Küçük Bir Sorun
Dünkü blog yazımdan sonra cennette küçük bir sorun çıktı. Hayat böyle değil midir? Her şey harika ve hiçbir şey kötü gidemezmiş gibi göründüğünde, boom, kıçınızın üzerine oturur ve cennette ne olduğunu merak edersiniz. Huysuz'a deneyden bahsettim. Ona bu blogdan bahsetmedim, öğrendiğinde bunun ilişkimize vurulan son darbe olmasından korkuyorum. Şimdiye kadar beni takip ettiyseniz, Huysuz'daki ve aynı şekilde bendeki değişikliği gördüğünüze eminim.
Bloğumu bir süre daha ondan saklamayı planlıyorum ama bu kararı korkarım tek başıma veremem. O nedenle, bir kez daha siz sadık okuyucularıma sesleniyorum. Tavsiyenize ihtiyacım var. Ona söylemeli miyim? Söylemeliysem, ne zaman? Yoksa her şeyi şansa mı bırakayım? Huysuz yıllar boyunca yaptığım şeyi öğrenmeden hayatına devam edebilir. Bir engeli yeni aştık ve kısa bir süre içinde ona başka bir engel sunmak çok fazla olabilir. Öyle olacağına eminim, ama öte yandan bunu saklayabileceğimi sanmıyorum. Hilekâr olmak doğama aykırı. Ya da şimdiye kadar olduğumdan daha hilekâr olmak. Bundan nefret ediyorum. Huysuz daha önce de incinmiş, yaptığım şeyi öğrenirse, bana bir daha asla güvenmeyebilir.
Madara ve Sasuke'yle Noel yemeği için alışverişe çıkmasından on dakika önce, Sakura'nın telefonu çaldı. Ekranda İno'nun ismini görünce tereddüt etmedi.
“Mutlu Noeller,” diye açtı telefonu İno.
“Sana da mutlu Noeller,” diye karşılık verdi Sakura.
“Bugün çalışıyor musun?”
“Hayır, ben şanslı azınlıktanım.” Sakura, Noel’de izinli olabilmek için Kara Cuma gecesi sabahın erken saatlerine kadar mesai yapmıştı. Mantıklı bir anlaşma olmuştu. Noel yemeği için alması gereken çok fazla şey yoktu ve erken uyanmıştı.
Geleneksel hindi yemeği, yanında da meze hazırlamaya karar vermişti. Tarif için annesiyle iki kez konuşmuştu bile, çünkü bunun çocukluğundan hatırladığı o güzel yemeğe mümkün olduğunca fazla benzemesine, yaptığı en güzel yemek olmasına çalışacaktı. Denemek istediği birkaç başka yemek daha vardı. Sakura yemek kitaplarını çok satan romanlar gibi okuyabilirdi. Misafirlerinin olması, Noel’i daha da özel kılardı. İş arkadaşları, tıpkı eskiden olduğu gibi, onlara katılması için Sakura'yı davet etmişlerdi ama bu yıl Sakura kendi misafirlerini ağırlama ayrıcalığına sahipti.
“N’aber?”
“Bu sabah bloğunu okudum, önceki günün yorumlarına da baktım. Şu muhabirden gelen isteği gördün mü? Senin Seattle‘da olduğunu nereden biliyormuş?”
“Onu ben de merak ettim. İyilik bloğundan önce, Seattle'da işe giderken otobüse binmekle ilgili bir blog yazmıştım. En iyi işim sayılmazdı gerçi...”
“Vay canına, onu gördüyse seni bayağı incelemiş demektir. Röportaj verecek misin?”
Sakura'nın kalbi sıkıştı. “Cevap attım, ‘asla‘ dedim.”
“Yeterli olmayabilir.”
Korku, Sakura'nın içine bir anda sancılar saldı. “Nasıl yani?”
“Bu muhabir senin izini bulabilir.”
Bu olamazdı, asla olamazdı. Telefonu kulağında tutarken, Sakura bir yandan mantosuna uzandı, zorlanarak da olsa kolunu geçirdi ve bir yandan konuşmaya devam etmeyi de başardı.
“Yerinde olsaydım, işi şansa bırakmazdım,” diye tavsiye verdi İno. “Sasuke'ye söyle.”
“Söyleyemem.” Sakura mantosunun ikinci kolunu da giyerken telefonu öteki kulağına aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🎄MUTLU NOEL🎄
Ficção AdolescenteBir kitap yayınlasam sorun olmaz herhalde. Neyse hesap kapanırsa tekrar açarız. Kitap Sasusaku kitabı ve seri ile alakası yok. Allah'ın izniyle kitap silinmeden bitirmeye çalışacağım. İyi Okumalar. Kendi kurgum değil söylesem faydası yok çünkü wattp...