Bölüm Şarkısı: DKTT- Yalan
Medya: Gece
9.Bölüm: Göz Yaşları
En son hatırladığım arkadaşlarıma yalan söylediğim için hissettiğim vicdan azabıyla uykuya dalmamdı. Bir süre sonra bir ses duydum.
"Güzelim hadi kalk buradan odaya geç." Ayaz'ın yorgun sesini duydum ama cevap vermedim ağlamaktan gözlerim ağrıyordu. Gözlerimi açmaya halim yoktu. Uykuyla uyanıklık arasında giderken belimde ve dizlerimin altında hissettiğim ellerle gözlerimi daha sıkı yumdum.
Anladığım kadarıyla merdivenleri çıkıp bir odaya girdik Ayaz beni yavaşça yatağa bırakıp üstümü örttü ve odadan çıktı. Ayaz çıktıktan sonra kendime biraz zaman tanıdım ve gözlerimi açtım. Gözlerim yanıyordu ve başım çatlayacak gibi ağrıyordu. O kadar ağlamanın bana verdiği hediye de baş ağrısıydı.
Kendime geldikten sonra odadan çıkıp abimlerin yanına indim. Abim bir koltukta oturmuş donuk gözlerle karşı duvara bakıyordu. Ayaz görünürde yoktu. Abime soracaktım ama yine kavga etmekten beni başından savmasından korkuyordum. Mutfağa girdim. Ayaz mutfakta elinde bir bardakla yere çökmüş sadece bardaktaki suya bakıyordu. Gözleri kızarmış, göz altları morarmıştı. Yanına gidip oturdum. Bir süre konuşmadım sadece düşündüm.
"Ayaz?" ismini seslenmemle sadece bana kısa bir bakış attı.
" Neyin var? İstersen içeride biraz dinlen çok yorgun görünüyorsun."
Cevap vermedi. Bir süre bekledim yine cevap gelmeyince konuşmaya başladım. "İlk kez bugün hayattan tamamen dönülmez bir şekilde soyutlanmak istedim. Bugün yaşananları görmemek istedim. O adamın orada öldüğünü görünce dedim ki keşke beni kurtarmasaydınız. " lafım abimin resmen kükremesiyle kesildi.
" SAKIN BİR DAHA BİRİNE ACIDIĞINI GÖRMEYECEĞİM" bir an afallasamda önüme dönüp kafamı sallamakla yetinip ayağa kalktım. İçerideki çift kişilik koltuğa yayılıp bugün yaşananları düşündüm. Ne kadar çok düşüp kalkmıştım her seferinde yara almış ama yaramı iyileştirmiştim. Belki şimdi başka kişilerin yarasını iyileştirmem gerekir. Neden bunu deyince aklıma ilk Ayaz geldi. Bugün elinde onu silahla görünce bir an o silahı o değilde ben tutsaydım dedim. silahı onun elinde görünce bir an kalbim atmadı sandım.
Abim odaya geldi. Ardından Ayaz geldi. Bir şeyler konuştular ama dinlemedim umurumda değildi. Kendimi hâlâ toparlayamamıştım. Bir anda ağlama dürtüsüyle hızlıca lavaboya gittim.
"GECE!?" Abim endişeyle bağırdı arkamdan ama artık kimsenin önünde ağlamak küçük düşmek istemiyordum. Kapı çalındı." Gece ne oldu? İyi misin? Hadi çık konuşalım." Ayaz'in yorgun sesini duyunca içim acıdı.
Ben bencil miydim?
'Evet gayet açık bak çocuk o halde seninle uğraşıyor.'
Ayaz'i ilk gördüğümde zayıftı ama şimdi sanki bir anda 10 kilo vermiş gibiydi. İçim acıdı. Kapıyı açtım ve kendimi de şaşırtacak bir şey yapıp Ayaz'in boynuna sarıldı. İlk önce şok olduysa da beş veya on saniye sonra tepki verip oda kollarını belime sardı. Gözümden akan bir yaş onun boynuna değdi. "Ayaz ben çok yoruldum." Ağlarken boğuk çıkan sesimle bunları söyledim. Ayaz'ın bir eli saçıma gitti ve saçımı okşamaya başladı.
Ne kadar öyle kaldık bilmiyorum. Benim ağlamalarım iç çekişlere döndü. Ayaz'ın boynundan kollarımı çektim ve biraz geriledim. Dikkatle bana baktı. "Daha iyi misin?" Sorusuna kafamı sallamakla yetindim.
Birlikte o önde ben arkada aşağı indik. Abim koltukta uyuyakalmıştı. Kaç gündür ne yemek yiyor ne uyuyordu. Yukarı kata çıkıp Ayaz'ın beni yatırdığı odadan bir battaniye aldım ve abimin üstüne örttüm. Telefonumu elime aldım müzik listemden şarkı ararken bir elimle de kulaklığıma bakınıyordum. Kulaklığım cebimdeydi ama ne haldeydi. İşte orası hiç iç açıcı değildi. Yaklaşık bir yarim saat kulaklığı açmaya çalıştım. Kulaklık bir anda elimden çekilince elim havada öyle kalakaldım. Ayaz kulaklığı almış açmaya çalışıyordu. Daha beş dakika geçmemişti ki Ayaz kulaklığı çözmüş bana atmıştı.
"Al iki saattir kulaklığı çözmeye çalışıyorsun ya." Alayla söylediği şeyle dudakları kıvrıldı. Ama gözlerinden de konuşmasından bunun gerçekten bir tebessüm olmadığı anlaşılıyordu. Gözleri kendini ele vermek ister gibi ilk kez gizlemedi duygularını. Gözlerinde özlem, öfke ve endişe vardı.
"Ayaz bana aklına gelen ilk ve en anlamlı cümleyi söyler misin?"dedim.
"Öleceğimizi bile bile neden yaşıyoruz." Gözlerim doldu. "Sıra sende?" dedi. Sesiyle irkildim.
"Ha?"
Ne kadar kibarım ya.
" Sıra sende." Kafamı sallayıp düşünmeye başladım." Ben şiir okuyacağım.Sen yoktun o zamanlar,
çocukluğumda en çok yağmuru severdim ben...
Ne zaman bir dert gelse bana,
yağmur yağar,
dinler,
dokunur,
ve topraktan kalkan
o kokuyu koklardım...
Ateşim sönerdi..
Sonra büyüdüm..
Gözlerini gördüm,
yandım,
yağmur yağdı,
ve ilk kez sönmedim...
Ben yağmurdan daha fazla bir seni sevebildim...
Babam anneme evlenme teklif ederken bu şiiri okumuş. Babamın en sevdiği şiir buymuş." Kafasını salladı.
"Ölmek daha kolaydı nefes alıp yaşamaktan." Ayaz'ın dediği şeyle kafamı eğdim ve düşündüm. Ölmek miydi cazip gelen kurtulmak mıydı hislerden...
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Mekanın sahibi geri geldi. Bebeleri pistten alalım alalım.
Evveett. Ne zamandır bölüm gelmiyodu gecikiyodu. Biliyorum çok özlediniz beni. Geri geldim. Neyse sorulara geçiyim:
1-) Bölüm nasıldı?
2-) Shipiniz var mı? (Spoi veriyorum: Çok şaşıracağınız bir çiftimiz olacak)
3-) Ateş Böceği mi Arsen mi?
Bir dahaki bölümde görüşmek üzere
Babaaayy!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arsen
Teen FictionSevmezdi hiç geceyi. Karanlığı,yıldızları, ayı... Nerden bilebilirdi ki ilerde geceyi sevebileceğini. İşte bu hikaye Ayaz'ın geceyi sevme hikayesi...