Nefes'ten Saycan'a mektuplar..
"Aşk nedir bilir misin? Aşk onun senle olmasını değil, mutlu olmasını istemektir. Aşk onun gülümsemesi ile mutlu olmak, ağlamasına üzülmektir. Aşk kendin için değil onun için yaşamaktır."
Kafamı yere eğdim, "Okudun mu ?"
Cevap gelmedi, kafamı kaldırdım ve gözlerine baktım, sanki cevap alabilcekmişim gibi.
"Sana diyorum"
"Okudum." dedi.
"B-ben g-gerçekten.."
"Sadece tek merak ettiğim.."
"Evet ?"
"Eniştem kim tanıştırsana beni" dedi ve gülümsedi. Eniştem mi ? Nasıl ya. Bir yandan sevinip bir yandan da üzülüyordum. Değişik duyguymuş bunuda tattım helal olsun bana.
Gülümseyerek ; "Şey ya tanımazsın"
"Tanıştır o zaman olmazmı ?"
"Birgün tanıştırırım" deyip elinden mektubu aldım ve hızla olula girdim. Hemen rapor alıp eve gitmek istiyordum. Revirdeki doktora "karnım ağrıyor eve gitmek istiyorum " dediğimde birkaç hap ve imzaladığı kağıdı verdi. Çantamı aldığım gibi okuldan çıktım. Bu cehennemden kurtulmak istiyordum. Sanki herşey terse gidiyormuş gibi. Herşey lehime. Herşey canımı yakmaya. Bu kadar yetmez mi ?
Yolda düşünürken kendimi yatakta buldum. Sıkıldım, yoruldum düşünmekten. Acaba artık oluruna mı bırakmalıyım ? Çok kolaydı zaten !
Ayağımdaki beyaz pofuduk terliklerle mutfağa yöneldim. Gerçekten çok acıkmıştım, tüm buzdolabını yiyebilirdim. Dolabı açtım, sütü alsam kahve yaparım buzluktan hazır patates si çıkarıp aşağıdan da birkaç mandalina alayım, çok severim. Aldıklarımı masanın üstüne bırakıp odama koştum hemen pizza sipariş için numarayı bulup sipariş etmeliydim ben tepsimi hazırlayana kadar gelmeliydi. Kesinlikle yemek beklemeye tahammül edemezdim. Siparişi verip görevliye "ne kadar hızlı o kadar iyi" sözünü söyledikten sonra mutfağa geri döndüm. Ayrı bi bölüme koyduğumuz aburcuburlar dan cips jelibon ve çikolatayı da aldıktan sonra kolayıda tepsiye koydum. Şimdi sıra kahvedeydi. Hazırlayıp ocağa koydum, o sıradada kapı çaldı, pizza geldi !
Pizzanın ambalajını açıp üstünden tırtıklarken birden bi ses duydum, Aah KAHVE TAŞTI !
Kahveyi bi kenara koyup masayı hazırlamıştım bile. Bir yandan tumblr bir yandan sürekli dizi ve yemek. Cidden mükemmeldi. Yemeklere hemen dalarak sürekli diziyi izlemeye başladım. Depresyona mı girdim ne ? Neyse soy bi mandalina daha gitsin..
***
Telefon karnımın üstünde titreyip duruyordu. Sanırım o kadar yemekten sonra uyuya kalmışım, ow ortalığı bayağıda dağıtmışım. Bildiğin savaş alanı burası. Açık olan tek gözümle telefondaki bildirimlere bakıyordum, tumblr tumblr twitter tumblr whatsapp saycan çınar doğa sare kayla ım hepsine sonra cevap verip uyuyabilirdim. Telefonu masanın üstünden diğer koltuğa fırlattım ve uyumaya devam ettim. Hey hey bi saniye " SAYCANMI " ! iki gözümde fal taşı gibi açılıp telefona doğru yöneldi ve tabiki bedenimde. Masanın yanından koşarak telefona ulaştım ki serçe parmağıma da masanın ayağına ulaştı. O acıyla telefonu yere atıp 17272872827 kere küfrettim. Gözlerim yine fal taşı gibi açıldı ve telefon kırıldı mı diye telefonu aradım, ki koltuğun altına girmiş ve saycanın mesajını okucak kadar sağlam, evet mükemmel !
" Hocalar duyuru yapıcakmış okula gel gel hemen "
Saycan
Hemen odama koşup dolabımı açtım, yüksek belli siyah pantolon ve pantolonun boyuna uygun yarım bir kazak seçtim. Seçtiğim gibi geçirdim üstüme. Sıfatı kaymış topuzumu da saldım hemen, depresyondan çıkmalıydım, hemde hemen. Yüzüme birkaç rutuş yaptıktan sonra üstüme siyah hırkayı geçirdim. Hızla çıkış kapısına koştum siyah botlarımı giydim ve telefonumu alıp dışarı fırladım. Okula koşarak gidiyordum hemde süper bi istekle. Bu hiç olmamıştı. Olsun ilkler güzeldir belki okulu saycanı görebildiğim için severim ha nedersiniz ?
Okula geldiğimde kendime çeki düzen verdim ve içeri girdim. Müdür hava kapalı olduğu için duyuruyu içerde yapmak istemiş, kızlar mırıldıyordu. Saycana mesaj attım, "Ben geldim mesaj attığın için sağol" dedim. Acaba mesaj çok mu soğuktu ? Sağolun yanına birde canım koydum. Aa hayır hayır buda çok samimiydi. Sağol yerine çok teşekkür ederim dedim ve yolladım. Okul kapısına dayandım ve müdürün duyurusunu dinlemeye başladım.
" Gençler biliyorsunuz, okulca geziye gitmeyeli uzun bir süre oldu. Okulumuzun gezi spor ve fotoğrafçılık klüplerindeki öğrencilerimizin gelmesi zorunlu olan bir gezi olmak üzere klüp dışındaki öğrencilerde zorunlu olmaksızın geziye davetlidir. Gezi 15 gün sürücek ve doğayla tam anlamıyla iç içe olucaksınız. Aslında bunun adı gezi değil, birtakım "Kamp" a çıkıyoruz. Yarın sabah 8.00 de yolculuk başlıyacaktır. İyi günler.. "
Hey bir saniye Gezi klübünde olan ben ve Spor klübünde olan Saycan. Ve benim küçüklükten beri hayalini kurduğum bir KAMP ! Cidden mükemmel. Hemen alışverişe çıkmalıyım, kızlardan sare ve çınar spor, kayla ve doğa fotoğrafçılık klübündeydi. Onlarda alışverişe eminimki çıkıcaktır, okulun içine girip kızları aradım. Okul o kadar kalabalıktı ki onları bulmam imkansızdı. En iyisi mesaj atmaktı okul çıkış kapısına gelin dedim hepsine toplu olarak göndermeyi seçerek. Saycanı gördüm yanında arkadaşları vardı, arkadaşlarına hoşçakalın deyip yanıma geldi. Hey bu çocuğa ne oluyo bu aralar pek bi yakın. Yoksa banamı öyle geliyo.
-SAYCAN : Selam *gülümseyerekbirazdakaygılı*
-NEFES : Merhaba *havayauçucakkadarheycanlı*
-SAYCAN : Sana birşey sorucam *korkuyorveheycanlı*
-NEFES : E-evet *bukadarheycanlıolmamıştı*
-SAYCAN : Şey kamp yolculuğunda yanına oturabilir miyim, tabi boşsa ? Y-yani birlikte otursak ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kamp
AdventureKaçış Yokmu ? Yaklaşıyor ölüm.. Yeni şeyler öğreniyor insan. Yaklaşınca gerçeğe mağnen ve anlıyorsun ki hayat güzel. Olmayan her şeye rağmen… Hayatı güzelleştiren şey kesinlikle hayaller, hayallerimiz. Ya gerçek olacaklar ya da biz bu inançla öleceğ...