Satır arası yorumlarınızı bekliyorum ♡ keyifli okumalar...
Medya - Halsey / Gasoline ✨
Bir adım attıp düştüm çalıların içine. Araç öyle hızlı geçmişti ki yanımdan eğer bir adım daha atmasaydım sonsuz karanlığa ulaşabilirdim. Şoktan kurtulup ayaklandığımda aracın yavaşlayarak ikiye ayrılan yolun sağına yöneldiğini gördüm.
Az önce bana çarpıcak olmasını umursayamazdım. Kaybolmuştum. Düzgün düşünemiyordum ve deli gibi korkuyordum. Aracın ilerlediği yolu geçtim hızlı adımlarla. Umarım yardımcı olacak birilerini bulabilirdim.
Biraz yürüdükten sonra bir ev girdi görüş alanıma. Bana çarpmak üzere olan araçta kapının önünde duruyordu. Rahatlamış, korkum biraz olsun dinmişti. Eve biraz daha yaklaştığımda - bilmem kaçıncı- şok ile sarsıldı beynim.
Bu ev onun eviydi. Kendimi kaybettiğim gece, onun kokusuyla uyandığım evdi...Onu tekrar bulduğum evdi... Parka yakın bir yerlerde olduğunu biliyordum. Nasıl da düşünememiştim. O aracın içinde ki kimdi peki? Yoksa...
Yardım fikri umurumda bile değildi artık. İstersem sabaha kadar ormanda kalayım,burdan uzaklaşmalıydım. Arkamı dönüp adımladım.İkinci kez kulaklarımı dolduran ani firen sesi ile çevirdim omuzum üstünden başımı.
Hızla kapısını açıp hışımla indi aracından. Nefes nefeseydi. Dalgalı saçları dağılmış, yüzü sinirle gerilmişti. Sert adımlarla ilerledi kapıya. Ceketinin cebinden çıkardı anahtarlarını. Elleri titiriyordu, deliğe ikinci deneyişinde sokabilmişti. Kapıyı açıp sertçe kapayana kadar hipnoz olmuşçasına izlediğimin farkında değildim.
Az önce geri gitmek için can atan ayaklarım şimdi eve doğru adımlıyordu. Sadece... Onu ilk kez böyle görüyordum. Neler oluyordu? Merakıma yenik düşmüştüm. Yarı açık olan ve salona açılan pencereden uzattım başımı. Yaptığımın yanlış olduğunu bağıran tarafımı gömmüş ve üstünü örtmüştüm çoktan.
Hızlıca ayakkabılarını çıkartıp köşeye fırlatışını izledim. Kafasını bir sağa bir sola çeviriyordu. Birini arıyormuş gibi... Hızla merdivenlere yöneleceği sırada, mutfaktan elinde bir adet kırmızı şarap dolu kadehle, yaşça büyük, gözlüklü ve şık giyinimli adamın çıkması ile durdurdu adımlarını. Aradığını bulmuştu sanırım... Bu da kim di?
Titreyen siyah irislerini örttü yavaşça. Hızla kalkıp iniyordu göğsü. Derin bir nefes verip yavaşça adımladı, karşısında küstahca duran adama doğru. İnce dudaklarını ıslatıp alt dudağını dişleri arasında sıkıştırdı kısa bir süre. Nefesimi tutmuştum. Sonra konuştu duyduğum en soğuk sesi ile ;
' Burayı nasıl buldun?'
' hahaha beni en iyi sen tanıyorsun. Bulamayacağımı sana düşündüren şey ne? Oğlum!'
Oğlum mu?! Yarım bir şekilde gülümsedi. Küçük siyah gözleri nefretle bakıyordu. Oysa ben sadece koca gökyüzünü sığdırdığını görüyordum siyahlarına. Ne kadar soğuk baksa da, soğuk görünse de,ısıtıyordu her bir zerremi. Ne çabuk da kapılmıştım ona böyle.
Karşısında küstahça duran adam (babası) elindeki şaraptan bir yudum alıp konuşmaya devam etti.
' Bu kümesi andıran yeri benden neden saklama gereği duydun ki? Demek ki eve gelmediğin yada şirkette ortadan kaybolduğunda buraya geliyordun. Benden kaçtığında sığınacak daha iyi bir yer bulamadın mı?'
Damarlı ellerini yumruk yapıp sabır dilercesine nefes verişini izledim ince dudakları arasından. Sevmediği hatta nefret ettiği çok açıkça belli oluyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse ben bile nefret etmiştim. Ona neydi ki!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUKHA - Sope [Tamamlandı]
Fanfic"Önce papatyaları dizdi teker teker boynuma.. O kadar nazikti ki elleri varlığını unutturuyordu insana. Yaklaşıp fısıldadı kulağıma hayran olduğum sesiyle 'Bu çiçekler senin kokun ve güzelliğinin yanında çok sönük kalıyor Hoseok' °Sukha; Sanskritçed...