Vote 'ları ve satır arası yorumlarınızı bekliyorum. Keyifli okumalar ♡Medya-Sam Smith / How Do You Sleep 🌌
"Aynı karanlığa açtım gözlerimi. Yine aynı acı vardı sırtımda. Bu sefer acısını en şiddetli hissettiğim yer sırtım değil kalbimdi. Sıkışıyor , üstüne iğneler batırılıp çıkarılıyormuş gibi hissettiriyordu. Bu sefer yattığım yer yatak da değildi. Sert zeminden kalkarak daha önce beni karşılayan kapının önünde durdum.
Zorlanacağımı düşünerek kapı koluna asıldığımda kolayca açılmasıyla şaşırmıştım. Uzun koridor ve birden çok kapı karşıladı yine beni.
İşitti yine aynı sesi kulaklarım. Bu sefer daha net ve daha güçlü ağlıyordu.Hıçkırıkları arttıkça kalbime saplanan acı dayanılmaz bir hâl alıyordu. Bu sefer kararlıydım. Onu bulmalıydım. Acıma sebep olan kişinin gözyaşlarını durdurmalıydım. Gelen sesi takip ettim. Yaşadığım acı yüzünden adımlarım yavaştı ve tökezliyordum.
Ama umurumda değildi. Onu kesinlikle bulmalıydım. Sonu gelmeyen koridorda pes etmeden yürüyordum. Yürüdükçe ses daha çok netleşiyor gibiydi. Tıpkı acım gibi... Geçtiğim her kapıya kulak kabarttım. Yürüdükçe daha da yaklaşıyordum. Hissediyordum.
Sonu olmadığını düşündüğüm koridorun ilerisinde beyaz bir ışık görünüyordu. Adımlarımı hızlandırmaya çalıştım. Unuttum acımı. Koştum... Son hızla. Koştukça netleşti ses kulaklarımda. Hıçkırıklarının arasında bir isim sayıklıyordu.
'Hoseok..'
Daha hızlı koşmaya çalıştım. Nefes bile alamıyordum. Yanaklarım bir bir ıslanıyordu düşen yaşlarla. Yaklaştım ışığa. Ulaşmaya çalıştım. Daha da netleşti ses,
'Hoseok..'
'Hoseok sana ihtiyacım var..'"Araladım gözlerimi. Kurumuşlardı ve canım yanıyordu. Birkaç kez kırpıştırdım göz kapaklarımı. Olduğum duruma anlam vermeye çalıştım önce. Yine aynı rüyayı görmüştüm. Bu sefer daha farklıydı. Birisi adımı sayıklıyordu.. Ve bana ihtiyacı vardı.
Sonra olanlar canlandı hafızamda birer birer. Neler duymuştum. Hayatım bir anda değişmişti. Koşarak geldiğimi hatırladım. Papatyaların üstüne kendimi bırakıp huzurla gözlerimi kapatışımı hatırladım.
Ellerim ile yokladım etrafımı. Çimleri ve papatyaları hissetmem gerekiyordu ama yumuşak çarşafla karşılaştım. Jimin'ler beni bulmuş ve eve mi getirmişlerdi? Hızlıca doğruldum yatakta.
Ama.. Ama burası benim odam değildi. Pekala beni başka bir eve taşıdılar desem...Başka bir evleri olmadığına adım gibi emindim. Şuan neredeydim? Beni kim nereye getirmişti? İçimi büyük bir huzursuzluk kapladı. Sakin olmalıydım. Kendi kendime sayıkladım.
'Sakin ol Hoseok, panik yapma. Sakin ol!'
Nefesimi düzenlemeye çalıştım. Bulunduğum odayı incelemeye başladım sonra.
Neredeyse benim kaldığım daire büyüklüğündeydi. Ama içersi fazlasıyla boştu. Yattığım fazlasıyla geniş olan ahşap renkli yatağın karşısında yine aynı renk dört kapaklı bir dolap vardı. Biraz ilerisinde küçük bir masa ve yeri asla kaplamayan yuvarlak koyu kırmızı renk bir halı.Yüzüme vuran ışıkla yan tarafımda kalan pencereye baktım. Açıktı ve ay ışığı süzülüyordu içeriye. Bu ışıktan başka odayı hiçbir şey aydınlatmıyordu. Hafif esen rüzgarla uçuşan perdeyi izledim bir süre.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUKHA - Sope [Tamamlandı]
Fanfiction"Önce papatyaları dizdi teker teker boynuma.. O kadar nazikti ki elleri varlığını unutturuyordu insana. Yaklaşıp fısıldadı kulağıma hayran olduğum sesiyle 'Bu çiçekler senin kokun ve güzelliğinin yanında çok sönük kalıyor Hoseok' °Sukha; Sanskritçed...