."Tamam kalkıyorum" diyerek yataktaki örüyü üzerime iyice örttüm."Nur.Yatağa iyice yapıştığını biliyorum" diyen ses görmediği halde dil çıkararak ayağa kalkıp dolaba gittim.
Üzerim için kıfayetlerimi ütülemiştim ve dün projeyi alma şerefinede müdürümüz maaş ikramiyelerini bize takdim etmişti.Bende üzerime doğru düzgün bir şey almak için mağza mağza dolaşmıştım Gökhan.
Tabi o bundan hiç rahatsız olmadı çünkü sevgili kuzenimle birlikte alışverişe çıkmaya zaten alışık olduğundan sorun oluşturmadı..Gerçi oluştursada benden dayağı yerdi ya neyse.
Üzerime krem rengi gömleği giyip onun üzerine koyu kahverengi elbiseyi giyindim."Nur biraz hızlı ol" diyen Gökhan'a kulak asmadan.Saçlarımı ve makyajımı yaptım.Kabul makyaj yapmakla işim yoktu o yüzden sadece suratımın donuk durmaması için bb krem sürüp ayakkabılarmı giyindim.
Elbisemin üzerinde krem bir ceket atıp çantamı alarak dışarı adım attım."Hadi Nur" diyerek sırtı döneük olan sesi ittirerek asansöre ilerledim."Proje kabul eidldi diye kendini salı vermek yok Nur" "Bunu bana mı söylüyorsun?Her toplantıda daha çok çalışacağın için söz verip toplantı sonra yine aylak haline dönen ben miyim sevgili iş arkadaşım?" "Tamam değilsin."
Şirkete gitmek için Gökhan ile otobüs yolunu tutmuştuk.Hoş en azından bu sefer yanımda bir başkası vardı tanıdıkRezil olursam tek rezil olmayacaktım.Arkadaş canisi değilim ama bazen Gökhan'dan kurtulmanın çaresini aramıyor değilim.
"Hey!Nur" "Ne var?" "Aslında Kore tam yaşanılcak yer" "Öyle" dedim sakince aklım bir yamuk ağızlıya takılmıştı."Teknoloji desen var,gelişmişlik desen var,yemekelrde sorun değil,ulaşım rahat.Kebap valla" diyerek camdan dışarı bakmaya devam etti.
Bende içimi kemiren sorunlarla başbaşa kaldım.
Acaba bana kızgın mı?
Niye kızgın olsun ki sen bir şey yapmadın?
Ama o zaman niye öyle davranıyor?
Bence ilgi çekmek istiyor.
Hangi insan böyle yaparak ilgi çekmek istesin ki?
Koreliler garip dostum.
"Nur hadi geldik"
"Geldim" diyerek otobüsten aşağı indim ve karşımda heybetli duran büyük iş binasına baktım.Buranın veliahtı olmak cidden harika olurdu?
Gökhan'a ayak uydurarak şirket içeri girdiğim.Kontrol noktasından geçmeye çalıştığımda biri ile çarpışmıştım."Ah biraz yavaş olsana" dedim Türkçe.Kafamı kaldırdığımda uzun siyah hafif dar pantolonlu bir insan vardı.Biraz daha kaldırdığımda bana dik dik bakan bir Koreli gördüm.
Gözleri boş ve suçlayıcı bakıyordu.Sanki ben çarpmışım gibi.Üzerimdekini silkeleyerek ayağa kalkmaya çalıştığımda da söylenmeye başladım."İnsan bir özür diler" "Doğru bence bir özür dilemelisin" diyerek gözlerini gözlerime dikti"
"Pardon?"
"Özür diyorum.Dilemeyecek misin?"
Çevredeki çalışanlar durmuş yan gözle bizi izliyordu.
"Onca özür diledim.Onlara say" dediğimde yanındaki daha önce fark etmediğim kadın bana bakarak,"Oppa bu kızı tanıyor musun?" diye sordu.en evet demesini beklerken o,
"Hayır.Sakarın biri işte.Belli ki çok sert çarpıştık.Beyni sarsıldı sanırım.Baksana uyduruyor.Neyse gidelim Min" diyerek ilerlmeye başladı.
"Beyni sarsıldı.Hah!" diyerek arakalarından baka kaldım.Yamuk ağız!
"Nur iyi misin?" diyerek Gökhan yanıma gelerek şaşkınca bakıyordu.
"Sence?" dediğimde bıyık altıdan gülmeye başladı.
"Gülme Gökhan!"
"Elimde değil"
"Gülme!"
"Tamam" dediğinde ağzı ile elini tuttu.
Bende Nursam ondan intikamımı alırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kiraz Ağacı
Romance"Kiraz ağacı gibi kokuyorsun" dedi sakince. Bense sadece şaşkınca suratına bakıyordum,bir şey demeden... "Kiraz ağacı mı?" Tüm hakkı saklıdır... Sonexolove