[tae.seok]
attığınız her adımın öncesini ve sonrasını düşünür veya umursarsanız, ölürsünüz.
uzun ömrümüz boyunca özgür olmak yerine, özgürlük arzusuyla yaşamak gibi aptallıklar ediyoruz. biraz özgürlüğe şans vermeye ne dersiniz?
⅁: skylerfictions
20...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
o sabah kim taehyung'u her şeyin başladığı evime getirmiş, dinlenmesi için yatağıma yatırmıştım. zar zor açık tuttuğu bitkin gözleriyle yanıbaşında duran beni arıyordu. iki elini savuşturarak etrafta ellerimi bulma çabası içimi hoş etmişti, hafifçe gülümseyip uzattığı parmaklarını kendiminkilere kenetlemiştim, aynı zamanda yatakta yanına otururken.
"gitme, benimle kal." boğuk ve uykulu kelimeleri kulaklarıma bir müzik gibi gelirken iki elini dudaklarıma yakınlaştırıp nazikçe üstlerini öptüm. bunun üstüne gözlerini aralayıp bana bakma çabasına girişti. tuttuğum ellerinden birini bırakıp alnına dökülen uçuk pembe saçlarına götürdüm parmaklarımı. avucum altındaki, parmaklarımın ucundaki kırgın genç adamı incitmekten korkarcasına usul usul okşadım saçlarını. bununla birlikte daha da mayışmış, gözleri tamamen kapanmıştı. ama sızlanışlarından vazgeçmiyordu.
"lütfen, hep burada kal. beni... sakın bırakma. çünkü beni... bırakırsan beni..." kesik kesik kurduğu cümleler uyumasına çok az kaldığı için anlamsızca iki kırmızı dudağından ayrılırken uzandım ve sarkmış dudağının kenarını hafifçe öptüm. nefesini tutmuştu öpüşümle. karşılık verme isteğiyle dudaklarını araladığı dudaklarıyla üst dudağımı mahmur hareketlerle emmeye başlamıştı. eğer devam edersem ayrılamayacağımı biliyordum. son kez dudaklarına dudaklarımı bastırıp geri çekildim biraz. hemen altımda, şarabım olan çehresinde gözlerimi gezdirdim olabildiğince inceleyerek onu.
"bırakmayacağım, taehyung-ssi. hep buradayım, yanındayım. sen de burada," derken tuttuğum elini başıma götürdüm. sonra yavaş yavaş sıcak avucunu çarpan kalbime yasladım. "ve buradasın." avucunun altında hissettiği kalbimin heyecanlı atışlarıyla dudaklarına tatlı bir gülümseme ulaştı.
"benimle uyu, sevgilim. seni hissetmek istiyorum." fısıldayışı üstüne boğazıma düğümlenmiş kelimelerimi yutkunurken tasasızca uyumak için kıvranan suratına baktım birkaç saniye. o kadar saftı ki uyurken, tüm gece gözlerinden esirgemediği keskin bakışlarını unutmuştum anında. onu izlediğimde yanıp kavrulan iki dudağımı birbirine bastırmıştım, kendimi onun kırmızı dudaklarına iştahla yapışmamak için engellemek amacıyla. kesik nefeslerimi ne kadar tutmaya çalışsam da yine de boynuna çarpmasına engel olamıyordum ufak ufak.
"biliyor musun," diyerek gözlerini hafifçe araladığında dudaklarında yine o alaylı gülümsemesi yer ediyordu. pür dikkat onu dinleyen, izleyen bakışlarımı aralık gözlerine çevirdim devamını beklerken cümlesinin. iki eli yavaşça omuzlarıma tırmandı, ceketimin yakalarında durakladı ve okşamaya başladı siyah deriyi.
"sanırım uykum kaçtı." sertçe kim taehyung'a doğru çekilirken bu ani hareketle bedenime hakim olamamıştım. birbirine bastırdığım dudaklarımı aralama çabasıyla sertçe öpüp çekiştirirken yerle bir ettiği ruhum, darmaduman ettiği yüreğim ve ona olan kayıtsız sevgim gibi dudaklarımın mührünü de araladı anında. zira ona dayanamıyordum, kim taehyung sadece bir gecede en büyük zaafım oluvermişti. kim taehyung, özgürlüğüm ve teslimiyetimdi zira.
