5

570 47 23
                                    

Ten güzelce hazırlanmış, dışarı çıkmıştı. Jaemin'in onayıyla seçilen kıyafetlerin yanı başında Taeyong'un yaptığı saç ve Ten'in makyajı ile Ten mükemmel kelimesinin karşılığı olmuştu.

"Eğer bir buluşmam olursa Taeyong hyunga geleceğim, harika elleri var."

"Bebeğim seni beğenmeyen kimseyi beğenmez zaten."

Jaemin öpücük atıp Jungwoo ve Kun'un oturduğu tarafa döndü.

"Acaba Johnny hyung Jaehyun hyunga ne diyecek?"

"Dedi bile." dedi elindeki telefonu sallayan Chenle, Taeyong onunla daha fazla yakınlaşmak için evine çağırmıştı.

"Erkek kardeşi Mark'ın mide ağrısından ağladığını, onu serum takmak için bir geceliğine hastaneye yaptırdığını söylemiş."

"Jaehyun hyung yemedi gibi geldi bana."

"Sende mi onların grubundasın?"

Yangyang sırıttı.

"Ne sandın? Hepsiyle yakınlaştım bayramda dedesine yaklaşan torun gibi davrana davrana."

"Şeytan Donghyuck Mark hyung ile sabah konuştuğunu ve bugün annesinde kalacağını söylediğini yazmış."

"Mark hyung bir şeyler anlatmaya çalışmış ama ben pek anlamadım."

"Anlayamazsın ki, kaç yıldır yanındayım onu sadece Donghyuck ve Jaehyun hyung anlıyor."

Yangyang ve Chenle güldüklerinde Renjun elindeki telefondan gözlerini kaldırıp Taeyong'a baktı.

"Yakında sizi de unutur bu, onlarla takılacak diye."

Yangyang Renjun'a bakıp derin bir nefes aldığında Renjun oyununa dönmüştü bile, onun kırgınlığının geçmemesi gibi Renjun'in de siniri geçmiyordu. Yine de çoğu zaman görmezden geliyor, bir şey demiyordu.

Evde sessizlik hakimdi.

"Jeno ile lafladık bugün, eskiden Renjun ile aynı yerde oturuyorlarmış."

"Niye daha önce söylemedin?"

Renjun önemsiz bir şey olduğunu söylediğinde Jaemin gülümseyerek ona döndü.

"O zaman Jeno ile konuşacak konunuz da var?"

"Hayır, yok."

"Renju-"

"Cidden gerek yok, çocuklar. Kimseye sevgimi gösteremiyorum ben, bana kimse uzun zaman katlanamaz."

Taeyong Renjun'in kırgın laflarını fark ettiğinde Yangyang'a baktı, Yangyang ise yere bakıyordu.

"Öyle demek istememiştim, sinirliydim Jun…"

"Sen sinirlenince aklından geçeni söylersin Yangyang."

"Kalbimden geçen daha önemli, değil mi?"

Kun ve Jungwoo hızlı hızlı cipslerini yiyorlardı, Yangyang'dan bir atak daha bekliyorlardı.

Renjun çalan telefonu açıp başka odaya gittiğinde Yangyang oflayıp Kun'a sarılmış, Kun ise onu kucağına alıp teselli etmeye başlamıştı.

"Anlamıyorum… aşklarınızı izlemekten beynim patlayacak!"

"Jaehyun hyung ve birkaç hyung daha yakınlardaki bir parka gidiyorlarmış, bizde gidelim mi? Oradan geçiyormuş gibi yaparız."

"Ama bunlar üzgünken-"

"Orada mutlu olurlar, oradakilerin de çok farklı olduğu söylenemez."

Kun, Jungwoo ve Jaemin'in onaylamasıyla Taeyong kalkıp hazırlanmış, on beş dakika sonra yola çıkmışlardı.

Parkın oradan geçtiklerinde Chenle bir anda durup 'Yukhei hyung!' diye bağırmış ve dikkatleri üzerine çektikten sonra davet edilmişlerdi.

"Hyung sana geçen bahsettiğimiz Taeyong hyung!"

Taeyong utangaç bir şekilde Jaehyun ile selamlaştığında parktakilerin çoktan çakırkeyif olduğunu anlamıştı.

"Jaemin senden çok bahsetti."

"Evet duydum… çok severiz de birbirimizi."

Renjun şimdi Donghyuck'un yanına oturmuş, onları izliyordu. Yangyang, Yukhei ve Kunhang'ın arasına oturmuş oyun oynuyor, Jaemin ve Jeno ise laflıyorlardı.

"Kunhang hyung sevgilin nasıl buraya gelmene izin verdi?"

Kunhang göz devirip bir bardak soju daha içti.

"Çok konuşuyorsun Lele."

Jungwoo ve Kun diğerleriyle anca konuşmaya başladıklarında Taeyong gülümsedi.

"Yangyang… birine aşık…"

Taeyong gözleri kayan Jaehyun'a baktı, sürekli soju şişesini dikiyor kafasına, bitince başka şişeye geçiyordu.

"Evet."

"Jaemin'e mi?"

"Hayır." Jaehyun'un yavaşça konuşup tahmin etmesi ve Taeyong'un onu izlemesi kimsenin umrunda değildi pek.

"O zaman şu çocuk."

"O Jungwoo, sevgilisi var."

"Buldum, o zaman Renjun. Onu döven çocuk."

"Evet…"

Jaehyun sırıttı ama gözleri yaşlarla dolu olduğundan parlıyordu.

"Ben de aşığım ama… keşke olmasaydım."

Taeyong kafa salladı.

"Keşke olmasaydın." Jaehyun gülümseyip kendini çimene attı.

"Aslında güzelsin, biliyorsun değil mi?"

Taeyong bir şey demedi.

"Bedeninde güzel, Jaemin'in dediği şeyleri yapabiliyorsan tam eş adayımsın."

Taeyong bakışlarını kaçırdı.

"Ama o şerefsizi seviyorum işte, yokluğuna dayanamam. Çok özlerim, uykularım kaçar."

Jaehyun kıkırdadı.

"Bazen Johnny yanıma gelemiyor, o zaman kıyafetlerini giyip kokusuyla uyuyorum. Bazen ben uyuyana kadar konuşuyoruz, bazen sabahlıyoruz konuşa konuşa. Ama o hep uyuyakalıyor, ben yine uyuyamıyorum."

Jaehyun gözleri kapanırken gülümsemeye devam etti.

"Saçlarımı okşamıyor, ondan ne kadar istesem de tek yaptığı beni kolları arasına alıp uyumak. Ben o saçlarımı okşasın istiyorum, şarabını içip yavaşça bir kitabı okurken, mırıldanışlarıyla uyuyakalayım istiyorum-"

Taeyong hızla kalkıp evine doğru koştuğunda gözündeki yaşları sadece Renjun ve Donghyuck görmüştü.

Taeyong hızla kalkıp evine doğru koştuğunda gözündeki yaşları sadece Renjun ve Donghyuck görmüştü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Love Lies   -Jaeyong-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin