430 80 22
                                    


Medya-TrevorDaniel / Falling
Jhope ft. V / Hug me (cover) ✨

* Hoseok *

Kupayı yavaşça kavrayışını izledim. İnce dudaklarını aralayıp, bir yudum aldı. Adem elması Aşşağı yukarı hareket etti yavaşça. Onunla birlikte yutkundum. Hipnoz ediciydi, karanlık ve gizemli aurasına çekiliyordum. Derin siyahlarını kahvelerime düşürünce, gözlerimi kaçırdım. Koltukta biraz daha öne yaklaşıp tepsiyi önüme itti.

   Kafamı kaldırmadan öylece tepsiye bakıyordum. Bakarsam düşmekten korkuyordum karanlığına. Ayrıca yanağımda toplanan sıcaklıktan kızardığımı hissedebiliyordum.

Sabahtan beri ağzıma tek lokma girmemiş ve fazlasıyla yorgun düşmüştüm. Bilmediğim bir evdeydim ve toparlanmam gerekiyordu. Çubukları kavrayıp, kaçamak bir bakış attım. Sadece elindeki kahveye odaklanmıştı. Çekiniyordum. Belki de hissettiği için... Her neyse.

   Ne kadar aç olsamda yemeklerin yarısını bile yiyememiştim. Olanlar sürekli beynimde çalkalanıyor, boğazıma kocaman bir düğüm oturuveriyordu. Bağırarak ağlama hissini bastırmak için çok büyük çaba sarf ediyordum.

Yıllarca beni terk ettiği, işkence gördüğüm o pis yetimhaneye bıraktığı için nefret beslemiştim. 'Anne' diye sığınmıştım başka birine. Gerçekten anne sıcaklığını hissedebileceğim halde, başka birine sarılmış, sevgi beklemiştim.

Kahvemden bir yudum aldım. Gözlerim istemsizce doluyor, akmaması için çabalıyordum. Camdan içeri gün ışıkları süzülüyordu. Gün doğmuştu, o an aklıma çocuklar geldi. Ne kadar endişe etmişlerdir...

  Bedenim o kadar yorgundu ki düşüncelerimin aksine sadece uyumak istiyordum. Burada kalsam. Kokusu öyle güzeldi ki aylarca dışarı çıkmasam ses etmezdim. Gözlerimi sıkıca kapayıp açtım. Ne saçmalıyorsun sen Hoseok!

Kafamı karşımdaki bedene tekrar çevirdiğimde, ince siyahları ile bakıyordu yüzüme. Elimdeki kupayı masaya bıraktım.

' Ş-şey.. Ben gitmeliyim. Arkadaşlarım merak etmiş olmalılar.'

Kekelediğim için kendime küfürler ettim. Hiç bir tepki vermemiş aynı ifade ile bakıyordu yüzüme. Başımı eğdim. Kırmızı tutamlarım kirpik diplerime batıyordu.

'Ben... teşekkür ederim.'

Zorlukla çıkardım kelimeleri ağzımdan. O ise hiç bir şey demeden aynı ifade ile bakmaya devam ediyordu. Ben karşısında bin bir şekile bürünürken o böyle tepkisiz kalınca 'yer yarılsa da içine girsem' düşüncesi bağırıyordu zihnimde.

Yavaşça kalktı koltuktan. Hareket etmesiyle kalp atışlarım hızlanıyor ve nefes alışverişlerim sıklaşıyordu. Bunları bastırmak için ciddi anlamda içimde savaş veriyordum. Çok farklıydı, ne düşündüğünü asla anlamıyordum. Konuşmuyor ve ani hareket ediyordu. Baştada dediğim gibi gerçekten dengem ile oynuyordu.

Masanın yanından geçerek olduğum yere doğru adımladı. Oturmuş öyle kalmıştım. Kalksam güçleri çekilmiş bacaklarım beni taşımayacak gibiydi. Bir adım daha attı. Attığı her adımda buhar olup uçacakmışım gibi hissediyordum. Yavaşça oturdu yanıma. Fazla yakın değildik ama keskin kokusu dolduruyordu ciğerlerimi. Şaşkınca araladığım kahvelerimi çevirdim yüzüne. Damarlı, kar beyazı kollarını uzatıp yavaşça kavradı sargılı kolumu. Dokunduğu yerde alev almıştı her bir hücrem. Elinin tatlı soğukluğu titrermişti vücudumu.

Sargının ucunu açıp tekrar düzelterek bantladı. Kaybolmuştum. Tek bir dokunuşuyla. Kolum ile ilgilenen suratına bakakalmıştım öylece. Yakından yüzü öyle.. öyle güzeldi ki. Bembeyazdı cildi. Dalgalı siyah saçları yüzüyle uyum içindeydi. Yorgun gözüküyordu, yorgun bakıyordu gözleri.

SUKHA - Sope [Tamamlandı] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin